Riskin haritasını çıkarıyorlar

Deprem sonrasında yıkılan binaları, kapanan yolları en hızlı nasıl öğrenebiliriz? İnternetin kullanılamaması durumunda neler yapılabilir? Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı ve Yer Çizenler Herkes İçin Haritacılık Derneği bu sorunun cevabını vermek için Kadıköy ve Avcılar’da saha çalışmalarına başladı. Can Ünen ve Gizem Fidan ile konuştuk

08 Haziran 2022 - 09:49

Friedrich Naumann Vakfı’nın desteğiyle 2016 ‘dan beri “Sürdürülebilir Kentleri Desteklemek” projesini yürüten Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı (TESEV), 2022 yılı itibariyle de Kadıköy merkezli “Yer Çizenler Herkes için Haritacılık Derneği” ile “Sürdürülebilir Kent İçin Gönüllü Coğrafi Bilgi (VGI)” projesini başlattı. Proje kapsamında afet üzerine çalışan olan veya çalışma potansiyeli olan sivil toplum kuruluşlarına destek veriliyor. TESEV ve Yer Çizenler Herkes için Haritacılık Derneği ortaklığında Kadıköy ve Avcılar’da saha çalışmalarına başlandı. Projenin amacı; depremden etkilenen binaların ya da kapanan yolların bilgisini ilgili tüm kişi ve kuruluşların kolaylıkla okuyup kullanabileceği bir haritaya dönüştürmek. Projenin detaylarını Yer Çizenler Herkes için Haritacılık Derneği kurucusu ve Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı’ndan Gizem Fidan ile konuştuk.

Gizem Fidan

- İlk olarak proje fikrinin nasıl oluştuğunu ve geliştiğini konuşalım isterseniz. Bu süreci anlatabilir misiniz?

Gizem Fidan: TESEV olarak 2016 yılından beri Friedrich Naumann Vakfı desteğiyle “Sürdürülebilir Şehirleri Desteklemek” için çalışıyoruz. 2022 yılında başlayan "Sürdürülebilir Şehirler için Gönüllü Coğrafi Bilgi" projesi ile de afet konusunda çalışan ya da çalışma ihtimali olan kurumları bir araya getirmek ve Türkiye’de afetler için daha güçlü bir sivil toplum ağı oluşturarak akıllı sürdürülebilir şehirleri desteklemeyi hedefliyoruz. Bu noktada uzun süredir üzerinde çalışılan ama İzmir depremi ile tekrar akıllara düşen bir soruyu soruyoruz: Deprem sonrasında internetin kullanılamaması durumunda hızlı ve isabetli çözümler üretmek için neler yapılabilir? Yer Çizenler Herkes için Haritacılık Derneği’nin İzmir depreminde başvurdukları açık kaynaklı ve özgür haritacılık araçlarının bu noktada önemli bir çözüm olabileceğini düşünüyoruz. Proje kapsamında açık kaynaklı haritacılık yapılabilen ve verisi indirilebilen Open Street Map (OSM) ve sahada kâğıt kalem ile bile veri toplamayı sağlayan bu yöntemlerin birlikte çalışabileceği nasıl bir kurgu yapılabilir sorusunu cevaplamaya çalışıyoruz.

-Kadıköy ve Avcılar’da saha çalışmalarına başladınız ve verileri topluyorsunuz. Bu çalışmaların amacını anlatabilir misiniz?

Can Ünen: Kadıköy’de Caferağa ve Avcılar’da Gümüşpala mahallelerinde saha çalışmaları yürüteceğiz. Saha çalışmalarında, FieldPapers aracını kullanarak ve bir gönüllü ağı yardımı ile bina verisi toplayacağız. Sonra da bu veriyi, mapathon adı verilen topluluk odaklı organize haritalama çalışmalarıyla bina altlıklarını tamamladığımız OSM haritalarına işleyeceğiz. Projenin amaçları nedeniyle çalışılacak bölgelerin deprem riski yüksek yerler seçilmesi oldukça önemli. Biz de pilot bölge seçimine İstanbul’un deprem haritalarına ve konut stoku hakkındaki araştırmalara bakarak başladık. Bu ön çalışma tamamlandıktan sonra Mahalle Afet Gönüllüleri Acil Müdahale Ekibi (MAGAME) ve TRAC (Türkiye Radyo Amatörleri Cemiyeti) ile iletişime geçtik. Hem pilot bölgeler hakkında görüşlerini aldık hem de afet gönüllü ağının aktif olarak çalıştığı mahalleleri öğrendik. Özellikle Kadıköy ve Avcılar’da oldukça iyi organize olmuş ve yardımcı olmaya açık gönüllü ağları mevcut. Bu nedenle seçtiğimiz çalışma yerlerinden biri Kadıköy oldu.

Can Ünen-MEF Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Öğretim Üyesi 

“DAHA KOLAY BELİRLENECEK”

-Elde edilen veriler depremden korunmak ya da deprem sonrası için nasıl faydalar sağlayacak?

Gizem Fidan: Verilerin ve OSM’nin, depremden etkilenen binaların ya da kapanan yolların bilgisini ilgili tüm kişi ve kuruluşların kolaylıkla okuyup kullanabileceği bir formata getirebileceğini düşünüyoruz. Böylece hangi bölgelerde nelere ihtiyaç duyulduğu daha kolay belirlenecek. Tabii ki bu verilerin elde edilmesinin, bölgedeki gönüllü ağına bağlı olduğunu unutmamakta fayda var. Haritaların doğru hazırlanabilmesi için gönüllülerin sahada çalışması ve veri akışını sağlaması gerekiyor. Buna ek olarak da sahada toplanan bilgilerin işlenmesi ve harita verisine çevrilmesi için uluslararası özgür harita topluluklarının desteğini almayı planlıyoruz. Bu küresel topluluk, afetten etkilenmemiş bir biçimde, uzaktan işgücü desteği sunarak bu verilerin işlenmesi, temizlenmesi ve doğrulanması gibi pek çok konuda katkı sağlayabilir. 2010’daki Haiti depreminden bu yana, açık ve özgür haritacılık toplulukları dünyanın dört bir yanında buna benzer çalışmalara destek oldu ve olmaya devam ediyor.

