“Tren yolu, dünyasını yaratıyor”

Berk Demirbaş ve Güven Kebeci “Hatboyu” adını verdikleri fotoğraf projesiyle Haydarpaşa ve Gebze arasındaki istasyonları ve Marmaray projesi ile değişen sokakları fotoğrafladı. Fotoğrafçılar, tren yolunun ve istasyonların sadece mimari değil sosyolojik bir anlamı olduğunu da düşünüyor

08 Şubat 2017 - 15:01

Banliyö hatları, istasyonlar ve Haydarpaşa Garı şimdiye kadar birçok video ve fotoğraf çalışmasının konusu oldu. Bunun en son örneğini ise Galata Fotoğrafhanesi öğrencileri gerçekleştirdi. Berk Demirbaş ve Güven Kebeci, Haydarpaşa ve Gebze arasındaki istasyonların ve çalışmaların fotoğraflarını çekerek, bölgede yaşayanlar ile röportajlar yaptı. Yücel Tunca’nın danışmanlığındaki proje  Kadıköy’ün raylı ulaşımı konusunda bir belge niteliğinde. Berk Demirbaş ve Güven Kebeci ile projenin detaylarını konuştuk.

“GEÇMİŞ İLE BAĞIMIZDI”

Proje fikri nasıl oluştu, sizin için bir ihtiyaç mıydı?

Berk Demirbaş: 1 Şubat 2012 tarihinden itibaren İstanbul-Anadolu seferleri, 19 Haziran 2013’te ise, Haydarpaşa-Pendik banliyö seferleri durduruldu. Bununla beraber hat üzerindeki istasyonların başta Haydarpaşa olmak üzere akıbetleri üzerine de tartışmalar başladı. Bizim projemiz ilk başta istasyonların içerisine girmek her birinin ne durumda olduğunu fotoğraflamaktı. Biz istasyonları belgeleme niyetindeyken, “Bir yol etrafını nasıl değiştirir ve dönüştürür?” diye bir soru üretmiş olduk. Tren yolu kendi dünyasını yaratmıştı. İstasyon çevresindeki yerleşim istasyona göre düşünülmüş, tüm ticari hayat istasyonlar çevresinde öbeklenmişti. Durum böyle olunca artık sadece mimari olarak tren istasyonlarının durumuna değil, 4 yıldır kapalı olan bu hattın geneline dair söz söyleyecek bir iş yapmaya başlamış olduk.

Güven Kebeci: Kendi adıma söylemeliyim ki banliyö hattı İstanbul’un önemli ulaşım alternatiflerinden biri olması dışında önemli renklerinden biriydi de. Geçmiş ile bağ kurmanızı sağlayan sembolüydü. Haydarpaşa, Anadolu’nun İstanbul’a açılan kapısı, hatta bir dönem Yeşilçam sinemasının baş aktörüydü. Aslında yaptığımız bir anı defteri oluşturmak. Neticede her şey değişecek ve hiç bir şey eskisi gibi olmayacak. Geçmişe dair güzel olduğuna inandığımız ne varsa bir bir yok ediliyor, yıkılıyor yakılıyor ya da en basiti ismi değiştiriliyor. Tüm bunlarla birlikte bizim anılarımız da eksiliyor.

“EN FAZLA ESNAF ETKİLENDİ”

Proje ne kadar sürdü? Bu zaman zarfında nelerle karşılaştınız?

Berk Demirbaş: Çekim aşaması iki ay kadar sürdü. Bu süre içerisinde 8 ya da 10 defa çekime çıktık. Karşılaştığımız ilk şeylerden birisi istasyon çevresindeki hem ticari hem sosyal hayatın istasyona göre şekillendiğiydi. Bu sokak, bina ve mekân isimlerine bile yansıyordu. Projeyi gerçekleştirirken karşılaştığımız en dikkat çekici şeylerden birisi hat boyunca hızlanmış inşaat faaliyetleri ve değişen istasyon konumlarıydı. İstasyonların konumlarının değişmesi de aslında konut projeleriyle doğru orantılı şekilde ilerliyor. Tabi bunların çoğu bölgedeki insanlarla konuşurken öğrendiklerimiz. Çoğu yerde çarşı diye tabir edebileceğimiz alanlar tamamen istasyona entegre şekilde kurulmuş. Şimdi istasyon kapalı olduğu için buralarda esnaf çok zor durumda kalmış.

