Her dakikasını ayrı hatırlarım
Erenköy’de geçen zamanın
Rüyama girer bir arada
İstanbul, bahar ve Türkan’ım.
Bir odamız vardı etrafı sarmaşık
Bostanlara bakan penceremiz
O güller kadar taze
Ben ona deli gibi âşık.
Bu dizeler ünlü şair Oktay Rifat Horozcu’ya ait. Şair, “Hatırlama” adlı şiirinde Erenköy’ü bostanlar ve güllerle tasvir ediyor. Oktay Rifat’ın bu şiiri yazdığı yıllar ile şimdiye kadar Erenköy’de çok şey değişti. Bostanlar, bahçeler ve sarmaşıklı evlerin yerini apartmanlar aldı. Yaklaşık 50 yıl önce yoğun bir şekilde yapılaşmaya açılan Erenköy’ün tarihini ve değişimini derledik.
Tarımsal yerleşim yeri olarak kullanılan Erenköy, köşklerin ve konakların semti olarak biliniyor. Dilek Kent’in “Erenköy’ün Duvarları” adlı kitabında Erenköy’ün tarihi hakkında şu bilgilere yer veriliyor: “Osmanlı hükümetinin mekân kısıtlamasını kaldırması diğer bir deyimle serbest dolaşım hakkı vermesi üzerine Fatih ve Beyazıt gibi semtlerde sıklıkla çıkan yangınlardan veba salgınlarından bezmiş olan halk, rahat bir nefes almıştı. Dar gelirliler yakın çevrede bir mülk ararken bazı devlet memurlarının, sivil ve askeri paşaların tercihi Kadıköy’den yana olmuştu.’’
Tarihi araştırmalara ve 1937 yılında yapılan arkeolojik kazılara göre; Erenköy’ün bir yerleşme olarak kullanılmaya başlanması; Orhan Gazi’nin komutanlarından Konuralp’ın Kayışdağı’nın batı eteklerini ve günümüzdeki yerleşim yeri olan İçerenköy’ü fethedip ilk yerleşmenin temellerini burada atmasıyla oldu.
19. Yüzyılın ikinci yarısında, İstanbul’a yaşanan iç göç sebebiyle Kadıköy ve Erenköy de bir çekim merkezi haline geldi. Bu yıllarda Kadıköy’ün merkezi mahallelerine apartmanlar yapılmaya başlansa da Erenköy yaklaşık 20 yıl boyunca bu oluşumun dışında kaldı. Ancak 1972’de çıkarılan Bostancı-Erenköy Bölgeleme Planı ve 1973’te Boğaziçi Köprüsü’nün açılması, Erenköy’ün içinde bulunduğu bölgedeki yapılaşmayı hızlandırdı. Bağlar ve bostanların sökülmesi ile konak ve köşklerin çoğunun yıkılmasıyla çok katlı apartmanlar inşa edildi.
TARİH KOKUYOR
Erenköy sınırları içerisinde çok sayıda tarihi yapı da bulunuyor. Çoğu yapı geçmişten bugüne taşınamasa da birçok yapı şu an varlığını koruyor. Varlığını koruyamayan yapıların başında Erenköy’ün sinema salonları geliyor. 1914’te faaliyete geçen ve Hat Boyu Sokağı’nda bulunan “Erenköy Yazlık Sineması” 1933’te “Sefa Bahçesi” adını aldıktan sonra 1940’larda kapandı. Yine bu yıllarda açılan “Erenköy Kapalı Sineması” ise faaliyetine 1950’li yıllara kadar devam etti.
Şimdilerde “Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi” olarak hizmet veren “Erenköy Sanatoryum”u 1932’de açıldı. 1977’de SSK’ya devredilip, genişletildi ve modernleştirildi. Fehmi Ekşioğlu İlkokulu” ve “Zihni Paşa İlkokulu” mahallenin diğer okulları arasında yer alıyor.
