Evet, duyar gibi oldum. Bu ses sanırım çocukların sevinç çığlığı olsa gerek. Çünkü koşup oynayacakları, arkadaşlarıyla ve aileleriyle keyifli zaman geçirecekleri yaz tatili başladı. Biz de çocukların yaz tatilinde oyunlarına yenilik katmak ve farklı oyunlar üretmek için hayal dünyalarını zenginleştirmek için kitap okuyacaklarını düşünerek onlar için gazetemize gelen kitaplardan bir derleme yaptık...
“Liam, yakın arkadaşıyla birlikte, geleneksel Büyük Kuzey Gençler Koşusu’na hazırlanmaktadır. Rıhtım boyunca nasıl fırtına gibi koşacağını düşünüp, bitiş çizgisini nasıl göğüsleyeceğini hayal etmektedir. O gün, antrenman yapmak yerine, annesinin zoruyla yaşlı komşularını ziyarete gider. Komşuda gördüğü eski fotoğraflar ve dinledikleri, Liam’ın koşusuna yepyeni bir anlam kazandıracaktır…” (Günışığı Kitaplığı / 68 Sayfa )
O sabah Elvan her zamanki gibi erkenden uyanmış, yüzünü yıkamış, okula hazırlanmak üzere odasına dönmüştü. O da ne! Yatağında daha önce hiç görmediği, tuhaf giysili, yabancı bir kız vardı. Adının Arinna olduğunu öğrendikleri bu gizemli kız tüm ailede şaşkınlık ve merak yarattı. Zamanla onu evin bir üyesi gibi benimsemelerine rağmen, tavırları ve anlattıklarıyla sanki başka bir coğrafyaya, hatta başka bir zamana aitti! Arinna’nın sırrı çok geçmeden çözülecek, Elvan ve ailesi içinde yaşadıkları uygarlığı sorgulamaktan kendilerini alamayacaklardı.
Çağdaş edebiyatımızın usta kalemi Feyza Hepçilingirler Hitit Prensesi Arinna ile okurlarını Anadolu topraklarında yeşermiş en önemli medeniyetlerden Hitit Uygarlığı'yla tanıştırıyor. Gelişmiş kültürüyle günümüz dünyasına ışık tutan bu kadim uygarlığı, dilinden adalet sistemine dek mercek altına alırken günümüz değerlerini de evrensel bir bakışla sorguluyor. (Doğan Egmont / 196 Sayfa )
“Aziz ve annesi, Gaziantep’in bir köyünden İstanbul’a taşınmak zorunda kalmış, amca evine sığınmışlardır. Yeni okulunu yadırgayan Aziz, ne büyük kente alışabilmiş, ne de köyünü, nenesini, arkadaşlarını aklından çıkarabilmiştir. Cep harçlığı için okuldan sonra metroda mendil satmaya başlar. Metroda bu dev kentin insanlarını gözlemledikçe kendini daha da yabancı hisseder. Ama o gün vagonda, oraya ait olmayan başka biri daha vardır: Küçücük bir yeşil böcek…” (Günışığı Kitaplığı / 88 Sayfa)
Konu felsefe olunca eğlenerek öğrenmek en etkili metotların başında geliyor. Bu kitapla çocuklar felsefi kavramlarla tanışıyor ve onların günlük hayatımızda ne kadar önemli olduklarını anlıyorlar. Üstelik hem eğlenerek hem de düşünerek. Özgür Sinan kitapta “adalet, özgürlük, eleştiri, ödül ceza, yalan” gibi felsefenin 10 temel kavramını Sokrates’ten Nietzsche’ye 20 farklı filozoftan örnekler vererek açıklıyor. Her konunun sonuna eklediği okuma metinleriyle bu kavramların günlük hayatımızdaki yerini çocuklara gösteriyor. Hazırladığı alıştırmalar ve sorularla çocukları felsefeye ilişkin kendi cevaplarını bulmaya yönlendirirken onlardan kendi sorularını bulmalarını da istiyor. (Doğan Egmont / 224 Sayfa )
“Evde Eğitilen Ekim, kısaca E.E.E., zeki bir çocuktur. Bilime meraklı ailesinin yönlendirmesiyle katıldığı deneyde YAZ adlı robotla tanışır. Deneyin amacı, insanın sosyal etkileşimlerini ve becerilerini rüyalar yoluyla gözlemlemektir. Her seansta anlatacak yeni bir hikâye bulması gereken Ekim ilk kez, yaşadığı sitenin dışındaki mahalleyle tanışır. Artık onu beklenmedik keşifler, ummadığı arkadaşlıklar ve dünyanın geleceği için cevaplaması gereken sorular beklemektedir…” (Günışığı Kitaplığı / 184 Sayfa)
