Kadıköy’ün ve İstanbul’un tarihi simge yapılarından Rexx Sineması sinemaseverlere veda ediyor. Binanın yıkılması ve yerine bir kültür kompleksi kurulması planlanıyor. Sinema sanatının önemli mekânlarından biri olan bu yapının tarihi 1873 yılına dayanıyor. Şu an bildiğimiz Rexx binası Kadıköy’ün en eski tiyatrosu olan Apollon Tiyatrosu’nun bulunduğu yere inşa edilmiş. Apollon Tiyatrosu ise 1873 yılında Kadıköy Rum Cemaati tarafından yaptırılmış. Çok sayıda oyunun sergilendiği Apollon Tiyatrosu, sinemanın önem kazanmasıyla birlikte yerini 1930 yılında Hale Sineması’na bırakmış. 1961 yılına kadar da hem sinemaseverlere hem de tiyatroseverlere hizmet vermiş. 1961 yılına gelindiğinde ise bina yıkılarak yerine Reks Sineması inşa edilmiş.
Rexx Sineması ile ilgili çok sayıda haber yapıldı ancak yapının mimarına çok fazla değinilmedi. Kadıköy için özel bir anlamı olan bu yapının mimarı Maruf Önal. 1918 yılında Cihangir’de doğan Önal, Kabataş Erkek Lisesi’nden sonra girdiği DGSA Yüksek Mimarlık Bölümü’nden 1943 yılında birincilikle mezun oldu. 1951 yılında Abdurrahman Hancı ve Turgut Cansever ile birlikte Türkiye'nin ilk mimarlık bürolarından olan İMA’yı (İnşaat ve Mimarlık Atölyesi) kurdu. 1958’de Yıldız Yüksek Teknik Okulu (YYTO) Mimarlık Bölümü’nde öğretim üyesi olarak göreve başladı, 1966-68 arasında bölüm başkanı olarak görev yaptı. 1982-85 arasında ise Yıldız Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Dekanlığı görevinde bulundu.
Sinemanın ilk yıllarına ait fotoğraflar, giriş, fuaye ve salon
Kaynak: Mimarlar Odası İstanbul BK Şener Özler Arşiv ve Dokümantasyon Merkezi
Önal’ın mesleğini sadece akademik alana sınırlamadığı İstanbul’a kattığı eserlerinden anlaşılıyor. Yaşamına çok sayıda proje ve uygulama sığdıran Önal, Dr. Belen Evi, Seyhun Villası, Reks Sineması, Şaşkınbakkal’daki Kaplancalı Apartmanı, Beşiktaş Motorest Restoran, Mobil Benzin İstasyonları ve Fındıklı’daki Atlantik Han projelerine de imza attı. 2010 yılında hayatını kaybeden Önal, mimarlık mesleğinin örgütlenmesinde çeşitli aktif görevler üstlendi. 1996’da Mimarlık Vakfı’nın kurucu üyesi olarak görev aldı ve vakfın başkanlığını yaptı.
Sinemanın ilk yapıldığı yıllarda giriş, fuaye ve salondan görünüm.
Kaynak: Mimarlar Odası İstanbul BK Şener Özler Arşiv ve Dokümantasyon Merkezi
GRAND REX’TEN REKS’E
Pınar Sezginalp’in Mimarlık dergisinde yayınladığı “Anıların Duvarlarıyla: Maruf Önal’ın Reks Sineması” başlıklı yazısı hem Maruf Önal hem de Rexx Sineması’na dair önemli bilgiler veriyor. Sezginalp, sinemanın ilk işletmecisi olan Yordan Anas’ın, çağdaş gelişmeleri takip eden bir insan olduğunu ifade ederek şöyle devam ediyor: “Yordan Bey’in çağdaş yaklaşımını gösteren bir diğer örnek de, o yıllarda özellikli ve nitelikli bir sinema salonu açmanın, özellikle bölgedeki diğer sinema salonlarıyla yarışmanın zor olacağını bildiği için, yurtdışı seyahatlerinde genellikle sinema salonlarını incelemiş olmasıdır. Bu sayede, tasarım sürecinde Maruf Bey ile fuaye, salon, merdiven yerleşimi ve benzeri kararlarda birlikte fikir yürüteceklerdir. Oğlu Viron Bey’in açıklamasına göre, Yordan Bey’in gönlünü fetheden, Paris’te şu anda Grand Rex ismiyle bilinen büyük sinema salonudur. Paris’teki bu sinemaya olan hayranlığı sonucunda, Türkçede “x” harfi bulunmadığı için, sinemayı 1962’de Reks ismiyle açar.”
