“Yasayı uygula kadını yaşat”

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'nun çağrısıyla Kadıköy-Beşiktaş İskelesi önünde biraraya gelen kadınlar, “İstanbul Sözleşmesi, 6284 uygulanacak kadınlar eşit yaşayacak” dedi

20 Temmuz 2020 - 11:12

Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çıkması yönündeki tartışmalara karşı çıkan, sözleşmenin toplumsal cinsiyet eşitliğinin anahtar metni olduğunu dile getiren Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, “İstanbul Sözleşmesi, 6284 uygulanacak kadınlar eşit yaşayacak” diyerek ülke genelinde birçok ilde eylem yapıyor. İstanbul'da Kadıköy-Beşiktaş İskelesi önünde 19 Temmuz Pazar günü gerçekleşen, “Yasayı uygula kadını yaşat”, “İstanbul sözleşmesi yaşatır”, “Asla yalnız yürümeyeceksin” sloganın atıldığı eyleme, erkek şiddeti nedeniyle hayatını kaybeden kadınların aileleri de katıldı.

SÖZLEŞMEYE SAHİP ÇIKMALIYIZ”

“İstanbul Sözleşmesi'ne göz dikemeyecekler. Sözleşme bizim umudumuz. Şimdi o umudu ortadan kaldırmaya çalışıyorlar” diyen Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Genel Sekteri Fidan Ataselim, “İstiyorlar ki kadınlar sessiz, güçsüz kalsın ve korunmasın. Ve bu koca kudretli devlet erkekliğin arkasında sapa sağlam dursun. Böyle olmayacak. Bütün kazanımlarımızın geriye gitmesine asla müsaade etmeyeceğiz.” dedi. İstanbul Sözleşmesi'ne saldıranların şiddetin sebebi olarak kadınları göstermeye çalıştıklarına dikkat çeken Fidan Ataselim, konuşmasına şöyle devam etti: “Aile diyorlar ama aile ne. Her gün kadınlar çocuklarıyla birlikte ya da çocuklarının gözü önünde öldürülüyor. Nerede bir kadın şiddete uğrasa hepimiz sahip çıkıyoruz ve yasalar uygulansın diye meydanlara dökülüyoruz. İşte İstanbul Sözleşmesi'ne saldıranlar bizim bu eşitlikçi bakış açımızı yeniden geriye doğru döndürüp ortadan kaldırmaya çalışıyorlar. Bütün kadınlar sözleşmeye sahip çıkmalıyız. Bütün haklara dönük bütünlüklü saldırılar söz konusu. Çoklu baro dayatması ve kıdem tazminatına bir tür saldırıya geçiş var. Ücretsiz izni tekrar uzatmaya, çocuk istismarcılarını af yolu ile aklamaya çalışıyorlar.”

ELİMİZDEN ALINMASINA İZİN VERMEYECEĞİZ”

2013 yılında kardeşi Muhterem Evcil'i kaybeden Çiğdem Evcil, “Cumhurbaşkanımız birkaç kadın öne gelsin dedi. Ama biz Türkiye'nin her yerinde binlerce kadın olarak sesimizi yükselterek İstanbul Sözleşmesi'ni elimizden alamazsanız diyoruz. Eskiden 'kemik kırılır yen içinde kalır' denilirdi. Öyle bir dünya yok. Benim kemiğim kırılmadı, yüreğim parçalandı. Kadınların koruma kalkanı olan İstanbul Sözleşmesi'ni elimizden almanıza izin vermiyorum.” diye konuştu. 17 yaşında öldürülen Helin Palandöken'in babası Nihat Palandöken de düşüncelerini şöyle dile getirdi: “Hem anne hem babaydım. Çok zor şartlarda büyüterek 17 yaşına getirdim. Kızım pompalı bir tüfekle okul önünde vuruldu. İstanbul Sözleşmesi'ne el uzatılıyor. Ömrümüz yettiği sürece sözleşmenin mücadelesini vereceğiz.”

