“Seslendirmeciler susabilir!”

Yüzde 50 oranında zam beklerken yüzde 36-37’de kalan seslendirme oyuncuları mutsuz. Seslendirme oyuncusu Sercan Gidişoğlu, “Seslendirme oyuncularının dublajı durdurma noktasına gelme ihtimali mevcut” uyarısında bulundu

16 Şubat 2022 - 16:20

Sabahları işe giderken radyomuzda duyuyoruz onları, akşam da televizyon karşısına geçip günün stresini atmaya çalışırken sesleriyle eşlik ediyorlar bize. Sesleri duyulan fakat simaları az tanından seslendirme oyuncuları onlar....

Bir süredir Oyuncular Sendikası ile seslendirme stüdyoları arasında devam eden görüşmeler sonunda seslendirme protokolü yenilendi. Yeni protokole göre seslendirme oyuncularının taban ücretlerine yüzde 36-37 oranında zam yapıldı. Seslendirme oyuncuları, bir süre önce Oyuncular Sendikası öncülüğünde #SesimizHakkımızdır kampanyası başlatmıştı. Sanatçılar, stüdyolarla imzaladıkları "Seslendirme Protokolü"nün 2022'de ihtiyaçlara cevap verecek biçimde yenilenmesi için çağrıda bulunmuştu. 

Oyuncular Sendikası, geçenlerde şu bilgiyi paylaştı: ”Bir süredir sendikamız ile seslendirme stüdyoları arasında seslendirme protokolünün yenilenmesine dair süren müzakereler sonuçlanmıştır. ‘Protokolümüz, 9. madde gereğince yenilenmiştir. Bu bağlamda, 'tarafların oybirliği ile anlaşamaması' durumu hasıl olduğundan diğer tüm maddeler sabit kalmak koşuluyla sadece ücretler 9.2 bendinde belirtildiği şekilde Ocak 2022'de 'Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanacak olan 2021 yılına dair resmi Tüketici Fiyatları Fiyat Endeksi (TÜFE)' yıllık yüzde değişim oranına göre düzenlenmiştir.’ Buna göre, seslendirme oyuncularının taban ücretlerine 01.01.2022 tarihi itibarıyla yürürlüğe girmiş şekilde yüzde 36-37 oranında zam yapılmıştır.”

Bu protokolün ne anlama geldiğini ve önümüzdeki süreci Oyuncular Sendikası Genel Sekreteri, oyuncu ve seslendirme oyuncusu Kadıköylü Sercan Gidişoğlu’na sorduk. 

2016’da başlayan, 2019’da ivme kazanan sürecin temeli Ocak 2021’e dayanıyor. Sendika ile Ses Stüdyoları Birliği arasında “Seslendı̇rme Kuralları Ve Taban Ücretlerı̇nı̇n Belı̇rlenmesı̇ne Daı̇r Güncel Protokol” imzalandı bu tarihte. Değil mi?

Evet haklısınız. Aslında tüm bu değişim hikayesi 2015 yılında Oyuncular Sendikası bünyesinde Seslendirme Çalışma Grubu'nun kurulmasıyla başladı. 2016'da seslendirme alanında sosyal diyalog süreci başladığında daha önce birbirleriyle iletişimi bile olmayan, hatta aralarında düşmanlığa varan ilişkiler olan stüdyolar ilk defa aynı masanın etrafına diyalog için oturdular. Bu sürecin ilk büyük somut çıktısını vermesi bile 2-3 yıl aldı. Sonrasında aslında "Seslendirme Kuralları ve Taban Ücretlerinin Belirlenmesine Dair Protokol" ilk olarak 2020 yılında imzalanmıştı ve bütün maddeleriyle 1 Mayıs 2020'de yürürlüğe girecekti. Ancak malum COVID-19 pandemisi nedeniyle bu mümkün olmadı. Bunun üzerine, biz stüdyolarla beraber protokolde daha da iyileştirmeler yaparak 1 Şubat 2021'de yürürlüğe giren şimdiki halini sendika ile 27 stüdyo arasında Ocak 2021'de imzaladık. 

“20 YILDIR ZAM YOKTU”

  • “Bu protokol ile sektörde ilk kez, iş ilişkisi ve çalışma düzeninin asgari koşulları ve taban performans ücretleri belirlendi” deniliyor. Bu sözleşme seslendirme oyuncuları/sanatçıları açısından somut olarak ne gibi değişiklikler yarattı?

