Devridaim Enstitüsü’nün “Dönüşüm Muhteşem Olacak” sloganıyla sürdürülebilir bir moda sektörü yaratma ve anlatma amacıyla Brother Türkiye iş birliği ile dört yıl önce hayata geçirdiği Döngüsel Moda Kolektifi, bu yıl “Dayanıklılık ve Direnç” temasıyla tüketimin en yoğun olduğu alanlardan biri olan moda sektörüne alternatif bir bakış açısı sunmayı hedefledi.
Enstitü, giysilerin uzun ömürlü üretilmesini, tasarımların dönüştürülebilir ve yeniden tasarlanabilen bir dinamiği olduğuna vurgu yaptı. Bu hedef doğrultusunda Döngüsel Moda Kolektifi eğitmenleri, “Dayanıklılık ve Direnç” temasıyla öğrencilerle 6 ay süren bir atölye çalışması yaptı. Atölyede tasarlanan kıyafetler, Devridaim Enstitüsü’nün yer aldığı sokakta 11 Temmuz Cuma günü gerçekleşen defile ile paylaşıldı.
Atık giysiler, sürdürebilir kumaşlar, vegan deri ve kök boyalar kullanılarak üretilen giysilerin sergilendiği ve katılıcımlardan büyük beğeni alan defilede, Döngüsel Moda Kolektifi’nde eğitmen olan Selda Söylemez ve bu çalışmada yer alan Efe Demir Özdemir ile Damla Yalçın’la konuştuk.
“6 aylık bir eğitim sürecinin sonunda öğrencilerin ortaya çıkardığı ürünleri görmek için bir aradayız.” diyen Selda Söylemez, şöyle devam etti: “Moda demek tüketim demek değil. Üretimle tüketimin orantılı olduğu ve birbirine yaşam hakkı sunduğu bir nokta. Tüketilen şeyi üretimle tekrar hayata kazandırmaya, unutulmaya yüz tutmuş kök boyama, danteller, oyalar ve kilim motiflerine yeniden dokunmaya çalıştık. Etik üretime dikkat çektik. İpek, keten ve atık kot pantolonlar kullanıldı. Ortaya çıkan her ürünün ayrı bir hikayesi var.”
“DOĞAYA SAYGI DUYARAK ÜRETMELİYİZ”
Gebze Teknik Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü’nde okuyan Efe Demir Özdemir, tasarladığı giysilerin ortaya çıkmasına vesile olan hikayeyi şöyle anlattı: “Okul projemde Ergene Deresi’ndeki kirliliği ele almıştım. Oradaki kirliliğin en büyük nedeni tekstil fabrikaları. Bunun üzerinden araştırma yaptığımda en çok kirletenin kot olduğun gördüm. Bir kot pantolonun üretiminde 7 bin 500 litre içme suyu kirletiliyor. O yüzden eski kotları yenilemek ve dönüştürmek istedim. İleri dönüşümü önemsedim. Annemin ve benim kot pantolonlarım elbise, ceket…oldu.”
Marmara Üniversitesi Tekstil Bölümü’nde yüksek lisans yapan Damla Yalçın doğa ile işbirliği içinde ona zarar vermeden ve saygılı olarak harika işler yapılabileceğini ifade etti: “Genel olarak doğal boyama, keten ve pamuk gibi organik ürünlerle tasarımlar yapmaya çalıştım. Bunu yaparken de sürdürülebilir bir malzeme olmasına önem verdim ve sıfırdan bir şey nasıl üretebilirim onu ortaya koymaya çalıştım. Kumaşları topladığım bitkilerle boyadım. Bakteri ve mayalardan vegan deri üretiyorum. Rengi ve dokusu hayvansal deriye benziyor. O malzemeye elbisede yer verdim.” dedi.