Seyyar tezgâhtan restoran zincirine

Seyyar satıcı olarak başladığı işte bir marka haline dönüşüp restoran zinciri kuran Bedrettin Aydoğdu, aynı zamanda tam bir Kadıköy aşığı. Aydoğdu: “Kadıköy dışında bana başka bir semtte villa hediye etseler gidip oturamam” diyor

11 Aralık 2020 - 03:31

Bedri Usta markası sektörde Adana kebabın ilk tescilini alan kebap restoranı olarak biliniyor. Kebapçılığa soğan, sarımsak soyarak başlayan Bedrettin Aydoğdu biriktirdiği paralarla kurduğu “Bedri Usta” kebapçısını dünyaya açıyor. İşe seyyar satıcı olarak başlayan Aydoğdu başladığı yola şimdilerde restoran zinciri sahibi olarak devam ediyor. Bedrettin Aydoğdu’nun yakın zamanda Kadıköy Kalamış’ta yenilediği restoranı birçok ünlünün ve şefin uğrak noktalarından biri haline geldi. Korona virüsü sebebiyle paket servise başlayan Bedri Usta, seyyar tezgahını da hala kullanıyor. Dükkanında muhafaza ettiği seyyar tezgahıyla işinin başında çalışmaya devam ediyor. Hayat öyküsünü anlattığı kitabı yakında çıkacak olan Bedri Usta ile konuştuk.

“SOĞAN SARIMSAK SOYARAK BAŞLADIM”

Henüz çocuk yaşta hayata atılan Bedrettin Aydoğdu, “Aslen Mardinliyim fakat büyüdüğüm yer Adanadır. Henüz 7 yaşlarındayken Mardin’den Adana’ya tek başıma gittim. Adana’da bir akrabamın evinde kalıyordum, bu 7 yaşında bir çocuğun yapamayacağı bir iş. Adana’da akrabamın çalıştığı bir kebapçıda çırak olarak işe başladım. O zamanlar sadece soğan, sarımsak soyuyordum ve bulaşık yıkıyordum. Belirli bir süre çalıştıktan sonra Adana’da gurbetten gelen işçilerin yaşadığı bir yer olduğunu öğrendim. Hürriyet Mahallesi’nde Haco Ana’nın kiralık evleri olarak adlandırılıyordu. Tam olarak 4 odası vardı ve her odada 10’dan fazla kişi yaşıyordu. Kalanların çoğu birbirini tanımıyordu. O zamanın parası 5 kuruş kira veriyordum. Sadece yatak ve battaniye kiralayarak uyuduğumuz evleri unutamam. Yastık niyetine pantolon, kazak ne varsa katlayıp başımızın altına koyardık. Aylarca banyo yapamadığımızı biliyorum. Çıkardığımız pantolonu sadece suyla yıkayabildiğimiz için kaskatı olurdu.” diye anlatıyor.

10 YAŞINDA KEBAP USTASI

Zorlu bir yaşam mücadelesi verdiğini vurgulayan Aydoğdu şöyle devam ediyor: “Yıllar geçti 10 yaşında Adana’dan İstanbul’a geldim. İstanbul çok büyük bir yer olduğu için biraz garipsedim. Hemen Aksaray, Laleli ve Fatih taraflarında iş aramaya başladım. Yaşım küçük olmasına rağmen iyi bir kebapçı ustası olmuştum ama kimse usta olduğuma inanmıyordu. Birkaç yere iş aradığımı söylememe rağmen ‘senden usta mı olur’ diyerek işe almadılar. Bir hafta sonra yine aynı yerden geçerken bu sefer bulaşıkçı olarak işe girmek istediğimi söyledim ve hemen işe aldılar. Orada 4 ay boyunca dağ gibi bulaşıklar yıkadım. Çalıştığım restoranda kebapçı ustası işten ayrılınca hemen ustalık işine talip oldum. Deneme amaçlı bana 12 tane kuzu verdiler ve hepsini 1 saat içerisinde parçalayıp kebap olacak şekilde hazırladım. Çalışanların hepsi beni şaşkınlıkla izliyordu. Tezgâha boyum yetmediği için domates kasalarını üst üste koyar öyle çalışırdım bu süreç içerisinde kendimi daha çok geliştirdim.”

