İstanbul’u ve Kadıköy’ü bilen herkes Haydarpaşa Garı hakkında fikir sahibidir. Ancak garın dışında Haydarpaşa Limanı’nda yer alan birçok tarihi yapı mevcut. Elektrik Dairesi, Dikimevi ve Haydarpaşa Siloları. Vapurla önünden geçerken gördüğümüz ve zar zor okunan “Ofis Çiftçinin Kara Gün Dostudur” yazısı bu heybetli yapılarla özdeşleşmiştir. Bir asırdan fazla ömre sahip olan silolar 14 yıldır atıl durumda. Haydarpaşa Limanı’nın işlevsizleştirilmesinin bir parçası olarak kapatılan siloların tarihini ve şimdiki durumunu gözden geçirdik.
ALMAN ŞİRKET YAPMIŞ
Buğday ve diğer hububatların depolanması için inşa edilen ilk silolar 1905 yılında hizmete girmiş. 5 bin ton kapasiteye sahip bu depolara 2 yıl sonra 10 bin ton kapasiteli ikinci silo binası eklenmiş. Siloların mimari yapısı ve tarihi hakkında geniş bilgiler, Corrado Ozan Rijavec’in 2008 yılında yazdığı “Mimari ve Çevre Düzenlemesi Yaklaşımları: Haydarpaşa ve Çevresi” başlıklı tezinde yer alıyor. Rijavec’in tezinde yer verdiği bilgilere göre; Silolar A ve B olarak ikiye ayrılmış. İlk inşa edilen A silosunun betonarme inşaatı Berlin’den Moniergesellschaft adlı şirket tarafından gerçekleştirilmiş. Bu yapının güney cephesinin önünde vagonlara yükleme yapmaya olanak sağlayan demiryolu hattı da inşa edilmiş.
DİĞER YAPILARLA BİR BÜTÜN
Aslında silolar Haydarpaşa Limanı projesinin bir parçası. Öyle ki silolar, depo, gümrük binası, liman polisi binası, elektrik santrali, rıhtım idaresi, askeri karakol, bekleme salonu gibi birçok yapı, denizin doldurulmasıyla oluşturulan alana kurulmuş. “Kent ve Demiryolu” sayfasında yer alan bilgilere göre ise 1908 yılında bugünkü Haydarpaşa Garı’nın hizmete girmesinden sonra limanın Anadolu ile bağlantısı daha da gelişmiş. 1917’de meydana gelen patlamadan liman da zarar görmüş ve kısa sürede yenilenmiş. 1927 yılında “Demiryolu Limanlar İdare-i Umumiyesi” kurulmasına rağmen liman ancak 1929’da bu müdürlüğe bağlanmış. 1967 yılında yapılan geniş kapsamlı genişletme ve modernleştirme çalışmalarıyla limana 1100 metre uzunluğunda bir mendirek, 2640 metre uzunluğunda rıhtım tesisleri ile altı büyük hangar kazandırılmış.
TMO KURULUYOR
Birinci Dünya Savaşı sonrasında sanayi tesislerinin büyük ölçüde yok olması dünyanın pek çok ülkesinde tarıma yönelmeyi zorunlu kılmış ve tarımsal üretimin hızla artması sonucu üretici ülkelerde bilhassa buğday stokları büyük ölçüde çoğalmış. Buğday stoklarındaki bu artış dış piyasada rekabete, fiyatların düşmesine ve bunlardan kaynaklanan büyük krizlere neden olmuş, özellikle 1928 sonrasında birçok ülkede buğday fiyatları hızla düşmeye başlamış. Bu gelişme üzerine hükümet 1932’de yürürlüğe giren 2056 sayılı Kanunla Ziraat Bankası’nı buğday alımıyla görevlendirmiş. Ziraat Bankası 1932-1933 yıllarında çoğu Orta Anadolu'da olmak üzere alım merkezleri açmış.
1938 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 3491 sayılı kanunla Toprak Mahsulleri Ofisi kurulmuş. Bu kanunla, Toprak Mahsulleri Ofisi’ne; buğday fiyatlarının üreticiler bakımından normalin altına düşmesinin ve tüketici halk aleyhine yükselmesinin engellenmesi görevleri verilmiş. Aynı zamanda ofise buğday ithalatı ve ihracatı yapması, dünya buğday üretimi ve hareketlerini takip etmesi, gerekli görülecek yerlerde un ve ekmek fabrikaları kurması misyonları yüklenmiş.
SİLOLARIN BOLLUK DÖNEMİ
Haydarpaşa Silolarının bereketli dönemleri Toprak Mahsulleri Ofisi’nin siloları kullanmasının ardından başlamış. Bu yıllardan sonra Haydarpaşa Siloları, ofisin en önemli depolama alanları haline gelmiş. İhtiyaçlar arttıkça 1958 yılında 34 bin tonluk silo tesise eklenmiş. Liman 1903 yılında işletmeye açıldığında rıhtımda günde 2400 ton buğday kaldırabilen bir vinç varmış. 1905 yılında 5 bin ton,1907’de ise 10 bin tonluk buğday silosu hizmete girmiş. 1939’da 385 bin ton olan yükleme boşaltma kapasitesi 1952’de 609 bin tona ulaşmış. 1953 yılındaki yenileme çalışmaları esnasında limana çok sayıda büyük tonajlı silo ve vinçler getirilmiş. Yeni tesisler kurulurken limana demiryolu hatları da döşenmiş. 1960’lı yıllara gelindiğinde kapasite 1 milyon 500 bin tona yükselirken 1990’larda yıllık kapasite 5 milyon ton civarını bulmuş.
KADERİNE TERK EDİLDİ!
İstanbul II Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 2005 yılında çıkardığı 438 sayılı kararıyla tescil edilen silolar 2005 yılına kadar işlevini koruyordu. Ancak aynı tarihte ilan edilen Haydarpaşa Port projesi kapsamında kullanıma kapatıldı. Davalar ve itirazlar sürerken tarihi yapılar kaderine terk edildi.
Şu an tamamen kapalı olan binaların içine girmek mümkün değil. Dışardan görüntüleyebildiğimiz siloların bir kısmı TMO’nun bir kısmı ise TCDD’nin mülkiyetinde yer alıyor. Duvarları ve iç kısımları oldukça zarar gören tarihi binaların ne zaman restore edileceği ve nasıl kullanılacağı ise belirsizliğini koruyor.
BELEDİYE RENKLENDİRMEK İSTEMİŞTİ
Kadıköy Belediyesi 2014 yılında Kanada’da siloların graffitilerle canlandırılmasını örnek göstererek, Toprak Mahsulleri Ofisi silolarına çizim yapılması için başvuruda bulunmuştu. Ancak TCDD, Kadıköy Belediyesi’nin talebine olumsuz yanıt vermişti.