Şiddet çocukta travmaya yol açıyor!

Travma sonrasında yaşanacak duygularla baş etmenin zor olduğuna değinen Psikolog Zeynep Gülşen Günay, “Çocuğun destek sistemlerine, ikinci derece akrabalarına ve öğretmenlerine çok iş düşüyor” diyor

05 Eylül 2019 - 10:42

Eski eşi tarafından bıçaklanarak öldürülen Emine Bulut’un “Ölmek istemiyorum” sözü ile Bulut’un ölümüne tanıklık eden kızının “Anne lütfen ölme” çığlığı tarifi imkânsız bir acı bıraktı. Acının en büyük payını yaşamak ise anneleri gözlerinin önünde hayattan koparılan evlatlara kaldı. Peki, bu acının çocuklara yaşatabileceği psikolojik sorunlar neler?  Çocuklar bu sorunlarla nasıl baş edebilir?  Çocuklara karşı yaklaşım nasıl olmalı? Kadıköy Belediyesi Çocuk Koruyucu Ruh Sağlığı Merkezi’nde Uzman Klinik Psikolog Zeynep Gülşen Günay ile bu soruların aydınlatıcı ve yol gösterici cevapları üzerine konuştuk.

ZAMANIN UZAMASI YA DA KISALMASI…

Şiddetin çocuklar üzerinde travmaya yol açtığını ve travmayı da “hayatın günlük akışı içinde, hiç beklenmeyen bir anda, kişide yoğun korku ve çaresizlik hissi yaratan, kendisini ya da bir yakınını hayati tehdit altına sokan olay” olarak tanımlayan Zeynep Gülşen Günay, travma sonrası stres bozukluğunun neden olduğu duyguları ve şikayetleri de şöyle sıraladı; “Şok, korku, kaygı, öfke, huzursuzluk, suçluluk duyguları, çaresizlik hissi, olayla ilgili karelerin istemsizce tekrar tekrar hatırlanması, uykuya dalmada zorluk ya da uyuyamama, zamanın normalde daha çok uzaması ya da kısalması, olaya ilişkin zaman sırasında karışıklık, sürekli tetikte olma hali, artan ya da azalan iştah sorunları...”

“AYRILMA, ÇÖZÜLME, DAĞILMA”

Klinik Psikolog Günay, “İlerleyen zamanlarda kişi gereken tedaviyi ehil ellerde almadığı takdirde Post Travmatik Stres Bozukluğu’nun yanında ağır ruhsal çöküntü olarak tanımladığımız depresyon, kelime anlamı ‘ayrılma, çözülme, dağılma’ olan kişinin kim ve nerede olduğunu ani olarak hatırlayamaması ya da kendisini rüyadaymış gibi hissederek bedeninden sürekli ayrılma hissini uyandıran v.b şikâyetleri oluşturan dissosiyasyon, bedensel hastalıklarla açıklanamayan fiziksel yakınmalar olarak adlandırılans omatizasyon ve benzeri birçok ruhsal bozukluk görülebilir.” dedi.

Çocuğun travmayla ve travmanın sonrasında yaşayacağı duygularla baş etmesinin oldukça zor olduğuna dikkat çeken Günay, konuşmasına şöyle devam etti, “Bu noktada, çocuğun destek sistemlerine, ikinci derece akrabalarına, öğretmenlerine çok iş düşüyor. Belki yaşanan durumun anlaşılmasını sağlamak için öncelikle çocuğun aile yakınlarının ve öğretmenlerinin travma konusunda bilinçlendirilmesi gerekiyor. Öğretmenler, çocuğun duygu ve düşüncelerini ifade etmesine olanak vermeli. Çocuğun okula giderek, okuldaki arkadaşlarıyla sosyalleşmesi en azından ev dışındaki hayatında rutini yakalaması açısından büyük önem taşıyor.”

“ÇOCUĞUN ANLAŞILMAYA İHTİYACI VAR”

Çocuğa sınıfın güvenli bir yer olduğu konusunda öğretmenlerin güvence vermesi gerektiğinin altını çizen Gülşen Günay, öğretmenlerin yapabileceklerini şöyle anlattı; “Yaşanan travmatik olayın sonrasında çocuğun okulda da benzer tepkiler gösterebileceği, bu tepkilerin yargılanmadan kapsanması gerektiği ve çocuğun her şeyden önce anlaşılmaya ihtiyacı olduğu unutulmamalı. Sanat ve edebiyat ile çocuğun duygularını ve düşüncelerini dışa vurabilmesini sağlayacak olanaklar sunulmalı. Sınıf arkadaşlarının çocuğu anlayabilmesi ve ona sosyal destek vermesi açısından rehberlik öğretmeniyle bir çalışma hazırlamaları bu süreçte çocuğa iyi gelecektir.”

“DUYGUSUNU RAHAT İFADE EDEBİLMELİ”

“Bu sürecin çocuk için son derece hassas, kırılgan ve nazik bir süreç olduğu unutulmamalı.” diyen Klinik Psikolog Günay, konuşmasını şöyle sürdürdü; “Çocuk istemediği sürece ona ‘anlat’ ya da ‘ne oldu?’ gibi sorular sorulmamalı ve konu hakkında konuşmaya zorlanmamalı. Kaybettiği kişiye dair ‘ağlama ama, o bizi görüyor, böyle yaparsan üzülür’ gibi duygusunu içine gömmesi zorunda kalacağı cümleler kurulmamalı. Duygusunu rahat ifade edeceği bir ortam sağlanmalıdır. Tabi bu süreçte en önemli olan bu bahsettiğimiz sosyal desteklerin yanında travma konusunda uzman bir çocuk ergen psikiyatristi ve psikoloğuyla görüşülmelidir”


ARŞİV