İLÇENİN TARİHİ OKULU
“Erenköy Kız Lisesi” Erenköy’ün ünlü eğitim kurumları arasında yer alıyor. Göztepe sınırları içinde kalsa da, daha sonra Erenköy Muhtarlığı’na bağlandı. Ömerpaşa Sokağı’ndaki Şehremini Rıdvan Paşa’nın köşkü, paşanın bir cinayet sonucu öldürülmesiyle Mebeyinci Faik Bey’e satılır. Köşkü 7500 altına Faik Bey’den alan Maarif Nezareti 1911’de Kız Numune Mektebi’ni açar. Okul 1916’dan itibaren Erenköy İnas Sultanisi adıyla yani kız lisesi adıyla hizmet verir. Okulun yatakhane binası olan Topçu Reisi Hacı Hüseyin Paşa Köşkü de Maarif Vekilliği tarafından son sahibi 5. Murad’ın kızlarından Hatice Sultan’dan satın alınarak okulun yatılı kısmına eklenir. Okul 1945 yılında çıkan yangın sonrasında eğitime bir süre ara verir. 1955’te şimdiki binasında eğitime başlar.
ERENKÖY İSTASYONU
Erenköy Mahallesi bir sayfiye yeri niteliğinde iken, demiryolu yapımından sonra gelişme göstererek yaz-kış kullanılan bir konut alanı halini aldı. Göztepe gibi Erenköy de 19. yüzyılda bağlık bir alan iken, daha sonra devlet ileri gelenlerinin tercih ettiği bir konut alanı oldu.
TCDD 1. Bölge Müdürlüğü’nün kayıtlarına göre Erenköy İstasyonu 1910 yılında yapıldı. Üçlü bir kurgu ile inşa edilen Erenköy istasyon binası bekleme salonu, gişe ve lojman işlevlerine sahip. 1979 yılında korunması gereken tarihi varlıklar arasına alınan ve tescillenen İstasyon binası, Ulaştırma Bakanlığı’nın kararına göre; hattın kuzey tarafında kalan mevcut istasyon binasının tarihi öneme sahip olması nedeni ile yerinde muhafaza edilecek.
ERENKÖY VAPURU
İlk ismi “Ziya” olan Erenköy Vapuru, 1911’de Fransa, Dunkuerque’deki Société de l’Atlantic, Chantier de France tezgâhlarında Şirket-i Hayriye tarafından yaptırıldı. Balkan Savaşı sırasında ordunun kullanımına bırakılan Ziya Vapuru, ertesi yıl tekrar yapan şirkete iade edildi. 1915’te I. Dünya Savaşı’nın çıkması ile donanma kapsamında hastane gemisi olarak kullanıldı. Kullanıldığı yıl 25.000’i bulan yaralı ve hasta askerleri İstanbul ve çevresindeki hastanelere taşıdı.
1916’da Tekirdağ’a gitti, ardından V. Ordu Menzil Müfettişliği’nin Bandırma’ya nakledilmesiyle bu kurumun eşyalarını Bandırma’ya nakletti. Ardından İstanbul ve Selimiye’ye askerler taşıdı. Kınalıada’ya askeri malzeme ile yüklü olarak yol alırken Lodos’un etkisiyle Maltepe açıklarında kayalara oturdu. Pervanelerinden birinin kırılmasına rağmen kendi olanaklarıyla kurtularak Kınalı Ada’ya bağlandı ve ardından Hasköy Tersanesi’ne onarılmak üzere çekildi. Erenköy Vapuru yetmiş yıllık hizmetlerinden sonra 1983’te satışa çıkarıldı.
“YEŞİL ALANLARI KORUYORUZ”
1967 yılında Kadıköy ilçesine bağlanan Erenköy 1974 yılında mahallelerin ayrılması ile bugünkü sınırlarına ulaştı. Mahallenin günümüzdeki sınırları Kuzey tarafında minibüs caddesi olarak da bilinen Fahrettin Kerim Gökay Caddesi, Güney tarafında Hamam Sokak ve devamında Nurettin Ali Berkol Sokak; Doğusunda Kaptan Arif Sokak, Batısında Ömerpaşa Sokak arasındaki geniş bir alana yayılıyor.
