Türkiye'nin espri ustasına veda

Radyo ve televizyondaki esprili sohbetleriyle Türkiye'de stand-up geleneğini başlatan isim olarak anılan Orhan Boran, 84 yaşında hayata veda etti.

31 Mayıs 2012 - 13:43

Türkiye’de stand-up geleneğini başlatan mizah ustası, ünlü televizyoncu ve gazeteci Orhan Boran, 26 Mayıs Cumartesi günü hayatını kaybetti. Mesleğini “Profesyonel gevezelik” olarak tanımlayan Boran, 84 yaşındaydı. Boran’ın cenazesi, Erenköy’deki Galippaşa Camii’nde kılınan namazın ardından Zincirlikuyu Mezarlığı’nda toprağa verildi. 

Cenaze töreninde taziyeleri Orhan Boran’ın eşi Güler Boran, oğlu Burak Boran ve kızı Arzu Akman kabul etti. Törene senarist Sefa Önal, Sezen Cumhur Önal, Erkan Yolaç, Halit Kıvanç, Müjdat Gezen, Erol Evgin, Lale Belkıs, Behzat Uygur, CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi, CHP İstanbul Milletvekili Süleyman Çelebi, Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk, Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül ile radyo ve televizyon dünyasından birçok isim katıldı.
Orhan Boran’ın torunu Boğaçhan Boran, dedesinin tabutunun başından ayrılmadı. Boran, babası Burak Boran’ın yanında saf tuttu. Boran’ın naaşı, alkışlar arasında Zincirlikuyu Mezarlığı’na götürüldü. Halit Kıvanç, “Sunuculuk Orhan Boran’la başladı. O ilk takdimciydi. Ondan sonra, genç olmasına rağmen Erkan Yolaç ikinci, ben de üçüncüydüm. Şimdi iki kişi kaldık. Orhan Boran’ın en güzel yanı, sakin, bir bakan ciddiyetinde gelir, bir başlar anlatmaya, millet yerlere yatar. Bizim ustamızdı, Bu alanın birincisiydi” dedi. CHP Milletvekili Süleyman Çelebi de, “Öz Türkçeyi en iyi kullanan kişiydi. Orhan Boran önemli çınarlardan birisiydi” diye konuştu.
 
TİYATROYA ISINAMADI RADYOYU ÇOK SEVDİ
1928 yılında İstanbul’da doğan Boran, ilk sahne deneyimini Galatasaray Lisesi’nde okurken yaşadı. Liseden sonra Türkoloji Fakültesi’ne giden Boran, aynı yıl Muhsin Ertuğrul’la tanıştı. İstanbul Şehir Tiyatroları’nda işe başladı, 17 oyunda rol aldı. Fransız grubundan aldığı teklif üzerine, Paris Théâtre des Mathurins’da bir yıl staj yaptı fakat tiyatroculuğa ısınamadı.
En çok radyoya ilgi duyuyordu. İstanbul Radyoevi açılınca Türkoloji Fakültesi’ni üçüncü sınıftan terk edip radyoya girdi. “Kamyonu Taksim’de durdurup insanları konuşturmak” gibi o güne kadar pek düşünülmemiş formatta programları bile radyo yönetimine kabul ettirmeyi başardı. Ancak 1950’de, bir gece kulübünde, sanatçıların sahne sırasını organize etmek üzere bir ek iş kabul etmesi sorun yarattı. İstanbul Radyosu yönetimi, kendi kadrosunda bulunan bir sanatçının barda çalışmasını hoş karşılamayınca Boran, çok sevdiği radyodan ayrılmak zorunda kaldı.
Yeni işinde Paris Théâtre des Mathurins’dan edindiği tecrübelerle, yaptığı anonslara esprilerle renk katması çok beğenildi ve kısa süreli, esprili sohbetler yapması teklif edildi. Bu programlar Orhan Boran’ın deyimiyle ‘Ayaküstü gırgır’, bugünün ‘stand-up’ sanatının Türkiye’de başlamasına vesile oldu.
 
“YUKİ”NİN YARATICISIYDI
1956 yılında BBC Türkçe Servisi’ne girdi, Dünya gazetesinin Londra muhabirliğini üstlendi. 17 Şubat 1959’da, içinde Adnan Menderes’in de bulunduğu uçağın, Londra Gatwick Havaalanı civarında düştüğünü dünyaya ilk duyuran Orhan Boran oldu.
Dört yıl kaldığı İngiltere’den döndükten sonra çeşitli firmaların ve bankaların bilgi yarışması programına yeniden başladı. Bu arada seslerin hızlı ve ince şekilde verildiği ‘Yuki’ karakterini yarattı. ‘Yuki’, o kadar tutuldu ki, bir program olmaktan çıkıp bir fenomen oldu.
Boran, televizyonlu günlerde de elinde meşhur kocaman beyaz mendiliyle ekranlardaydı. TRT’de uzun yıllar ‘Orhan Boran’la Pazar Geceleri’ni sundu. Kısa sürede televizyonun da yıldızlarından oldu ve birçok reklam filminde oynadı. Şan Tiyatrosu’nda sahnelenen ‘Müzikal Kahkaha’ adını verdiği oyunla şovlarına veda etti. Gazeteciliğe ağırlık verdi, Hürriyet ve Milliyet gazetelerinde yazarlık, kendi deyişiyle ‘kalem işçiliği’ yaptı. Türkiye’nin ilk özel televizyonu Magic Box’ta uzun yıllar ‘Orhan Boran’lı Dakikalar’, Kanal D’de ise ‘Kim Haklı?’ programlarını sundu.
2002’de yakalandığı kolon kanseri sebebiyle iki kez ameliyat geçirdi. “Hayatımın son yıllarını saçlarım dökülmüş olarak geçirmek istemiyorum. Öleceksem insan gibi bu halimle öleyim. Hayranlarım beni hep bu halimle hatırlayacak” diyerek kemoterapi tedavisini reddetti.
10 Haziran 2005’te ise BKM’nin ‘Orhan Boran Show’ adıyla Harbiye Açıkhava Tiyatrosu’nda organize ettiği jübilede, 59 yıl emek verdiği meslek hayatına ve 25 yıl uzak kaldığı sahneye veda etmek üzere son kez sahnedeydi.
 
SUADİYE’YE HÜZÜN ÇÖKTÜ
Uzun süre oğlunun çalıştığı özel bir hastanede tedavi gören ve çok sevdiği Suadiye’deki evinde yaşamını yitiren Orhan Boran'ın oturduğu Halimağa Sokak’a hüzün çöktü. Orhan Boran'ın komşuları sanatçının ölümüyle üzüntü yaşarken, yakınları, eşi Güler Boran'a taziyelerini sunmaya geldi. Güler Boran, eşinin ölümünün ardından, sanatçının terliklerini dairelerinin bulunduğu apartmanın girişine koydu.
 
(Foto: Murat Deliklitaş)
Semra ÇELEBİ

ARŞİV