Kadıköylü Aslıhan Aksun, babası İspanyol, annesi Hollandalı bir sanatçıdan Berlin’de öğrendiği Hint sanatı mandala’yı şimdi İstanbul’da, Kadıköylülere öğretiyor!
Gökçe UYGUN
Aslıhan Aksun… 6 yıl öncesine kadar bilişim sektöründe çalışan bir beyaz yakalı iken, üye olduğu bir dernek aracılığıyla Hint felsefesine merak salıyor. Bir yandan içsel yolculuğunu sürdürürken, 2008 yılında bir gün Berlin’de, mandala çizimleri yapan Paco lakaplı sanatçı Francisco Carbonell White ile tanışıyor. Ondan mandalayı öğrenen Aslıhan Aksun, radikal bir kararla bilişim sektöründen ayrılıp, Türkiye’ye yerleşen Paco ile birlikte mandalayı tanıtmaya başlıyor. Aksun, artık sadece felsefesini anlatmak yerine mandala eğitmenliği de yapıyor. Aksun ile Ağustos ayından beri mandala kursları verdiği Kadıköy’deki Nar Kendin Ol Gelişim Atölyesi’nde görüştük.
-Mandalayı bize biraz tanıtır mısınız?
Kökeni Hindistan’a dayanan bir meditasyon aracı. Mandala yapılırken medite olunur. Mesela Buda’lar kumlarla mandala yaparlardı, saatlerce, günlerce sürerdi. Amaç içsel derinliği sağlamak, kendinle baş başa olmak…
-Mandala neden yuvarlak?
Dünya, güneş, ay… Her şey yuvarlak aslında. Mandala da esasen dünyanın pek çok yerinde, pek çok dinde, öğretide var. Gökçe hanım, şu andan itibaren sizin de algılarınız mandalaya açılıyor. Dikkatli bakarsanız her yerde mandala var; pasta, avize, çay tabağı, dantel… Mandala bir hayat çemberi. Merkezi, doğduğumuz alan sayarsak, mandala dışa doğru büyüdükçe bizim hayatımızı anlatıyor. Biliyorsunuz günlük hayatımızda, mantığımızla işleri yaparken hep sol beynimizi kullanıyoruz. Sağ lobda ise sanat, eğlence, aşk vb var. İşte, mandala sağ beyni harekete geçiren bir aktivite. Her mandala çizişinde, kendi dünyanı hayatını çiziyorsun istediğin gibi…
-Mandalanın, yapanlara yararları neler?
Kişisel gelişime büyük katkısı var, insanın kendini bulması, farkındalığının artması için açısından. Sosyal sorumluluk projeleri kapsamında çocuklarla mandala çiziyoruz. Konsantrasyonlarının ve yaratıcılıklarının artması bakımından önemli. Ayrıca aşırı stres altındaki kişileri de rahatlatıyor. Kimsesiz ve engelli çocuklar ile kanser hastalarıyla ilgili de projelerim var.
-Bahariye’nin bonibonlarına mandala çiziyorsunuz…
Evet, “Sessiz Ol” adında bir projem var. İnsanların kendi seslerini dinlemesine yönelik… Bireysel olarak birkaç bonibona mandala çizimi yaptım. Eğer belediyeden de destek gelirse, hem bonibonları hem Kadıköy’ün tüm rögar kapaklarını mandalalarla renklendirmek istiyorum. Ayrıca Moda’daki Seven Sanat Galerisi’nde de Ocak ayında bir mandala sergisi açmayı planlıyorum.
BONİBONLARA BARIŞ TEMASI…
Nar Atölye kurucularından Öznur Yılmaz Berk: “Aslıhan hanımın burada mandala dersi vermesinden çok memnunuz. İnsan, mandala yaparken kendisiyle karşılaşıyor! Mandalanın, katılımcılarımızın hayatlarına farklı açılımlar yaptığını mutlulukla gördük. Kimisi tişörtünü bastırdı, kimisi öğrenip kendisi eğitmen oldu. Zaten Nar’daki tüm atölyelerimizin amacı insanların ‘kendileri olmaları’ yolculuklarına destekte bulunmak. Kendini olmak için önce kendini dinlemek gerek. Biz de şehir hayatında kaybolmuş kişilere bir yol açmaya gayret ediyoruz. İnsan yaşamı uzuyor ama hastalıklar, yalnızlıklar artıyor. Biz burada mutlu bireyler, dolayısıyla da sağlıklı bir toplum için uğraşıyoruz.
Aslıhan hanımın bonibonlara mandala çizimini de çok önemsiyoruz. Biz Kadıköylüyüz. Kadıköy de insanı da çok özeldir. Ama her yer olduğu gibi Kadıköyümüz de bozuluyor. Bunu durdurmalıyız. Bonibonlara çizilecek mandalarla barış veya huzur gibi bir tema versek ve bu tüm Kadıköy’e yayılsa…