Türk havacılık tarihinin öncü isimlerinden Vecihi Hürkuş, bundan tam 50 yıl önce bir 16 Temmuz günü hayata veda etmişti. Havacılığa yaptığı unutulmaz katkılar o kadar büyüktü ki, vefatının üzerinden yarım asır geçmesine rağmen hiç unutulmadı. Onu unutmayanlardan biri de elbette ki ailesi. Biz de bu vesileyle Hürkuş’un 11 torunundan biri olan Kadıköylü Alp Şarman ile konuştuk.
- Dedenizle anılarınızdan başlayalım. Neler var aklınızda?
Biz ailecek yurt dışında yaşadığımız için o zamanlar, dedemle çok fazla vakit geçirmişliğim yok. Bir keresinde bizi ziyarete ABD’ye gelmişti, onunla havacılık fuarına gitmiştik. Dedem, James Bond’un bir filminde kullandığı tek kişilik helikopteri orada görünce çok etkilenmişti. Karşısına geçip uzun uzun incelediğini, notlar aldığını anımsıyorum.
1968’de Türkiye’ye kesin dönüş yaptığımızda ilk aşamada evimiz olmadığı için dedemin yanında kalmıştık bir süre. Uçaklarını imal ettiği atölyesi de vardı orada. Abimle ben de meraklı olduğumuz için böyle şeylere, o atölyede çok vakit geçiriyorduk. Hatta o zamanlar dedem, o demin bahsettiğim helikopteri imal ediyordu. Ama maalesef bitirmeye ömrü vefa etmedi.
- O zamanlar onun ne kadar önemli bir şahsiyet olduğunun idrakinde miydiniz?
Tabii ki bilmiyordum, ufaktım çünkü. Sonradan anladım.
“GÜZEL İNSANDI...”
- Sizin gözünüzde nasıl biriydi?
Çok güzel bir insandı... Konuşkan, çapkın, şen şakrak... Bizi etrafına toplayıp masal anlatır gibi kendi hatıralarını anlatırdı. Mesela 1. Dünya Savaşı sırasında esir düştüğü Nargin Adası’ndan yüzerek kurtulmayı başarması...
- Biraz çılgınmış!
Evet evet, çılgın Türklerden! Tereddütsüz, atılgan bir yapısı vardı.
- Hiç tanımayan birine Hürkuş’u nasıl anlatırdınız?
Türk havacılığının kurucularından biri derdim. Dedemin her yaptığı şey bir olay! Türkiye’de havacılık anlamında ne varsa dedem orada! Ya başrolde ya önemli konumlardan birinde hep.
Hürkuş torunları Erk (sağdaki) ve Alp (soldaki) ile Kadıköy’de
- Dedeniz sizin için neyin sembolü?
Özgürlük!
- Böyle değerli birinin torunu olmak nasıl bir his?
Gururluyum elbette ki! Gurur duymamak imkânsız...
Vecihi Bey ve üç kızı... (soldaki Gönül, sağdaki Sevim, arkadaki Perran)
- Siz inşaat mühendisisiniz. Peki ondan etkilenip pilot olmayı düşünmediniz mi hiç?
O dönemin Türkiye’sinde şartlar biraz zordu böyle şeyler için, öyle bir şansım olmadı yani. Ama kuzenlerimden biri -ki ikinci adı Vecihi- şu an ABD’de pilotluk yapıyor.
“GÜLEN GÖZLER’DE AĞLADIM!”
- Şener Şen’in meşhur ‘Gülen Gözler’ filmini beğeniyor musunuz?
Üniversite yıllarımda arkadaşlarım vizyonda komik bir film var deyip beni bu filme götürmüşlerdi. Dedemi oldukça abartılı bir şekilde hicveden bu filme, o yaştaki aklımla çok üzülmüştüm... Salondan ağlayarak çıkmıştım. Ama yine de bu filmin dedemin yeniden meşhur olmasındaki rolünü yadsımak mümkün değil.
- Yönetmen Kudret Sabancı’nın ‘Hürkuş: Göklerdeki Kahraman’ filmini nasıl buldunuz peki?
Böyle bir filmin yapılmış olması elbette bizim için övünç ama beklediğim gibi çıkmadı. Filmden önce bizimle temasa geçmişlerdi. Beğeneceğimiz bir film olacağını vaat ettiler ama öyle olmadı. Beğenmedim. Eksik ve yanlışlıklar var.
- Başka film-belgesel var mı bildiğiniz?
Vatanım Sensin adlı dizide de dedemi saçma sapan rollere sokmuşlardı! Keza Kardeş Payı dizindeki animasyonda da yine yanlışlık var. Açlık içinde öldü demişler ama öyle bir şey yok! Yani evet uçak yapmak için aldığı kredileri ödeyemeyince maaşına haciz kondu ama sefalet içinde öldüğü falan yok.
Yani bir takım çabalar var ama yanlış ya da yetersiz oluyor. Onu anlatan düzgün bir işin olmaması büyük eksiklik.
Hürkuş, arkasında uçak motoru olan sürat teknesiyle Kalamış koyunda-1933
UÇURTMADAKİ HÜRKUŞ!
- Bize Vecihi Bey hakkında bilinmeyen bir şey söyleyebilir misiniz?
Bu anlatacağım olayın resmi kaydı yok ama şöyle bir şey olmuş; Dedem çocukken (sanırım 5 yaşlarında filan) Arnavutköy’ün tepelerinde çok büyük uçurtmalar uçururmuş arkadaşlarıyla. Bir gün dedemi bir uçurtmaya bağlayıp uçurmuşlar! belki de içindeki uçuş sevdası o zaman filizlendi...