"Sanatla yeniden yaşama..."

Çevre sorunları ve sürdürülebilirlik konularında iş üreten 40 sanatçının eserleri Müze Gazhane’de sergileniyor

26 Haziran 2024 - 18:25

İstanbul'un ileri dönüşümü odağına alan, sosyal etkisi yüksek, çevre dostu festivali Upcycle İstanbul Art and Design Festival, 5-9 Haziran tarihleri arasında Müze Gazhane'de gerçekleşti. Bu sene üçüncüsü gerçekleşen festivalde, atıklara ikinci şans veren tasarımlar, sürdürülebilirliği, sorumlu tüketimi ve iklim krizini sorgulayan sanat yerleştirmeleri, çeşitli atölyeler, söyleşiler ve etkinlikler yer aldı. Festival kapsamında hazırlanan Müze Gazhane P Galeri alanındaki Sanat ve Tasarım Sergisi'nin süresi yoğun ilgi sebebiyle uzatıldı. Sergi 28 Temmuz’a dek Pazartesi günleri haricinde, 10.00-18.00 saatleri arasında ziyaret etmek mümkün.

40 SANATÇININ ESERLERİ

Erkan Doğanay'ın sanat danışmanlığında hazırlanan sanat ve tasarım sergileri kapsamında 40 sanatçının (Alper Aydın, Aynur Önürmen, Aytuğ Aykut, Ayşegül Düşek, Bahadır Yıldız, Beyza Dilem Topdal, Can Berk Özcan, Can Deniz Güven, Çiğdem Sarıçiçek, Devabil Kara, Ece Sera Kaşlıoğlu, Eylem Pala, Genco Gülan, Gül Ilgaz, Gürbüz Doğan Ekşioğlu, Hesen Chalak, Irmak Döndüren, İrfan Önürmen, Loya Kader Öztürkmen, Lidya Duymuş, Mahmut Celayir, Mehmet Gürü Avcu, Mehmet Kavukçu, Melisa Kılıç, Murat Benan Yıldız, Naz Can, Nergiz Yeşil, Nihat Özdal, Özlem Kalmaz, Pamir Yıldıran, Pınar Akkurt, Pınar Aslanbay, Raziye Kubat, Reyhan Polat, Serkan Aka, Şermin Seval, Ufuk Aydın, Yağızhan Çalışkan, Varol Topaç) işleri yer alıyor. Sanatçılar, kaynakları verimli kullanma, iklim krizi, sürdürülebilirlik konusunda farkındalık yaratan ve atıklara ikinci şans veren eserlerini sanatsever ve çevrecilere sunuyor.

"SANATLA YENİDEN YAŞAMA..."

Küratör Doğanay, Upcycle Istanbul Art and Design Festival’in günümüzün en önemli sorunlarının başında gelen dönüşüm ve kaynakların verimli kullanımı konusunda bilinç oluşturarak, her türlü atığın değerlendirilerek tekrar kullanıma kazandırılabileceğini sanat ve tasarım aracılığıyla göstermeyi hedeflediğini belirtiyor. Doğanay, “Bu kapsamda konu üzerine düşünen, üretim yapan sanatçılarla bir araya gelerek çeşitli sanat projeleri üretimi ile doğa bilincine daha fazla dikkat çekmeyi amaçlıyor. Her türlü dönüşümün sürdürülebilir çevresel faydalarına dikkat çekmek üzere yola çıkan sürdürülebilir sosyal etki platformu Upcycle İstanbul, her yıl sayıları çoğalarak artan sanatçı dostlarıyla kaynakların verimli kullanımı konusunda farkındalık yaratıyor.” diyor.

