Kadıköy’de 19 Mayıs Mahallesi’nde oturan 83 yaşındaki Enis Şengün, atık malzemelerden çeşitli objeler yaparak yaşantısına renk ve canlılık katıyor. Biz de Enis Şengün’ün yaptıklarını merak edip evinin kapısını çaldık. Kızlarıyla birlikte kapıyı gülen gözlerle açan Şengün ile “anne keki”nin güzel kokusunun sardığı salonda keyifli bir sohbete daldık.
Salonun her tarafında Şengün’ün renkli pipetlerden, ilaç kutularından, plastik su şişesi ve kapağından, kartondan yaptığı motorlar, dönme dolap, dondurma arabası, tramvay, yel değirmeni vardı. Bunları yapmaya nasıl başladığını sorduğumuz Enis Şengün, yüzünü saran kocaman gülümsemenin altında geçmişe duyduğu özlemi şöyle anlattı: “Doğma büyüme İstanbulluyum. Kilyos’ta doğdum. 6 yaşındayken babamın işi nedeniyle Sarıyer fidanlığa taşındık. Hem ortaokulu hem de liseyi Tophane Sanat Okulu’nda torna tesviye bölümünde okudum. O yüzden bir şeyler üretmeye el yatkınlığım var. Çocukken evimizin oradan dere geçerdi. Atık kutulardan kayık yapardım, yüzdürürdüm. Şu an bunları yapmamın alt yapısı çocukluğumdan ve okuduğum okuldan geliyor.”
Bir gün bir boşluk hissederek yeniden atıklardan üretmeye başlamış Şengün: “Yaklaşık beş altı yıldır atık malzemelerden üretiyorum. İşe motorla gider gelirdim. Motor kullanmayı çok severdim. Tramvay ve vapurun da ulaşım araçlarının içinde önemli bir yeri vardı. Çocukken mahalleye gelen dondurma arabasını hatırlıyorum. Gezip gördüğüm yerdeki deniz feneri, yel değirmeni… Hepsi ile geçmiş ve şimdiki hayatım arasında bağ kuruyorum. Üretmek beni mutlu ediyor, canlı tutuyor. Anılarımı unutmuyorum. Onları yaşatıyorum.”
“YAPARKEN DALIP GİDİYORUM”
Atık malzeme bulmakta zorlanmadığını söyleyen Enis Şengün, “İlaç kutuları zaten var. Onları atmıyorum. Kızlarım da malzeme konusunda yardımcı oluyor. Ayrıca torunum Kumsal da getiriyor. Yolda yürürken karşıma kullanabileceğim malzemeler çıkıyor, onları da alıyorum. Çiziyorum, kesiyorum, biçiyorum, yapıştırıyorum, boyuyorum. Yaparken dalıp gidiyorum. Saatin farkına varmıyorum. O anlar bana çok iyi geliyor. Kızlarım bana hayat enerjisi veriyor. Yaptıklarım onlara anı olarak kalacak. Yaptığım kayıklardan birine 2014 yılında kaybettiğim sevgili eşim Nur’un ismini verdim. Torunum Kumsal Galata Kulesi istedi. Şimdi onun üzerinde çalışmaya başladım.” dedi.
Şengün, gazetemizin sadık bir okuru olduğunu da paylaşmadan edemiyor: “Gazete Kadıköy’ü her hafta severek okuyorum. Gazetenin daimi okuyucusuyum. Bir haftada iki ya da üç defa okuduğum oluyor. Haberleri ezberliyorum. Gelecek hafta neler olacak diye de merak ederim. Şimdi sevdiğim gazetede yer alacağım için çok mutluyum.”