Mahalle kültürünün hala korunduğu Erenköy’ün muhtarlık görevini ise 2014 yılındaki yerel seçimlerini kazanan Necla Alpüstün yürütüyor. Mahallenin ilk kadın muhtarı olan Alpüstün, aynı zamanda Erenköy Kız Lisesi mezunlarından. Erenköy’ün sorunlarını ve ihtiyaçlarını 3 yıldır görevinin başında olan Necla Alpüstün ile konuştuk. Kadıköy Belediyesi’nin desteği ve iş birliği ile Erenköy’deki yeşil alanların korunması için çaba harcadıklarını ifade eden Alpüstün, “Muhtarlığa seçildikten sonra mahallenin daha sonraki yıllarda da ihtiyacı olacağını düşündüğüm yeşil alanları korunması ve park haline dönüştürülmesi ihtiyacına istinaden muhtarlığın yanındaki alanı park haline dönüştürerek başladım. Çocuk ve gençler için ihtiyaç duyulan spor ve yeşil alanın acilen bulunması ve değerlendirilmesi kapsamında Gardenya çıkmazındaki atıl alanın park haline dönüştürülerek halkın kullanıma açılmasına ön ayak olduk. Tabii her iki alan için Kadıköy Belediyesi bu alanların yapılması için büyük emek harcadı” dedi.
DAYANIŞMA DEVAM EDİYOR
Erenköy büyük bir mahalle olsa da dayanışma ve yardımlaşma kültürü hala devam ediyor. İhtiyaç sahipleri için giysi, gıda ve kitap gibi malzemelerin toplandığını söyleyen Alpüstün, “Mahallemizde her zaman olan yardımlaşma kültürü kapsamında ihtiyacı olanlara giysi, kitap ve yardım malzemeleri toplanmasına her zaman destek vermekteyiz. Bu konuda sivil toplum örgütleri, Belediye ve yardım kuruluşları ile sürekli iletişim içindeyim” diye konuştu.
KENTSEL DÖNÜŞÜM SORUNU…
Kadıköy’ün diğer mahallerinde olduğu gibi Erenköy’ün de en ciddi sorunu kentsel dönüşüm ve Marmaray projesinin yarattığı olumsuz koşullar. Ketsel dönüşüm projelerinin yoğunluk kazanmasının ardından mahallede trafik sorunun başladığını belirten Alpüstün, “Bu süreç içinde vatandaşların kullanımına açık olan en çok kullanılan kaldırımlar, yollar sürekli bozuluyor ve yenilenmesi uzun süreç alıyor. İnşaat kamyonlarının trafikte çoğalması ve inşaatların artması mahallenin sessizliğini büyük ölçüde etkiliyor. O kadar ki bu gürültüden kuşlar bile göç ediyor, kuş sesine hasret kalıyoruz” dedi.
Marmaray projesi nedeniyle Ethem Efendi Caddesindeki köprünün yıkıldığını hatırlatan Alpüstün, “Bir de geciken tren yolunun yapımı, ulaşımı daha çok karayoluna kaydırıyor, bu da trafik sıkışıklığını arttırıyor. Mahallemizi çok kötü bir şekilde etkiledi. Esnaf ve vatandaşlarımız mağdur oldu” diyerek istasyonun yeniden açılması ve trenle ulaşımın bir an önce başlaması talebinde bulundu.
“Bütün bu hızlı dönüşüme rağmen eski ve köklü ailelerin oturduğu mahallemizde her kesimden ve inançtan vatandaşlar, iyi komşuluk ilişkileri içinde birbirlerine saygıyla yaklaşarak huzur içinde yaşıyor” diyen Alpüstün, “Eskiden beri çevreci, yardımsever ve doğa düşkünü olan halk, aynı zamanda da büyük ölçüde hayvan severdir. Mahallelimiz atık toplama konusunda da pilot uygulamalara öncülük yaptı” şeklinde konuştu.