Erkan Doğanay, sanatçıların ileri dönüşüm, kaynakların verimli kullanımı ve sorumlu tüketimden yola çıkarak hazırlamış oldukları üretimlerin bu sergide buluştuğunu anımsatarak, şu görüşleri ifade ediyor: “Video, enstalasyon, heykel, resim, seramik, dokuma gibi farklı üretim yöntemlerinin buradaki sunumu aslında toplumsal bilinç oluşturmayı hedefleyerek atık malzemelerin yaratıcı ve inovatif yöntemlerle nasıl değerlendirilebileceğine dair de öneriler sunuyor. Bu tür dönüşümlerin sürdürülebilir çevresel faydalarını vurgu- layarak çevre bilincinin artırılmasına katkı sağlayan festival, sürdürülebilir bir yaşam için ileri dönüşüm hareketine herkesi davet ediyor.”

Biz de sergiyi gezerek, dikkat çeken birkaç eseri sizinle paylaştık:

Dünyaca ünlü Kadıköylü grafik sanatçısı Gürbüz Doğan Ekşioğlu’nun ‘İşlevsel Sürahi’ başlıklı müdahale edilmiş emaye işi. 

Nihat Özdal’ın ‘Tammuz’s Revival’ adlı bu ‘koku’ eseri, temmuz ayı sonlarında meyve veren bergamot, melengiç, antep fıstığı gibi meyvelerin işlendikten sonra ortaya çıkan atık kısımlarını nasıl değerlendirilir sorusuna yanıtlarken doğmuş. Bu çalışmada kullanılan malzemeler evde reçel yaparken dış kabuk rendesi çöpe atılmaktan kurtarılan bergamot, kavrulup çekildikten sonra posası çıkan melengiç, sert kabuğu dışında kabuğu atık olan Antep fıstığı gibi sanatçının çocukluğunun geçtiği coğrafyada günlük yaşamın doğal ve organik artıklarından seçilmiş. 

Nergiz Yeşil’in ahşap nadire kabinesi (bölmeli ahşap kutu) içine yerleştirdiği gerçek buluntu kemiklerden oluşan bu işinin adı ‘Lorem İpsum Serisi’. Eser müzeciliğin başlangıcına gönderme yapıyor. Obje dizgisi, kurgusal türün bilgisini içeriyor gibi görünürken aslında, izleyici birden fazla canlıya ait buluntu-toplama kemik referansları ile karşılaşarak, bahsi geçen kurgu türe dair net bir bilgi edinemez. İzleyici ve eser arasındaki bu ilişki, bugünkü insan-bilgi ilişkisini  (bilgi yoğunluğu, bilginin erişilebilirliği, bilgi kirliliği vb.) simule ediyor.

Mahmut Celayir, ‘Toplayıcılar’ başlıklı tuval üzerine karışık malzemeyle yaptığı tablosu. Çalışmalarında kimlik, yurt, aidiyet, göçebelik, toprak ve doğa kavramları üzerine yoğunlaşan Bingöllü sanatçı, doğduğu topraklar ile ilgili dinlediği hikayelerden yola çıkarak kendi kişisel tarihini ülke tarihi ile birlikte ele alıyor. Issız terk edilmiş topraklar, sanatçının kendi göçebe yaşamının sembolik bir göstergesi.

Genco Gülan’ın ‘Plastik Venüs’ adlı heykeli,  adından da anlaşıldığı gibi sıcak plastikle üretilmiş bir eser. Estetik normlardaki değişimi ve standartların nasıl eriyebildiğini anlatıyor.

İşlerinde atık malzemeleri tercih eden sanatçı Bahadır Yıldız’ın “Ouroboros” başlığıyla, seri halde zımpara kağıdından ürettiği heykellerinden bazıları. Yıldız, “Kendi etrafıma ördüğüm bir tür kabuk olarak kavramsallaştırmaya çalıştığım bir malzemeydi zımpara kâğıdı önceden beri. Pandemide eve kapanınca, kendimizle yüzleştiğimiz bu süreçle baş edebilmek için, dairesel hareketlerle devam eden sarmal biçimli parçalar üretmeye başladım. Bütün parçalar birleşince ortaya çıkacak bir “ouroboros” planlamıştım. Kendi kuyruğunu yiyen ve kendini yeniden doğuran yaşam döngüsünü simgeleyen bir yılan...” diyor.

 

 


ARŞİV