Güven Kebeci: Sanırım her durağı kendi başına ele almak daha doğru bir yaklaşım. Ya da en azından gruplamak. Örneğin Gebze ve Tuzla gibi nispeten şehir dışında kalan istasyon çevrelerinde inşaat süresinin uzaması dışında, bu değişim genellikle olumlu karşılanırken,  Kartal, Göztepe, Feneryolu gibi hattın sosyal hayatın içine işlediği semtlerde etkileri çok daha derin. Bu grupta yer alan esnafın ekonomik anlamda ayakta durmakta zorlandığını gördük. Hatta birçok işyerinin beş altı ay gibi çok kısa sürelerde el değiştirdiğini öğrendik. Esnaf dışında bu çevrede ikamet edip farklı bölgelerde çalışan kişilerin kişisel araçları dışında tek ulaşım imkânı E-5 güzergâhı. Bu güzergâh üzerinde çalışan metro, minibüs ve otobüsü kullanmak durumundalar. Bunun için de sahil şeridi ile E-5 arasında çalışan minibüs hatları oluşmuş. Bu durum ciddi bir gürültü, görüntü ve trafik kirliliğine neden oluyor. Benim en çok dikkatimi çeken noktalar bunlar oldu.

“ULAŞIM AĞI DEĞİŞTİ”

 İnsanların tepkileri nasıldı?

Berk Demirbaş: İnsanların çoğu tepkiliydi. “Sürekli tarih verdiler ama hep ertelendi o tarihler” diyorlar. Birçoğu “artık bitse de insanlar kullanır mı bilemiyoruz” diyorlar. Çünkü ulaşım alışkanlıkları ciddi şekilde değişmiş durumda. Mesela Bostancı gibi aralarında yaklaşık 20 dakika mesafelik bir alan olan tren-metro/minibüs düşünün. 4 yıldır insanlar artık üst tarafta metro ve minibüsle sürdürülen bir ulaşım alışkanlığı edinmişler. Şimdi tren açıldığında sahil tekrar hareketlenir mi? Elbette ama bu zaman alacaktır. Trene daha uzak kalanlar yine minibüsü tercih edecekler ve bu karayolu trafiğinde yoğunluk yaratmaya devam edecek.

Güven Kebeci: İnsanlar elbette tepkili. Ekonomik anlamda tepkili, ulaşım anlamında da. Yıllardır mahalleleri bir şantiye alanı. Toz toprak çamur içinde, birçok yer bariyerlerle kapatılmış ve ciddi bir görüntü kirliliği var. En büyük şikâyet ise belirsizlik. İki kere ihalesi yapılmış. Bu ihaleleri alan dünya ölçeğindeki devasa yerli ve yabancı şirketler nasıl oluyorsa ekonomik hesaplarını yanlış yapıp ihale bedelleri yüzünden geri çekilmiş. Neticede dört yıla yaklaşan bir süre var buna rağmen hala belirsizlik devam ediyor. Mevcut hükümet döneminde çok daha büyük projeler daha kısa sürede biterken burada yolunda gitmeyen bir şeyler var. En son yapılan açıklama 2018 bitmeden açılacağı yönündeydi. İnsanların tepkileri genelde “Kısmet” ile sonlanıyor.

“RAYLI ULAŞIMA ÖNEM VERİLMELİ”

Farkındalık oluşturmak için bu projeyi gerçekleştirdiniz. Sizin fikriniz ne peki ulaşım meselesi ile ilgili?

Berk Demirbaş: Metro, tren, tramvay gibi raylı ulaşım hatlarının çoğalması gerekiyor. Bunların çoğaltılmış olması, karayolundaki trafik yoğunluğunu da azaltır tabi ama bu bölgeden bölgeye değişir. Konunun uzmanlarının söylemesi gereken bir şey. Benim söyleyebileceğim raylı ulaşımın toplu taşımanın en konforlu alanlarından birisi olduğu ve her zaman yerel yönetimlerce öncelikli tercih sebebi olması gerektiği olabilir.

Güven Kebeci: Raylı sistem kentleşmenin en önemli bacaklarından biri. Cumhuriyetin ilk dönemlerinden sonra göz ardı edilmiş bu ulaşım yöntemine son yıllarda ciddi yatırımlar yapılıyor. Ekonomik sistemin tamamen İstanbul üzerine kurulması nedeniyle uygulanan toplu taşıma çözümleri nüfus artışının hızına yetişemiyor. Ulaşım sorununu çözmek istiyorsak sadece yol, tünel, metro yaparız ve çözülür gibi basit, temelleri olmayan düşünce yapısından uzaklaşmalıyız. 


ARŞİV