TEMA'dan yerel yönetimlere çağrı

TEMA Vakfı, yerel seçimleri öncesi hazırladığı Yerel Yönetimler için Ekosiyaset Belgesi 2024 ile seçimlere katılan tüm belediye başkanı adaylarına, kentlerin iklim krizi ve doğal afetlere karşı dirençli hale getirilmesi ve doğal varlıkların korunması yönünde çağrıda bulundu

20 Mart 2024 - 23:05

“Önümüzdeki dönemde, tüm canlılar için daha sağlıklı bir yaşam için doğal varlıkları ve ekolojik dengeyi gözeten demokratik bir yerel yönetim anlayışına ihtiyaç var” diyen TEMA Vakfı, hazırladığı Yerel Yönetimler için Ekosiyaset Belgesi 2024’ü kamuoyuyla paylaştı.

Yerel yönetimlere doğa ve toplum odaklı politika ve stratejiler geliştirmeleri için rehberlik etmeyi hedefleyen belgede; toprak, su, orman, mera, tarım alanları gibi doğal varlıkların, biyolojik çeşitliliğin ve ekosistem bütünlüğünün korunması için çözüm önerileri sıralanıyor. Bunların yanında; doğa olaylarına karşı dirençlilik, iklim değişikliğine uyum ve iklim kriziyle mücadele, iklim adaleti, sera gazı emisyonlarının azaltımı, gıda, su, hava ve katı atık yönetimi, demokratik katılım ve kentli hakkı konularında başta yerel yöneticiler olmak üzere, tüm yurttaşların atabileceği adımlar özetleniyor.

YEREL YÖNETİCİLERDEN BEKLENTİLER

Belgede, 31 Mart 2024 tarihinde yapılacak Mahalli İdareler Seçimleri’nden sonra göreve gelecek tüm belediye başkanı ve belediye meclisi üyelerinden beklentiler şöyle sıralandı:

• Belediyelerin Stratejik Plan hazırlık ve uygulama sürecinde çevresel konularla ilgili alt çalışma grupları kurulması,

• Kent Konseyleri ve çevreci sivil toplum kuruluşlarının bu sürece katılımının etkinleştirilmesi,

• Kent Konseyleri’nin çalışmalarının etkinleştirilmesi için gerekli düzenlemelerin yapılması, finansal ve lojistik desteklerin artırılması,

• Katılımcı bütçe uygulamaları başlatarak yurttaşın proje süreçlerine doğrudan dahil edilmesi,

• Dünyada pek çok ülkede örnekleri bulunan “yurttaş jürisi, yurttaş panelleri, yurttaş karneleri, uzman paneli” gibi yapıların kurulması,

• “Akıllı Kent” stratejileri çerçevesinde, bilgi teknolojileri ve iletişim altyapısının güçlendirilerek çevre, enerji, ulaşım, su, hava kalitesi, atık ve benzeri başlıklardaki göstergelerin güncellenmesi ve kente ilişkin bu göstergelerin düzenli olarak yurttaşlarla paylaşılması (e-belediyecilik hizmetleri altında e-çevre modüllerinin geliştirilmesi ve böylece çevresel bilgi ve göstergelere erişimin sağlanması),

• Belediye başkanı ile yurttaşların düzenli olarak bir araya gelebileceği danışma/buluşma toplantıları gerçekleştirilmesi, şikâyet ve geri bildirim mekanizmalarının etkinleştirilmesi,

• İklim değişikliğiyle mücadele ve uyum için küresel ortaklık ve girişimlere kentlerin dahil edilmesi.

“YEREL YÖNETİMLER YENİ POLİTİKALAR GELİŞTİRMELİ”

Türkiye’de yerel yönetimlerin 2019 yerel seçimlerinden bu yana salgın, deprem ve iklim krizi kaynaklı afetler gibi zorlayıcı gündemlerle yüzleşmek zorunda kaldıklarını hatırlatan TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, “Yaşanan bu afetlerin yanısıra, orman alanlarının azalması, biyolojik çeşitlilik kaybı, çölleşme, azalan su ve gıda, kirlenen hava gibi süregelen ekolojik krizler de yerel yönetimlerin yeni politikalar geliştirmeleri gerektiğini açıkça göstermektedir. Ekolojik kriz ve afetler nedeniyle karşı karşıya olduğumuz etki ve riskler dikkate alındığında; yerel yönetimlerin hazırlıklı olmasının, planlı, acil ve stratejik müdahalelerde bulunmasının zorunlu hale geldiği ortadadır” diye konuştu.

Ataç, “Belgede; yerel yönetimlerin politika tercihlerinin hayati önem taşıdığını ve bu süreçlerde yurttaşların, meslek örgütlerinin, sivil toplum kuruluşlarının ve akademik kurumların etkin katılımının sağlanması gerektiğini hatırlatıyoruz. Kentler; sürdürülebilirlik, demokrasi, eşitlik ve sosyal adalet ilkeleri çerçevesinde hakkaniyete uygun şekilde planlanmalıdır. Kentsel mekânlar, hizmetler, imkânlar ayrıcalıklı gruplar için değil tüm kentlilerin kullanımına uygun olarak tasarlanmalıdır. Sağlıklı bir çevrede yaşama, ulaşım ve dolaşım özgürlüğü, tarihi ve kültürel mirasın korunması, bireylerin kendi yaşam tercihleriyle özgürce var olabilmesinin güvence altına alınması, barınma güvencesinin sağlanması, işbirliği ve dayanışmanın artırılması, iktisadi ve sosyal adalet ile toplumun her kesiminin kendini güvende hissetmesinin sağlanması ve insan onuruna yakışır bir yaşamın kurulmasıyla kentli hakkı tesis edilmelidir” dedi.


ARŞİV