Doğma büyüme Yeldeğirmeni sakini, kimya mühendisi, araştırmacı Anri (Harun) Niyego, semtin Yahudi cemaatini anlattı. Niyego, 18 Nisan Salı günü, semtin en önemli mekanlarından, bugün Kadıköy Belediyesi’nce bir sanat merkezine dönüştürülmüş olan Yeldeğirmeni Sanat’a (eski Fransız kilisesi) gelerek, ‘’Yeldeğirmeni’nden Yahudiler geçti, geriye anıları kaldı’’ başlıklı bir sunum yaptı. Kadıköy Kent Konseyi Tarihi Kültürel Miras ve Kent Belleği Çalışma Grubu’nca düzenlenen etkinlikte, Niyego, eşi Dora hanımın desteği ve asistanlığında sahneye çıkarak, salonu dolduranları geçmişe götürdü.

Niyego, konuşmasına Yeldeğirmeni Sanat’ın kilise olduğu günlere dair şu anısını paylaşarak başladı; ‘’Ben bu binanın karşısındaki Ankara apartmanında gençliğimi geçirdim. Apartmanımızda Yahudi, Rum, Müslüman ve Ermeniler hep birlikte yaşardık. Bayram zamanları çok şenlikli geçerdi. Bu kilisenin çanlarını duyardık. Moda’daki Saint Joseph Lisesi’nin frer’leri (rahip öğretmen) Pazar ayini için buraya gelirlerdi.’’
Niyego, 1950’de burada doğmuş, çocukluk ve gençliğini burada yaşamış bir Yahudi olarak semtteki mozaiği dolu dolu yaşadığını belirterek, ‘’Çocukluğumda semtin sokaklarında Ladino (Yahudi İspanyolcası) dilini işittiğimi anımsıyorum. 60’lı yıllarda Yeldeğirmeni’nin Yahudi sakinlerin yaşamak için Moda, Caddebostan ve şehrin Avrupa yakasını tercih etmeleri, gençlerin de eğitim için yurtdışına gitmeleriyle, buradaki Yahudi nüfusu azaldı. Bugün 2-3 Yahudi ailesi yaşıyor burada. Bu semtin önemli kişilerinin gençliğe adım atma törenlerine, düğünlerine tanıklık etmiş, vefat olaylarında acılarına ortak olmuş sinagogumuz ise hala ayakta kalarak günleri onlara ve bizlere hatırlatıyor’’ dedi.
Anıtkabir inşaatındaki Yahudi mimar
Sunumunu video, eski fotoğraflar, tarihi bilgi belgelerle destekleyen ve kendisinin derleyici olduğu ‘’Haydarpaşa’da Geçen Yüzyılımız’’ adlı kitaptan örnekler sunan Anri Niyego’nun anlattıkları ışığında geçmişin Yahudi toplumundan bazı anekdotlar;

Sinegog ve patlıcan!
Yahudilerin gözde mesire yerleri Taşdelen, Kayışdağı, Yakacık, Alemdağ gibi semtlerdi. Hatta 1905 tarihli bir gazete haberine göre Yakacık’ta bir otel koşer (Yahudi helal gıdası) yemeği verirmiş. Yahudi aileleri, oradaki Rumların evlerine 10-15 günlüğüne kiracı olarak gidip tatil yaparlarmış. Yol kağnı arabalarıyla 5 saati aşkın sürermiş. Hatta yolda arabadan çocuklar düşermiş, bunu da yolda ara ara yaptıkları sayımda anlarlarmış.En güzel sinegog
Seyahat ve yaşam stili dergisi Conde Nast Traveler’ın geçtiğimiz günlerde güncelleyerek yeniden yayınladığı Dünya’nın En Güzel Sinagogları listesine Türkiye’den de iki sinagog yer aldı. Biri, 46 sene kapalı kaldıktan sonra 26 Mart 2015 tarihinde yeniden açılmış ve 29 Mayıs 2016 tarihinde seneler sonra ilk düğününe ev sahipliği yapan Edirne Büyük Sinagog. Diğeri de Yeldeğirmeni’ndeki Hemdat İsrael Sinagogu.

İstanbul'un en eski Musevi ibadethanelerinden bu sinagog, 1899’da inşa edilirken, Yahudilerle aynı yerde kilise yapmak isteyen Rumlar arasında kavga çıkmış. Ancak zamanın padişahı Sultan II. Abdülhamid sinagogun inşa emrini vermiş. Buna karşılık olarak da Yahudiler, Abdülhamid adına ithafla ibranice Hamit kelimesini oluşturan sessiz harflerden bu ismi koymuşlar, ‘hamd olsun’ manasında. Bu kelime aynı zamanda İsrail’in (Yahudi milleti) şefkati anlamına da geliyor. Başta Yeldeğirmeni sakinleri olmak üzere tüm İstanbul Yahudilerinin önemli kutsal mekanlarından olan bu sinegogta yer alan dev avizenin bir eşi bugün Dolmabahçe Sarayı’nda bulunuyor. Zira Moda’da yaşayan Yıldız Sarayı’nın baş mücevheratçısı, bu avizeyi Moda’daki köşkünden çıkarıp buraya hediye etmiş.Sinegogun merdivenleri de gelinlerin gelinliklerinin rengiyle aynı olsun diye beyaz yapılmış.