Bedri Usta, “Çalıştığım zamanlar aldığım her yevmiyemi müşterimiz vezneci Mahmut Abiye verirdim. Biriken paramı da alıp tekrar Adana’ya döndük. Amcamın seyyar arabasını alarak seyyar kebapçılık yapmak istedim.  Kebap işi yapan sevdiğim abilerimden borç alarak şiş yaptırdım, 1 metre mangal yaptırdım, kömürcüden 10 kilo borç kömür aldım ama hiç malzemem yoktu. Tezgahımın tam karşısında kasap, fırın ve manav vardı. Müşteri geldiği zaman müşterinin isteğine göre hemen karşı dükkândan malzemeleri alıp kebabı öyle yapıyordum. Daha sonra müşteriden parasını alıp dükkanlara paralarını veriyordum. İşte benim yolculuğum bu şekilde başladı.” diyerek zorlu yolcuğunu anlatıyor.

“BATMAK YOLUN SONU DEĞİLDİR”

Bedri Usta, “Kebapçılığı seyyardan alıp dünya markası haline getirmek gerçekten kolay bir iş değil.” diyor ve devam ediyor: “Hiçbir zaman okuyamadım ama hayat okulunda büyük bir mücadele verdim. O seyyar tezgâh 5 çocuk okuttu. Başarımın sırrı çalışmanın yanı sıra iyi bir kebap ustası olmamdır. Başarılı olmanın en önemli püf noktası bildiğiniz işi yapmaktır, bilmediğiniz hiçbir işi yapmayın. Bir işin çırağı olmadan ustası olamazsınız bu yüzden işi çekirdekten öğrenmeye çalışın. Hangi sektörde olursanız olun ilk işte başarılı olamayabilirsiniz. Batsanız bile vazgeçmeyin çünkü batmak yolun sonu değildir. Ben de üç defa dükkân batırdım ama pes etmedim. Her yerde dediğim gibi ben doğuştan kebapçıyım.”

“VİRÜS SADECE BİZE Mİ BULAŞIYOR?”

Korona virüsü ile mücadeleyi tedbirli şekilde sürdüreceğini vurgulayan Bedrettin Aydoğdu, “Bu virüs yüzünden parası olan veya olmayan herkes mutsuz. Korona virüsü sürecinde herkes gibi biz de etkilendik. Şubelerimizde yüzden fazla eleman çalışıyor ama bunların hiçbirini işten çıkarmadık. Hiç gelir olmadan yüklü kiralar ödüyoruz, bu durum bizi en az 5 sene geriye taşıdı. Avrupa’da restoranların çoğu kapalı olmasına rağmen sadece çalıştığı kadarını veriyor maalesef aynı hassasiyet bizde söz konusu değil. Şunu da anlamış değilim alışveriş merkezleri açık vızır vızır çalışıyor aynı şekil toplu taşıma araçları ful ama restoranlar kapalı bu virüs sadece bizde mi bulaşıyor sorgulamak lazım. Bedri Usta olarak artık tek amacımız elimizdekileri muhafaza etmek olacak.” dedi ve sözlerini şu cümlelerle sürdürdü: “Kadıköylü olmak bir ayrıcalıktır Kadıköy dışında bana başka bir semtte villa hediye etseler gidip oturamam”

Adana kebabının püf noktasını anlatan Bedri Usta, “Orijinal Adana kebabını yapmak için koç eti kullanılmalıdır. Kebaba birçok kişi baharat karıştırıyor ama kebaba baharat girmez. İyi bir kebap; et, kuyruk yağı, tuz, toz biber ve kök biber kullanılarak yapılır” diyor.


ARŞİV