Aslında bu protokol, son 20-30 yıla yakın süredir her stüdyoda değişen, tamamen keyfi uygulamaların sona erip mesleğe bazı standartlar ve kurallar bütününün gelmesini sağladı. Çok çok düşük olan ücretlerin belli oranda iyileştirilmesini sağladı. 20 yıla yakın zamandır hiç zam almamış bir sektörün çalışanlarının her yıl - minimum resmi enflasyon oranında - zam almasını garanti altına aldı. Ve en önemlisi neredeyse hiç bir kanuni iş ilişkisi ve hak olmadan çalıştırılan seslendirme oyuncularının bir kanuni çerçevede, kullanımını devrettikleri seslerinin haklarını alarak ve bunları bilerek çalışmasını sağladı. Eskiden bir seslendirme yapar, genelde çok düşük bir ücret alır ve o işin nerede yayınlanacağını bile bilmezdik. Sesimizi her yerde duyar ve sadece hayıflanırdık. Şimdi yaptığımız iş karşılığında - bence maalesef hala dünya standartlarına göre düşük ama - nispeten iyileştirilmiş ücretler alıyoruz. Ve sesimizin kullanım hakkını hangi yayıncıya ne süreyle devrettiğimizi biliyoruz. Eğer yayıncı sesimizi başka mecralara satarsa sanatçıya ek ücret (yeniden satıştan pay) ödemek zorunda ve ödüyor. Bu şekilde bakıldığında aslında sektörün işleyişinin neredeyse temelden değiştiğini ve olması gereken çağdaş koşullara doğru gittiğini söyleyebiliriz. Bir sektör temelinden değişti ve bu sosyal diyalog ve sendikal örgütlülük gücüyle oldu. eksikler elbette var ama bu kültür-sanat sektörümüz için çok umut verici bir örnek bence.  

  • Şimdi de bu protokolün güncellenmesi için çalışma yürüttünüz değil mi?

Evet. Protokolün her yıl yine sosyal diyalog yöntemi benimsenerek kendini yenileyip geliştirmesi öngörülüyor.

  • Ülke genelinde mi?

Coğrafi sınırlama söz konusu değil. Protokolün kapsadığı mecralarda - ki bunlar temelde sinema ve tv, platformlarda izlediğimiz hemen tüm görsel işitsel eserler (film, dizi, belgesel, yerli-yabancı çizgi film, vb.) - seslendirme yapılan her yer için geçerli bir referans durumunda protokol.

  • Ses Stüdyoları Birliği kaç üye işyerinden oluşuyor?

Bu sayı ve resmi isimleri geçen yıl içinde değişime uğradı. Protokole dahil 27 stüdyo var. Geçen yıl bunların hemen tamamı ses stüdyoları birliği adıyla bizimle muhataptı. Ancak 2021 sonu itibarıyla resmi olarak dernek formunda kuruldular ve "Ses Stüdyoları Derneği" adını aldılar. Zaman içinde artması muhtemel sanırım ama şu an bildiğim kadarıyla SSD'nin 12 üyesi var.  

  • Bu protokol kaç seslendirme sanatçısını ilgilendiriyor?

Bu protokol aslında yukarıda saydığım mecraların (sinema, tv, platform, vb.) eserlerinde seslendirme yapan herkesi ilgilendiriyor. Buna tam bir sayı vermek çok mümkün değil ancak düzenli olarak bu alanlarda seslendirme yapanların sayısı 300 ila 400 arasında değişiyor.

  • “Süreç içerisinde seslendirme oyuncularının beklentileri ve dolayısıyla bizim kurum olarak taleplerimiz daha yüksek bir orandı. Ancak maalesef anlaşamadığımız için protokolün garanti ettiği minimum olan resmî enflasyon oranında zam almış olduk.” deniliyor son açıklamanızda. Sizin talep ettiğiniz rakam neydi? Kaç alabildiniz?

Bildiğiniz gibi ülke ekonomimizde özellikle 2021 sonu ve 2022 başında daha önce eşi benzeri görülmemiş dalgalanmalar yaşadık. Bu süreçte elbette tüm taraflar için önümüzü görmek hiç kolay olmadı ve değişen talepler söz konusu oldu. Yani bizim süreç içinde bir çok farklı talebimiz oldu. Zam oranı dışında da bazı maddelere ilişkin değişiklik taleplerimiz oldu. Ancak en önemli konu elbette taban ücretlere yapılacak artış oranıydı. Biz son olarak tarafımızca kabul edilebilir artış oranının yüzde 50 (iki kategoride yüzde 40, diğerlerinde 50) olduğunu belirttik. Ancak maalesef bu talep kabul edilmeyince süreç 'tarafların oy birliği ile anlaşamaması' durumuyla sona erdi. Bu durumda da protokolün ilgili maddesi gereği (9.madde); diğer maddeler sabit kalmak koşuluyla taban ücretler TÜİK tarafından ocak ayında açıklanan 2021 yılı yıllık resmi TÜFE artış oranında (yüzde 36.08) artırıldı.  