Naz ile tanışın! O çok hareketli biri. Yüzmeyi, koşmayı ve köpeği Moka ile oynamayı çok seviyor. Sınıfındaki seçmede birinci olunca okullar arası koşu yarışmasına katılmaya hak kazanıyor. Naz’ın bu heyecan dolu süreçte arkadaşlarının, öğretmeninin ve hatta köpeği Moka’nın bile desteğine ihtiyacı olacak. Naz’ın koşu ile başlayıp voleybolla devam eden eğlenceli macerası, sporcu olmanın bilinmeyen yönlerini, zor olduğu kadar güzel olan taraflarını da keşfetmemizi sağlayacak. (Doğan Egmont / 84 Sayfa / 12.96 TL)
1872 yılı Londra. Irene babası için endişeleniyordu. Kış ayları boyunca Leopoldo Adler’in ruh hali iyice karamsarlaşmıştı. Bir arkadaşı, onu bu karanlık düşüncelerden kurtarmak için Irene ile birlikte birkaç gün kırsaldaki evine davet etti. Burası kocaman bir bahçesi olan olağanüstü bir malikâneydi. Irene, birkaç gün boyunca babası bir tilki avına katılırken, kendisini okumaya ve biniciliğe adamaya karar verdi. Ancak her şeyin son derece sakin göründüğü bu köyde, birdenbire bir adam ortadan kayboldu ve dahası, kimse de onu aramıyordu. Irene ortada garip bir şeyler döndüğünü anladı ve Sherlock’la Lüpen’e bir davet mektubu göndererek yardım istedi. Böylece, acımasız bir cinayet haberi köyde yankılanırken, üç arkadaş, kendilerini bir kez daha yeni bir araştırmanın içinde buldular. Kökleri ta geçmişten gelen karanlık bir hikâyeye dayanan, çok garip bir olaydı bu…” (Doğan Egmont / 192 Sayfa)
İnanmayacaksınız ama öğretmen bu ara Güneş, Ay ve Dünya'nın yörüngelerinden söz edip duruyor. Yörünge, birbirlerinin etrafında dönerken kullandıkları yolmuş. Babamın trafiğin olmadığı caddeyi kullanması gibi bir şey bence bu. Gezegenler de en kestirme yoldan Güneş'in etrafında dönüyor herhalde.
Ay'dan falan da bahsettik. Güneş Sistemi'nden ve galaksimizden de! Tıpkı uzay filmlerinde olduğu gibi. Sahi, uzay demişken niye Mars’a gitmeye çalıştığımızı da öğrendim ve resmen şok geçirdim. Meğer güzelim gezegenimizin dengesini bozmuşuz ve yerleşecek uygun bir gezegen arıyormuşuz.
Ne zaman bozduk dengeyi, anlamıyorum! Hiç haberim yok! Neyse, üzülmeyin. Biz bu işi Ayşegül’le hallettik bile. İkizim ve ben kossskocaman resimler yaptık ve nasıl bir gezegende yaşamak istediğimizi çizdik. Çiçekler, böcekler, kuşlar, arılar… Ne isterseniz var. Yemyeşil otlarla kaplı bir bahçe, koccccaman rahaaaat bir salıncak. Bence çok süper oldu. Mahallenin köpeği Kurt bile bayıldı resimlerimize. Büyüyünce dünyayı nasıl bir yer yapacağımıza da böylece karar vermiş olduk. Eh, artık Mars’a sadece astronotlar gidebilir. O da araştırma yapmak için. Biz kendi gezegenimizde yaşamayı seviyoruz! (Doğan Egmont / 88
Günümüz çocuk edebiyatının en sevilen kalemlerinden Banu Savu, Doğan Egmont’tan yayınlanan Görgü, Nezaket ve Doğru Davranış Kulübü başlıklı 6 kitaplık serisinde bunları çocuk okurlarıyla paylaşıyor. Kulübün tüm üyeleri her kitapta başka bir değere dikkat çekiyor. İlk kitabın anlatıcısı Saygı ile okulda uyulması gereken kuralları öğrenirken, ikinci kitapta Sevgi ev hayatında nelere dikkat etmek gerektiğinden bahsediyor. Üçüncü kitabın başkahramanı Barış, sağlıklı bir hayat ve beslenme üzerine bilgiler paylaşırken, dördüncü kitapta Ümit sayesinde doğaya ve çevreye saygılı olmayı öğreniyoruz. Beşinci kitabın baş kahramanı İpek, tedbirli ve güvenli bir hayat için dikkat edilmesi gerekenleri sıralarken; son kitapta Umut ile beraber bir ülkeye ait bireylerin doğru davranışlarının neler olduğunu keşfediyoruz. Başak Eralp Gür’ün resimleriyle canlanan seri, doğru davranmanın önemine dair hem kıymetli hem de eğlenceli bilgiler sunuyor.