Eğitimci-Yazar Gürşen Kafkas, Türkçe’de karşılığı varken, yabancı sözcük kullanma hayranlığının dilimizde kirliliğe yol açtığını belirttiği yeni kitabında dilimizi korumak için tavsiyelerde bulunuyor.
Eğitimci-Yazar İ.Gürşen Kafkas’tan bir başucu kitabı daha… “Ya Türkçe Giderse?” adlı yeni eseriyle okurlarıyla buluşan deneyimli eğitimci, yanlış kullanımlar nedeniyle günden güne bozulmaya yüz tutan Türkçemiz konusunda uyarı ve tavsiyelerde bulunuyor bu yeni eserinde. Kapağından sayfa tasarımına kadar özenle hazırlanan kitap 139 sayfalık olup, okurun gözünde büyümeyecek kadar da akıcı bir dille kaleme alınmış usta yazar tarafından.
KAFKAS: “İÇİM ACIYOR!”
“Tarihimizin, kültürümüzün ve ortak duygularımızın sesi Türkçemizin dil kirliliğine duyarsız kalmak içimi acıtıyor. Yabancı dillerde adlar, tanımlar ve gösterimler Türkçemizi bir sis bulutu gibi kaplamış. Duyarsızlık, sorumsuzluk, aymazlık, bananecilik dil kirliliğinin nedenlerindendir. Türkçemiz bireysel ve toplumsal yaşamımızın öz kaynağı değilmiş gibi düşünülüyor. Yabancı hayranlığımız, moda, marka tutkusunu Türkçemizde de yaşıyoruz. Dilimizi yanlış kullanan ve kirleten bizleriz. Türkçe’de bilinç dışı yabancı söz, değim, terim ve kavramları kullanmamız dil kirliliğini körüklüyor. Dilimizin yaratıcılığı ve üretken yapısı gün ışığına çıkarılmalıdır. Yabancı söz, terim ve kavramları içselleştirerek ‘yıldızlı gölgeler’ diye betimleyenler yanılıyorlar. Onlar daha da ileri giderek ‘bu kültürel birikimdir, değişkenliktir ya da sosyalleşmedir’ diyorlar ne yazık ki! Türkçe’yi öz ve duru yapısıyla kullanmak ödül veya ceza olarak algılanmamalı. Her yurttaşın dilimize dönük bilinçli ve tutkulu olması gereklidir..” diyen usta yazar ve eğitimci, üretkenliğini yitirmiş bir dilin, susuz kalmış bir ağaca benzeyeceğini, bugün, Türkçemizin gitmekle kalmak arasında boğuştuğunu söyledi. Dilimizle ilgili yanlış adımlar, dil ve anlatımda sorunların çoğalmasını kamçıladığını, bizi biz yapan dilimiz olduğunu belirten İ. Gürşen Kafkas, “Dilini yitiren uluslar, öz varlıklarını da yitirirler”özdeyişinin içeriğini kavramamız gerektiğini ifade ederek, “Mevlana : ‘Üzülme, bir yanda korkun, bir yanda amacın varsa iki kanatlı olursun’ diyor. Dilimizdeki kirliliğe üzülüyor, gelecek için kaygılanıyoruz. Öte yandan umutlanıyoruz. Kendimize, ulusumuza güveniyoruz. Dilimizle ilgili bu kara komediden kurtulacağız diye umutlanıyoruz. Türkçemiz yeniden biçimlendirilmeli. Hangi nedenle olursa olsun dilimize giren yabancı sözlerin Türkçe adlandırılmasına özen gösterilmelidir. Halkımızın bereketli sinesinden kopan masalları, düşleri, ağıtların anlatımından türeyen sözleri uyarlayarak kullanmalıyız. Anadolumuzun bereketli toprağının, bereketli dili zenginleşsin, yabancı sözlerin sisli kuşatması dağılsın diye bekliyoruz. Türkçe’de boyunduruk değil, öz, duru, yalın ve özgür bir yapı amaçlanmalıdır. Türkçemizde yaratılan dil kirliliği tedirgin edici ve düşündürücüdür. ‘Türkçe varsıl (zengin) bir dildir’diyen Kemal Atatürk, dilimizin üretken, zengin ve yaratıcılığını anlatıyor. ‘Dilini kaybetmeyen uluslar varlıklarını da kaybetmezler.’ özdeyişinin anlam zenginliği düşünülmelidir. Türkçe’den yana olmak, Türkiye’den yana olmaktır. Çünkü dil bir ulusun aynası, düşüncemizin de aracıdır.” dedi.
YAZARLARA, OZANLARA HERKESE GÖREV DÜŞÜYOR
Düşünce yapımızın, kültürümüzün, bilgimizin, eğitimimizin ve sosyal yapımızın dışa vurumunun ana kaynağının dilimiz olduğunu, yazarların, ozanların ve bu konuda çalışma yapanların yaşamları sürecindeki kültür ve sanat içerikli yapıtlarını yalın, öz ve duru Türkçe ile bütünleştirmesi gerektiğini anlatan Kafkas, “Türkçe’yi yabancı sözlerden arındırmak için alın terimizin beyin teorimize karışması gerekiyor. Yabancı tutkusu, hayranlığı bir hastalık gibi bedenimizi ve ruhumuzu sarmaktadır. Dilimizdeki kuşatmanın farkına varalım artık. Bozulan dilimiz midir? Türkçe neden bozulsun ki? Türkçe’yi kullananlar, öz güveni olamayanlar bu güzel Türkçemizi bilinç dışı davranışlarıyla bozuyorlar. Bana göre, aydın kişi Türkçe’ye gönül verendir. Türkçe’nin yenileşmesine, gelişmesine ve öz yapısıyla kullanımına katkı sağlayandır. ‘Ülkesini, yüksek bağımsızlığını korumasını bilen Türk ulusu dilini de yabancı dillerin boyunduruğundan kurtarmalıdır’ özdeyişiyle Kemal Atatürk 1932’de gerçekleştirdiği devrimle Türkçemizle ilgili endişelerini, çözüm önerilerini dile getirmişti. ‘Türk dili, insan olma, millet olma davasıdır’ diyen İsmet İnönü, dilin ulus olmadaki önemli yerini belirtiyor. Yaşamımızın öz kaynağı olan Türkçe, günlük uğraşlarımızın da olmazsa olmazıdır. “YA TÜRKÇE GİDERSE” adlı eserimi bu sorumlulukla hazırlayarak değerli okurlarıma sunmaktan onur duyuyorum.” diye konuştu.
MUSTAFA SÜRMELİ