“SESLENDİRME OYUNCULARI MEMNUN DEĞİL”

  • Bu kararı seslendirmeciler nasıl karşılıyor? Memnun musunuz?

Seslendirme oyuncularının bu artış oranından mutlu olduğunu söylememiz çok mümkün değil. Müzakere sürecinde yaptığımız bir ankette seslendirme oyuncularının yaklaşık yüzde 85'inin resmi enflasyon oranında zammı yeterli görmediğini ve daha fazla olması gerektiğini düşündüğünü gördük. Şimdi tekrar bir anket düzenleyip yine sonuçları görmek istiyoruz ama ilk izlenimleriniz sanatçıların çok mutlu olmadıkları yönünde.

  • Bu memnuniyetsizliği nedeni az çok belli ama yine de sormak isterim.

Sanatçılar mutlu değil çünkü ülkedeki hemen herkes gibi resmi enflasyon oranlarının hayatımızdaki gerçek enflasyon oranını karşılamadığını biliyorlar. Çünkü onlar da ülkemizdeki pek çok çalışan gibi, milyonlarca işçi gibi geçinemiyorlar. Yaratıcı bir endüstride çalışmalarına rağmen hala dünyadaki standartların çok altında ücretlerle ve ciddi geçim zorluğu ile çalışıyorlar. Ayrıca sosyal güvenlik sorunu da bu sektörde hala devam ediyor maalesef. Yani protokol sayesinde sanatçılar artık çok daha modern şartlarda ve geçmişte olmayan haklarla çalışıyorlar, doğru. Ayrıca ülkedeki tüm işçilerin mücadelelerini de görüyorlar ve kendilerini ülke gerçeklerinden soyutlamıyorlar, bu da doğru. Ancak şu da doğru ki; ekonomik şartlardan ötürü ülkedeki milyonlar gibi mutsuzlar ve rahat geçinemiyorlar.

SESLENDİRMECİLER İŞ BIRAKIRSA?

  • ‘İş bırakmak’ gibi bir eylem düşünüyor musunuz?

İş bırakmak ya da başka bir eylemlilik gerekip gerekmediğine sendika olarak tüm seslendirme oyuncularıyla toplantılar yapıp ortak bir şekilde karar vereceğiz. Bu tek başımıza bizim bir kurum olarak verebileceğimiz bir karar değil. Üstelik biz seslendirme sanatçılarına bir çok devrimsel değişiklik getiren protokolün bir tarafıyız ve ona karşı sorumluluklarımız var. Ancak elbette Oyuncular Sendikası olarak en büyük sorumluluğumuz her zaman üyelerimize karşı. Yani seslendirme oyuncuları ortak iradeyle herhangi bir eylemliliğe karar verdiğinde - bu iş bırakmak da olabilir - biz bunun sonuna kadar yürütücüsü olmakla mükellefiz ve olacağız. Kararlıyız. 

  • Seslendirme sanatçıları iş bıraksa ne olur? Ekranın sesi kısılır mı mesela, yahut akşam eğlencelerinin vazgeçilmezi tv dizileri nasıl etkilenir bu durumdan?

Sorunuzun ikinci kısmına gelirsek seslendirme oyuncuları iş bırakırsa bence sektör bir krizin içine girer. Ülkede herkes altyazılı yayın izlemiyor ya da fiziki zorunluluklardan izleyemiyor. Seslendirme hala çok önemli bir iş. Bunun takdirini seyirciye bırakıyorum ancak geçen yıl içinde yaşadığımız küçük bir örnek aslında sorunuza bir cevap oluşturuyor. Geçen yıl protokol imzalandıktan sonra ülkenin en çok üyesi olan ve en büyük yayıncı platformlarından biri başlangıçta protokol ücretlerini kabul etmemişti. Sonrasında sendikamızın önderliğinde seslendirme oyuncularının kararlı duruşu ve eylemliliği sonrası o platformda tam bir ay sadece altyazı ile yayın yapıldı. Yeni içerikler seslendirilemedi. Ve o dönem platform, seyircilerinden aldığı ciddi tepkiler ve bizim kararlı duruşumuz sonrası istediğimiz şartları ve protokolü kabul etti. Kriz öyle aşılabildi.  

