Avrupa Birliği, gıda ve yemlerde yapılan kontroller sırasında tespit edilen gıda güvenliği risklerini, Gıda ve Yemler için Hızlı Alarm Sistemi (RASFF) üzerinden herkesin erişimine açık bir şekilde paylaşıyor. RASFF 2023 yılı raporuna göre sebze ve meyvede pestisit kaynaklı 168 bildirim alan Türkiye geri bildirim listesinde ilk sırada. Geri bildirim alarak reddedilen ürünler ülkemize iade edildi. Bu bilgi üzerinden hareket ederek Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Yönetim Kurulu Başkanı Murat Kapıkıran ile pestisiti konuştuk.
Pestisit nedir?
Genel bir tanım yapmak gerekirse bitki ve hayvanlara zarar veren canlı organizmalara karşı kullanılan maddelerin tümüne pestisit adı verilir. Zararlı, hastalık ve yabani ot mücadelesinde kullanılır. Pestisit İngilizcede pesticide olarak yazılır. Pest haşere, zararlı, salgın anlamındadır. Cide ise öldüren anlamındadır.
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) tarafından 2002 yılında yapılan tanım ise şu şekildedir; “İnsan veya hayvanlarda oluşabilecek hastalıkları taşıyıcı; gıdaların, tarımsal ürünlerin, ahşap ve ahşap ürünlerinin veya hayvan yemlerinin üretimi, işlenmesi, taşınması, depolanması ve/veya pazarlanması sırasında bu uygulamaları olumsuz etkileyecek her türlü zararlının önlenmesi, yok edilmesi veya kontrol altına alınması amacıyla veya hayvanlar üzerinde veya vücutlarında bulunabilecek zararlıların kontrol altına alınması amacıyla kullanılan maddelerdir. Bu tanım, ayrıca bitki büyümesini düzenleyici, yaprak dökücü, kurutucu veya meyve seyreltici veya ham meyvelerin dökülmesini önleyici etkenleri ve depolanma ve taşınma sırasında ticari malların bozulmasını önlemek amacıyla hasat öncesi ve sonrası ürüne uygulanan maddeleri de kapsamaktadır.”
“KANSERE YOL AÇABİLİR”
Pestisit sağlık açısından ne gibi riskler barındırıyor?
Pestisitler bir veya daha fazla aktif madde yanında solvent (çözücü), emülgatör ve yapıştırıcı maddeler gibi petrokimya ürünü farklı içeriklere sahiptir. Tarım ilacı, bitki koruma ürünü vb. gibi adlarla satılan bu ürünlerin içeriğindeki aktif maddelerin büyük çoğunluğu özünde zehirdir. Pestisitlerin büyük kısmı kullanılan alan dışında hava, su ve toprak gibi ortamlara dağılmakta ve hedef olmayan canlı türlerine de zarar verir. Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından ruhsatlandırılan tarımda kullanılan pestisitlerin yanı sıra aynı aktif maddeleri içeren ve Sağlık Bakanlığı’nca ruhsatlandırılan biyosidal ürünler de şehirlerde haşere mücadelesi için kullanılıyor.
Biz pesitisete nasıl maruz kalıyoruz?
Pestisitlere maruziyet düşünüldüğünden çok daha fazladır. Maruziyet, sadece doğrudan etkilenme riski altında olan depocu, satıcı, uygulayıcı, uygulama çevresinde bulunarak etkilenen insanlarda görülmez. Aynı zamanda hava, su, toprak ve gıda dahil olmak üzere pestisit ile kirlenmiş çevresel ortamlar yoluyla dolaylı olarak da maruziyet yaşanabilir. Pestisitlere yüksek oranda maruz kalan risk grupları arasında pestisit üretiminde çalışan işçiler, köylerde ve kırsalda uygulamayı yapanlar, tarım işçileri, kentlerde belediyelerde biyosidal uygulaması yapan işçiler bulunur.
Pestisitler, çeşitli yollarla insanları hem doğrudan hem de dolaylı olarak etkileyebilir. Pestisit ile kirlenmiş tarım arazilerinde yetişen sebze ve meyvelerin yenilebilir ve yenmez kısımlarında, insanlarda ve hayvanlarda klinik sorunlara neden olacak kadar yüksek konsantrasyonlarda pestisit birikebilir. Genel olarak kalıcı, biyobirikimli ve toksik etkileri olan bu maddeler insan sağlığı üzerinde akut ve uzun süreli etkilere neden olabilir.
Vücuda alınan pestisitler, kanser gibi yaşamı tehdit eden hastalıkların yanı sıra; dermatit, endokrin bozukluklar, üreme bozuklukları, immünotoksisite, nörodavranışsal bozukluklar, astım ve konjenital defektler gibi birçok sağlık sorununa neden olabilir.
- Zararlı ise kullanımı neden devam ediyor?