- Haritacılık ile deprem ya da genel olarak afetler arasında nasıl bir ilişki var?

Can Ünen: Aslında doğrudan bir ilişki olduğunu söyleyebiliriz. Afet sonrasındaki önemli problemlerden biri internetin çalışmaması, dolayısıyla bölge ile yaşanabilecek kopukluk. Haritalama çalışması bu noktada önem kazanıyor. Binaların nerede yıkıldığı ya da yangının başladığı, dolayısıyla yayılabileceği bölgeleri haritalamak riskleri azaltıyor. Haritacılık aynı zamanda sadece karar alıcılara değil kentlilere de yardımcı oluyor. Örneğin İzmir depreminden sonra ağır ya da hafif hasarlı bina raporu verilen konutların hangileri olduğunu görmek, bu konutlarda oturanlar ya da konut sahipleri için oldukça önemli. Bu veriyi erişime açtığınız ve haritalar yardımıyla kolay okunabilir hale getirdiğiniz zaman yalnızca karar alıcılar değil herkes yarar sağlıyor. Ayrıca haritalar sayesinde sosyal medyada yaşanan bilgi kirliliğinin de önüne geçiliyor.

“7 MİLYONUN ÜZERİNDE KULLANICISI VAR”

- Harita okuma bilgisine sahip olmayanlar, bölgesini tanıyabilir mi?

Gizem Fidan: Günümüzde hemen hemen herkes akıllı telefona sahipken ve gündelik hayatında yön bulma uygulamalarından yardım alırken, harita okumak mesleki bir yeti olmaktan çıkıp günlük hayatımızın bir parçası olmuş durumda. Yine kişinin görsel ve mekânsal yetilerine bağlı olarak da bu süreç daha kolay veya daha zor olarak işleyebiliyor. Ancak özellikle açık kaynaklı ve açık veri topluluklarının girişim ve öncülüğünde geliştirilen pek çok mobil uygulama bunu kolaylaştırmayı hedefliyor. Dolayısıyla harita okuma bilgisine sahip olmayanlar bile farklı seviye ve farklı detaylarda olsa bile yaşadığı bölgeyi algılamaya veya burayla ilgili bilgi paylaşmayı başarabilirler.

-Google Maps en yaygın kullanılan dijital harita. Google Maps ile Open Street Map arasındaki farklar nelerdir?

Can Ünen: Öncelikle bu verinin açık kaynaklı olmadığını söylemek gerekiyor. Bu haritalama servisi Google’a ait, onlar tarafından oluşturuluyor ve düzenleniyor. Ek olarak Google, harita servislerini ticari bir ürün olarak paylaşıyor ve kullanıma açıyor. Bizim yaptığımız çalışmalar, bu ticari faaliyetlerden son derece farklı bir bağlamda ve bir karşılaştırma yapmak doğru değil.

Open Street Map adlı, haritaların Vikipedi’si diye tanımlanabilecek bir çevrimiçi haritanın Dünya üzerindeki 7 milyonun üzerindeki kullanıcılarından biriyiz. OSM ise açık kaynak veri sağlıyor ve verileri gönüllü destekçiler tarafından geliştiriliyor. Bu da aslında OSM’yi afetler için önemli bir araç haline getiriyor. Örneğin bir OSM kullanıcısı olarak Tasking Manager, bir görevlendirme arayüzü kullanarak diğer OSM kullanıcılarını haritalama yapmaya davet edebilirsiniz. Deprem sonrasında görev açıp tüm dünyadaki OSM kullanıcılarını deprem alanının bina haritalarını tamamlamaya davet edebilirsiniz. Bizim proje kapsamında tasarlamaya çalıştığımız süreç, OSM üzerinden bir gönüllü çalışmasıyla oluşturulan harita altlıklarının, sahadaki farklı bir gönüllü ekibi tarafından detaylandırılmasını kapsıyor. Binadaki yumuşak kat, çatı katı vb. gibi harita altlıklarında görülemeyen ama deprem öncesinde ve sonrasında önemi fazla verilerin bu haritalara işlenmesini sağlamayı istiyoruz.

-Proje ne zaman tamamlanacak ve bittiğinde tam olarak neyle karşılaşacağız? 

Gizem Fidan: Projenin saha çalışmalarını temmuz ayında tamamlayacağız. İstanbul mahalleleri dışında Bodrum ve Antakya’da atölyeler ve saha çalışmaları yapmak için görüşmelerimiz devam ediyor. Burada amaç, odak mahallelerin tamamını haritalamak değil. Maalesef ulaşabildiğimiz gönüllü ağıyla ve bu proje kapsamında ancak küçük denemeler yapabiliyoruz. Fakat proje sonunda bir model önerisini ortaya çıkarabileceğimize inanıyoruz. Ayrıca konuyla ilgili bir rapor da yayınlayacağız. Bu süreçlerin sonunda, özgür haritacılık ve şehir genelindeki gönüllülük ağlarını biraraya getirerek ve bunu da küresel açık veri topluluklarıyla bağlayarak şehir genelinde uygulanabilecek bir yapı önerebilecek bir konuma erişmek istiyoruz.

 

 

 


ARŞİV