  • Aslında şunu sormak istiyorum; bir belediyenin temizlik elemanlarının eylemi her zaman ses getirir zira bir gün sonra bile sokaklar çöp dolar. Sizler için bu durum nasıl tezahür edebilir diye merak ediyorum

Bizim iş bırakma benzeri bir eylemimiz, bir belediye işçisinin iş bırakmasının sonuçları kadar doğrudan etkili sonuçlar doğurmaz bence insanların hayatında, en azından kısa vadede. Ancak yukarıda verdiğim örnek bence bizim açımızdan da durumu biraz anlatıyor. Her ne kadar son yıllarda kalitesinin düştüğüne dair bazı görüşler olsa da seslendirme Türkiye'de hala çok kaliteli yapılan, Dünya çapında en iyi ülkelerden biri olduğumuz önemli bir iş. Özellikle çocuklar, yaşlılar, görme engelliler için seslendirme olmayan bir görsel-işitsel dünya düşünmek kolay değil. Ama sadece bu gruplarla da sınırlı değil. Bu topraklarda seslendirme ile orjinalinden bile daha değerli hale gelmiş binlerce eser var. Ve hala var. Kamuoyu ve seyirci seslendirmeyi seviyor ve değer veriyor.

  • “Yüzde 36 gibi bir rakamda kalırsa eğer, biz sanatçılarla bir tür referanduma da gitmeyi düşünüyoruz. Bu noktada sanatçılar dublajları durdurma noktasına da gelebilir. Sanatçılarda o kararlılığı gördük. Ancak yine de biz bir anlaşma sağlamayı düşünüyoruz. Yakın bir zamanda bunun sonuca bağlanması gerekiyor." demişsiniz son röportajınızda. Ne yapacaksınız?

Bunu söylediğim zaman sürecin sonlarına yakındık ve açıkçası stüdyoların ekonomik olarak gerçekten makul olan ve biz sanatçıların da psikolojik olarak kabul etmeye daha hazır olduğumuz bir oran olan yüzde 50 teklifimizi kabul edeceklerine inanıyordum. Bu anlamda kişisel olarak benim için sonuç biraz hayal kırıklığı oldu. Belki protokol açısından bakıldığında çok sorunlu bir yaklaşım değil ancak maalesef stüdyoların son tahlilde sanatçıların taleplerine yeterince değer vermediğini görmek yaralayıcı oldu. Bu sanatçıları da yaraladı. Bu sebeple, seslendirme oyuncularının dublajı durdurma noktasına gelme ihtimali mevcut. Bu konuda yakın zamanda tabanımızla toplantılara başlayacağız ve çıkan kararı göreceğiz. İş durdurma kararı çıksa da çıkmasa da sanatçıların taleplerinin değer görmediğini öğrenmesi yaralayıcı oldu ve kısa dönemde olmasa bile orta ve uzun dönemde bunun bazı etkileri olacaktır diye düşünüyorum.

  • Bir kriz/yas vb. olduğunda eğlence-kültür-sanat alanındaki faaliyetler ilk gözden çıkarılacak alan olur ya genelde, o açıdan soruyorum; seslendirme alanında iş bulmakta zorlanıyor musunuz?

Açıkçası bahsettiğiniz durum canlı performans sanatlarında - tiyatro, opera, dans, vb - sıklıkla yaşanıyor. Ancak görsel-işitsel sanatlar alanında bundan söz etmek aynı biçimde kolay değil. Pandeminin ilk aylarında tüm dünyada film-dizi vs üretimi durunca elbette biz de bir iş sıkıntısı yaşadık. 2020 yılında iş hacmi ciddi oranda azalmıştı. 2021'de biraz dengelendi. Şimdi 2022'de ise sanırım yeni yabancı platformların da pazara girişiyle bu hacim oldukça artabilir. Pandemi döneminde aslında evlerde daha çok zaman geçiren insanlar platform, tv içeriklerine daha çok ilgi gösterdi. O yüzden bu pazar büyüyor. Burada da bir kez daha seslendirmenin ve seslendirme oyuncularının önemini görüyoruz. Bu kadar büyüyen bir sektörde kriz yaşanmaması için işverenlerin seslendirme oyuncularının beklenti ve taleplerini daha iyi anlamaları gerektiğini düşünüyorum. Size de bu fırsatı verdiğiniz için teşekkür ederim.


ARŞİV