ÖLDÜRÜLÜYORSA NEDEN EVLENSİN”

Kadınların hayatı için yine birarada olduklarını ifade eden Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Genel Temsilcisi Gülsüm Kav, gerekirse sözleşme için ölürüz demeye geldiklerinin altını çizdiği konuşmasını şöyle sürdürdü; “Kadınların toplumsal cinsiyet eşitliği politikalarıyla yaşadıklarında şiddetin ortaya çıkmaya cesaret bulamayacağını, siyasette, eğitimde, çalışma hayatında kısacası bütün alanlarda her yerde kadınların eşit temsili için kadınların güçlendirilmesi gerektiğini ve bunu şiddeti önleyen başlıca bilimsel gerçek olduğu konusunu ilk defa bir sözleşme böyle açık ve tek tek madde ortaya olarak ortaya koydu. Bu sözleşme kadınların şiddetten kurtulduğu bir hayata kavuşmasının yolunu ve yöntemini tanımlayan öncüdür. Bunu istemediklerini hepimiz bilelim.”

Gülsüm Kav, “Bize sözleşmedeki toplumsal cinsiyet eşitliği ve cinsel yönelim aile yapısını bozuyor, boşanmalar artıyor ve kadınlar evlenmek istemiyor gibi bazı bahaneler söylüyorlar. Kadınlar evlendiklerinde öldürülüyorsa neden evlenmek istesinler? Aile yapısı, Emine Bulut çocuğunun gözü önünde öldürüldüğünde bozulmuyor da şimdi mi bozuluyor? Rahatsız oldukları, eşitlik olmasın onlar şiddetten korunmasın dedikleri cinsel yönelimi farklı olan trans bireyin çocuğun önünde anne öldürdüğünü gördünüz mü? Kim bozuyormuş bu toplumun ahlakını?” şeklinde konuştu.

VAHŞETİN PENÇESİNE SÜRÜKLENİYOR”

“Sosyal medyada sık sık ölmek istemiyorum, beni kurtarın diyen kadınların sesini duyuyoruz. Ve hiç kimse yeterince tepki vermiyor. Hep beraber ayağa kalkalım” diyen Gazeteci Ruhat Mengi de, “Amerika'da ve diğer ülkelerde de cinayetler zaman zaman işleniyor ama Türkiye'deki gibi annesinin yanında Gezi Parkı'nda gezen bir çocuğa saldıracak kadar veya kuran kursunda ya da başka bir yerde 40 çocuğa tecavüz edecek kadar bir korkusuzluk yok. Ve bunun sonucunda suçluların cezalandırılmaması da çok az ülkede görülecek bir şeydir. Türkiye şiddetin değil vahşetin pençesine doğru hızla sürükleniyor.” dedi.

YASAMIZA DOKUNMAYIN ”

2016 yılında eşinin silahlı saldırısı sonucunda omurilik felci olan Handan Aşkın da kadın cinayetleri dursun diye alanda olduğunu söyledi ve düşüncelerini anlatmaya şöyle devam etti: “Artık sesimiz duyulsun. Bizim haklarımıza, 6284'e neden dokunuyorsunuz. Siz bu yasaya dokunursanız 28 yıl ceza almış, beni bu hala getirmiş adam 5-10 yıl yatıp çıktıktan sonra beni yine vurup bu hale getirecekti. Yasamıza dokunmayın. Kadınlara sahip çıkın. Biz mücadeleye devam edeceğiz.”

Eyleme katılan müzisyen Melek Mosso da şunları söyledi: “Giydiğimiz kıyafetlerimiz ile sözlerimiz nedeniyle yargılanmak istemiyoruz. Yasalar uygulanacak. Meydanlarda güçlü bir şekilde barış ve güzellik çığlıkları atacağız. Bizim kendi kanatlarımız var. Hiç kimsenin kanatları altında durmaya ihtiyacımız yok.” Eylem, yapılan konuşmaların ardından son buldu.


 


 


ARŞİV