Kaynak: Mimarlar Odası İstanbul BK Şener Özler Arşiv ve Dokümantasyon Merkezi
ATİNA’DAKİ REX’LE BAĞI VAR MI?
Atina’da da bir Rex Sineması olmasının dikkate değer bir konu olduğunu ifade eden Sezginalp, sinemanın toplumsal bellek açısından önemini ise şu sözlerle aktarıyor: “6-7 Eylül 1955 olaylarının İstanbul’da Avrupa yakasındaki yıkımı ve dış göçe neden olması sonucunda, Moda’da (Caferağa) ve Kadıköy Osmanağa Bölgesi’nde de Müslüman olmayan birçok aile, kökleri olan ülkelere göç etmişlerdi; bunlar arasında Yunanistan’a göç eden Rumların da oldukça yüksek sayıda olması, Atina’daki sinemayla bir ilişki olması olasılığını akla getiriyor.
Bölgeden göç etmeyi reddeden az sayıda Rum ve Ermeni aileler de olması ve Rexx sinemasının şu anki arsasının toprak sahibi Kadıköy Rum Ortodoks Cemaati Kiliseleri Vakfı’nın bu topluluğa ait bir kurum olmasından yola çıkarak, bu bağlantı düşünülebilir. Atina’daki Rex isimli sinema 22 Ocak 1937’de ikiz mimar kardeşler Vasilis Kassandra ve Leonida Bonni tarafından tasarlanır. New York’a araştırma yapıp esinlenmek amacıyla giden mimar kardeşlerin Atina’da tasarladıkları bu sinema, zamanın gazetelerinde ‘Atinalılar ve yabancıların çok kıskandığı sinema’ olarak geçer ve ‘Avrupa’nın en güzel sineması’ sıfatıyla çok ses getirir. Rum kökenli Anas kardeşlerin Kadıköy’deki Reks Sineması’nın ismini koyarken hem özledikleri ve hasret oldukları kökenlerine bir gönderme yaptıkları, hem de Atina’daki sinemanın Kadıköy’dekine ilham kaynağı olduğu düşünülebilir. Ancak, Viron Aras’ın açıklaması Paris’teki sinemanın örnek alındığını vurguladığı için, tüm bu sinemaların, dönemin ülkeler arasındaki kültürel iletişim ortamını örnekledikleri söylenebilir. Zira, Milliyet gazetesinde 30 Kasım 1962’de yayımlanan reklamda da ‘aylardan beri büyük itinalarla ve en son teknikle muhteşem bir imar eseri olarak Eski Hale Sineması’nın yerinde inşa edilen Reks Sineması’nın açılışı duyrulmakta ve ‘Sinemamıza New York’dan Bombay’a kadar bütün dünya şehirlerinde en modern büyük sinemaların sembolü beynelmilel olmuş REKS ismini hediye eden Kadıköylü vatandaşa Müdüriyetimiz bilhassa teşekkür eder’ denilmektedir.”
SİNEMANIN TARİHSEL KATMANLARI
Reks Sineması’nın önemli bir özelliğinin de üzerinde yer aldığı arsanın tarihsel katmanlarında saklı olduğunu belirten Sezginalp, bu ifadesini şöyle özetliyor: “Binanın değerini artıran ve Maruf Önal’ın geçmişe olan saygısını tam anlamıyla yansıtan özel durum, giriş katında Salon 1’in üç yanını çeviren ve tarihi 1800’leri bulan duvarların varlığıdır. Maruf Önal, Reks Sineması’nın tasarımı sırasında arsada önceden bulunan Hale Sineması’nın yıkımının ardından kalan Horasan harçlı duvarlarla karşılaşır. Aslında bunlar ilk paragrafta bahsedilen ayin mekânından kalan duvarlardır. Üzerinde belki de o zamanki ustaların izlerini hâlâ görebileceğiniz bu duvarlara 2005’teki renovasyon sırasında duvar kalınlığını genişletmek ve duvarı güçlendirmek adına zarar vermeden eklenti yapılmıştır. Yordan Bey’in aktardığına göre, Maruf Önal hassasiyetle bu duvarlara müdahale etmeme kararıyla hareket etmiş; duvarları yalnızca yükseltmiş ve binanın çatısını bu duvarların üzerine kurmuştur. Maruf Önal’ın Horasan harçlı bu duvarlara dokunmama kararının ardındaki düşüncesini çeşitli röportajlarında belirttiği görüşlerinden anlayabiliyoruz: Önal, ‘anılarla iç içe yaşadığımızı’ söylemiş; ardından da gençliğinde tatil aylarında incelediği yapılardan bahsederek, mimari algısı ve birikiminin anılar üzerine kurulduğunu paylaşmıştır.”