1945’den sonra pestisit kullanımı ile verim artırıldığı algısının pompalandığı Yeşil Devrim olarak adlandırılan, pestisit üretimi ve kullanımının hızla arttığı süreçten bugüne pestisit ekonomisi dünyada önemli bir sektör haline geldi, küresel bazı şirketlerin büyük paralar kazandığı bir ticari alan olarak sürdürülüyor. En büyük 5 pestisit şirketi dünya pazarının yaklaşık yüzde 70’ini kontrol ediyor. Ekonomisi tarıma dayalı ya da ekonomisinde tarımsal üretim gelirlerinin önemli yer tuttuğu ülkeler, çeşitli yollarla pestisit pazarı haline getirildi. Bu ülkelerde toprak ve sularının kirlenmesinin yanı sıra gıda güvenliğinin de kaybolması yoluyla insan sağlığı sorunlarının ve sağlık giderlerinin ekonomilerindeki payının hızla arttığı görülür.
“YARARLI MİKROORGANİZMALARI DA ÖLDÜRÜYOR”
Pestisit kullanımı ile sağlanan kısa vadeli ekonomik faydalar, insan ve çevre sağlığı pahasına oluyor. Pestisitlerin hedef organizma dışında yararlı mikroorganizmaları da öldürmesi sonraki yıllarda verim düşüşüne ya da verim artırmak için toprak kalitesini artırma harcamalarının artmasına neden oluyor. Çevre ve insan sağlığına zararlı, dünyanın büyük bir kısmında kullanım miktarı/dozu ve kullanım zamanı kontrol ve denetimi yapılamayan pestisitlere bel bağlamak, hem şimdiki hem de gelecek nesillerin yeterli ve sağlıklı gıdaya erişim hakkını ihlal ediyor
- Ülkemize iade edilen bu ürünlere ne oluyor?
İade edilen partilerdeki ürünlerin, mevzuata göre iade gerekçelerinin doğru olup olmadığının test edilmesi ve ulusal kalıntı limit değerlerimizi aşıp aşmadığının tespit edilmesi için analiz edilmesi gerekiyor. Kalıntı limitlerimizi aşıyor olması durumunda imha prosedürünün uygulanması gerekiyor. Kamuoyunda, iade ürünlerin iç piyasada satılıyor olduğuna dair inanç çok yüksektir. Bu inancın oluşması başlıca iki nedene dayanıyor. Birinci; imha uygulaması şeffaf olarak yapılmayıp, medya ve gönüllü gözlemciler tarafından izlenebilmesi sağlanmıyor.
İkinci neden de; iç piyasada, tarım ürünlerinin tarladan sofraya kadar; toprak ve su analizi, üretim süreci, hasat, depolama, lojistik, işleme, hal, market, pazar, manav aşamalarında tarım ve gıda ürünlerinin gıda güvenliği bakımından kontrol, denetim veya kalıntı analizlerinin yapılmıyor olması.
Yurt dışına gönderilen ürünler bu şekilde ise yurt içinde durum nasıl?
Dönen parti sayısında 1. sırayı kaptırmamamıza neden olan üretimden ihracata kadar yaşanan analiz, kontrol ve denetim eksikliklerinin, dönen ürünler veya iç tüketim için üretilen ve satılan tarım ürünlerinde de fazlasıyla yaşandığı bilindiğinden iç tüketimde de gıda güvensizliği ilk sıralardadır. Başka bir alternatif olmadığından zorunlu olarak tüketildiği geniş kesimlerce kabul ediliyor.
Peki toprağı beslemek, verimli olmasını sağlamak için neler yapılabilir?
Günümüzde çevre bilincinin artması ile insan sağlığının, çevrenin ve biyolojik çeşitliliğin korunması tüm çalışmalarda ön plana çıktı. Bu nedenle zirai mücadele uygulamalarında, pestisit tüketiminin azaltılması, agro-ekosistem analizi ve sürdürülebilir tarımsal üretim dikkate alınarak mücadele uygulamalarının yapılması bir zorunluluk halini aldı. Bu durum sonucunda başta mekanik, biyolojik ve biyoteknik mücadele olmak üzere, kimyasal mücadeleye alternatif yöntemler ve tüm yöntemlerin bütünleştiği, Entegre Mücadele öne çıkıyor. Entegre mücadele yöntemi, döngüsel ve ekolojik tarım gibi toprağı besleyen, yenileyen tarımı tüm yönleriyle planlayan ve içeren yöntemlere geçiş sürecinde kültür bitkilerindeki hastalık, zararlı ve yabancı otlarla mücadelede bir yol olarak kabul ediliyor. Entegre mücadele yöntemi, zararlı organizmaların popülasyon dinamikleri ve çevre ile ilişkilerini dikkate alarak, uygun olan tüm mücadele yöntem ve tekniklerini uyumlu bir şekilde kullanarak, zararlı organizmaların popülasyon yoğunluklarını ekonomik zarar seviyesinin altında tutan bir yönetim sistemidir. Kamuda henüz hakim uygulama haline gelmedi.