Ana fuaye,1996 öncesi, ikinci dönem
Kaynak: Viron Anas
SOKAKLA İLİŞKİSİ
Sinemanın Sakız Gülü Sokak ile şu anda Kadıköy’ün en canlı sokaklarından biri olan Kadife Sokak’ın kesişiminde yer aldığını yazan Sezginalp, bu yapının sosyal hayata olan etkisini şu bölümde anlatıyor: “Sinema yapısı bu iki sokakta insanlarla iletişim hâlindedir; görsel olarak iletişim kurulabilen cepheleri bu iki sokak üzerindendir. Maruf Önal, Sakız Gülü Sokak’ın sinemaya ulaşımdaki stratejik konumundan faydalanarak, yapıyı, sinemanın girişinin yer aldığı köşesine doğru yönlendirmeyi cephe üzerinde okunan beton kirişlerle sağlamış; sinema girişini tanımlayan saçağın üstünü de bu kısma düşey inen beton plakalarla görsel olarak vurgulamıştır. Yapının özgün tasarımında Sakız Gülü Sokak cephesinde üç adet kömürlüğe yer verilmiş; sinema işletime açıldıktan sonra bu nişler kumaş, çocuk elbiseleri ve mobilya satan dükkanlar olarak değerlendirilmiştir. İşlevi ve bulunduğu konumla 1960’lı yılların modernleşen kent yaşamının İstanbul’un Kadıköy semtindeki önemli bir temsilcisi olan Reks Sineması, yalın ve brutalist üslubu ile işlevselci tasarımıyla da dönemin modern mimari anlayışının bir örneği ve mimarı Maruf Önal’ın da üretiminde öne çıkan bir eseridir.”
ÖĞRENCİSİ BEHİÇ AK ANLATIYOR
Maruf Önal’ı yakından tanıyan öğrencilerinden mimar ve karikatürist Behiç Ak da sinemanın modernist bir yapı olduğunu ifade ediyor. Maruf Önal ve Rexx Sineması hakkında gazetemize açıklama yapan Ak, “Maruf Önal, İDMMA Mimarlık bölümünde okurken hocamızdı. Onun Reks Sineması’nın mimarı olduğunu biliyordum. Kişiliğiyle çok sevdiğim sinemanın çizgileri arasında bir ilişki kurmaya çalıştığımı hatırlıyorum hep. Maruf Bey’in öğrencilerin gözünde son derece saygın bir yeri vardı. Modern entelektüel düşüncenin en önemli kolu olan ‘sosyalist bakışını’ tüm derslerine yansıtmaktan çekinmezdi. Kentsel konutların yapımında sokak ilişkisini çok önemserdi. Konutların yan yana dizilerek, komşuluk ilişkilerine yol açacak bir sokak oluşturmasının, sokakların da kamusal meydanlara açılmasının insan ilişkileri açısından önemini bizlere anlatmaya çalışırdı.” diyor.
Reks Sineması’nın Kadıköylüler için önemli olduğunu vurgulayan Ak, yapı ile ilgili görüşlerini ise şöyle ifade diyor: “Modernist, alabildiğine gösterişsiz ama estetik bir yapıydı. Mekan kullanımları son derece işlevseldi. Lobisinden balkon katına doğru uçarmışçasına uzanan kıvrımlı merdiveni o zamana dek görmediğimiz hafiflikte bir modernist tavrı içeriyordu. Benzer bir döner merdiveni, Milliyet Gazetesinin Cağaloğlu binasında da kullandığını hatırlıyorum.”
SEMTİN SİNEMALARI
Behiç Ak, Kadıköy’deki sinema salonlarına dair anılarını şu sözlerle anlatıyor: “Süreyya Sineması da çok gittiğimiz bir sinemaydı. Neoklasik mimarisi bizi kuşkusuz çok etkilerdi ama Reks Sineması’nın sade, modern tavrı, kendimizi yaşadığımız çağa ayak uyduran bireyler gibi görmemize neden olurdu. Bahariye’de günümüzde de kullanılan Kadıköy Sineması da küçük ama etkileyici bir sinema salonudur. Mimarı Melih Koray’dı. Ayrıca daha sonra yapılan Efes Çarşısı içinde yine Melih Koray’ın tasarımı olan Efes ve Feza Sinemaları döneminin mimarisini yansıtıyordu. Kızıltoprak Kent Sineması da estetik açıdan hepimizi çok etkileyen bir sinemaydı. Yeldeğirmeni’ndeki Özen Sineması da tek başına sinema olarak yapılmış bir mahalle sineması olma özelliğini taşıyordu. Pazar günleri 11 matinesi çok ucuz olduğu için gençler ve çocuklar için kurtarıcıydı. Efes ve Feza sinemaları, Reks Sineması gibi ağırbaşlı birer yapı olma özelliğini taşımıyorlardı. Gelip geçici bir havaları vardı. Nitekim de öyle oldu. 90’lardan sonra, sinemalar büyük salonlarını yeterince dolduramamaya başlayınca, büyük sinemalar ya ortadan kalktı ya da içleri bölünerek küçük küçük birçok salon elde edildi. Kent Sineması, Efes ve Feza sinemaları ortadan kalktı. Özen sineması terk edildi. Reks Sineması da bu dönemden payını alan yapılardan. Giriş salonu bölünerek, üç ayrı salon elde edildi. Nefis döner merdivenin altına büfe yerleştirilerek, birtakım bölmeler yapıldı. Adı da özenti bir şekilde REXX diye değiştirildi. Sinema iç mimari özelliğini tamamen kaybetti. Seyirciyi içine alan modern estetik mekanı, film seyretme ihtiyacını gideren anti estetik bir mekana dönüştürüldü.”
Ak, “Sanırım sadece sinema için değil, birçok etkinlik için de Kadıköy'ün böyle büyük salonlara ihtiyacı var.” diyor.
Ana merdivenden birinci kata bakış, 1996 öncesi, ikinci dönem
Kaynak: Viron Anas
“MERDİVEN İMTİHANINI VERDİ”
Dr. Müfid Ekdal ise Maruf Önal ve Reks Sineması’nı şöyle anlatıyor: “Apollon Sineması bir Rus Yahudisi olan Şiroskin tarafından işletilirdi. 1930’lu yıllarda sinemanın ismi tekrar değişmiş, ‘Hale’ olmuştu. Daha sonraki dönemde Şiroskin ayrıldı ve Yordan Anas tarafından işletilmeye başladı. Süreyyapaşa Sineması bütün ihtişamı ve yeni filmleriyle ortaya çıktıktan sonra bile, Hale Sineması daha yıllarca ahşap ve yaldızlı içi yapısı ile seanslarını sürdürdü. Fakat artık işler değişmiş, Kadıköy’ün nüfusu artmıştı. Bu küçük yapı ihtiyaca cevap veremez hâle gelmişti. 1961’de eski bina yıkıldı. Yeni ve daha büyük bir inşaat başladı. Mimarı Maruf Bey’di. Maruf Bey kısa boylu, genç, kabiliyetli, güler yüzlü bir insandı. İnşaat ilerlemiş, ikinci kata çıkan bir merdiven yapılmıştı. Dayanaktan mahrum gibi duran merdiven hiç güvence vermiyor, en az bir ağırlıkla yıkılacak eğreti basamaklardan oluşmuş hissini veriyordu. Bu konuyu ne zaman Maruf Bey’e açsam hiç cevap vermez, sadece hafifçe güler, endişeli mi yoksa kendinden emin mi olduğu anlaşılmazdı. Bir gün yolum düşmüş, inşaatın önünden geçiyordum. Merdivenin her basamağına çimento çuvalları yığılmış, belli ki insanların vereceği ağırlıktan daha fazlası yüklenmişti. İnşaat 8 ay gibi kısa bir zamanda bitti. 1962 yılında açılışı yapıldı. Büyük bir kalabalık ve davetliler içeri giriyor, merdivenin ilk basamağında duran mimar Maruf Bey yukarı çıkanları izliyordu. Beni görünce hafifçe gülerek ‘merdiven imtihanını verdi’ dedi. Sakin görünüşünde derin bir mutluluk seziliyordu. O günden sonra sinemanın adı “Reks” oldu ve günümüze kadar geldi. Aradan çok zaman geçmeden Maruf Bey’in ölüm haberi duyuldu. Genç yaşta kaybedilen bu kabiliyetli gencin eseri olan merdiven, her göreni hayrete düşürerek daha kim bilir kaç yıl duracaktır.”
Pınar Sezginalp'in yazısına buradan ulaşabilirsiniz.