Yazmak, onun için bir tutku

Kadıköy’de yaşayan hukukçu şairimiz A. Nevzad Odyakmaz’ı Gazete Kadıköy okurlarına yakından tanıtmak istiyoruz. Odyakmaz’la uzun ve sıcak bir sohbet gerçekleştirdik...

16 Kasım 2011 - 10:54

Sevgili Gazete Kadıköy okurları size bu hafta önemli bir hukukçu şairimiz A. Nevzad Odyakmaz’ı tanıtmaya çalışacağım…

Nevzad Ağabeyi, her Perşembe günü düzenlenen Türk Dili Dergisi toplantıları sırasında tanıdım… Güler yüzü ve hoş sohbetiyle herkesin olduğu gibi benim de beğenimi kazanmıştı.
Nevzad Ağabeyin bugüne kadar kimseyi kırdığı görülmemiştir. Bırakın sinirlenmeyi, kaşlarını çattığı bile olmamıştır. En azından tanıdığım günden bu yana… Sık sık evine de giderim. Kızı Necla, damadı Göksel ile torunları Arda Sudi ve Eda Duru ile birlikte yaşıyorlar Kazasker’de… Bu yıl bir de misafirleri var, Elif… Elif okul yaşamı boyunca Nevzad Ağabeylerde kalacak…
Nevzad Ağabey ile yaptığım uzun bir söyleşiyi KAR dergisinin “Yolu Belli Bir Gemi Kaptanı” adlı Nevzad Odyakmaz özel sayısında yayınlamıştık. Sonraki günlerde Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk’ün de Nevzad Odyakmaz ile ilgili bir yazısı ulaştı elime, o yazıyı da paylaşmak istiyorum sizlerle.
İki hafta kadar önce, bir Pazar günü kahvelerimizi içerken anlatmaya başladı Nevzad Ağabey… Sohbetimiz yaklaşık 6 saat kadar sürdü… O anlattı, ben notlar aldım… Daha önceden anlattıklarıyla birleştirince ortaya okuyacağınız yazı çıktı..
Mustafa Kemal Atatürk’ün Cumhuriyeti ilan ettiği yıl dünyaya gelen Ali Nevzad Odyakmaz’ın çocukluğu, Şehremininde üç katlı Şakir Paşa Konağı’nda geçer...
Önünden Topkapı-Bahçekapı tramvayının geçtiği köşkün arka bahçesinde meyve, ıhlamur, çam ve çınar ağaçları arasında mahalleden ve okuldan arkadaşlarıyla oyunlar oynar. Yaz aylarında konağın hemen yanındaki boş arsada tiyatro kumpanyalarının sergilediği oyunlar sayesinde; dönemin ünlü güldürü ustaları Naşit, Şevki Şakrak, Tayyip ve Dümbüllü İsmail’i izleme fırsatı da yakalar.
İlkokulun ilk yılını Topkapı’da bulunan Taş Mektep’te okur. 2. yıl Çapa Muallim Mektebi’ne bağlı Tatbikat İlkokulu’na geçer. O yıllar çok zayıf olan A. Nevzad Odyakmaz öğretmeni Mümine Hanım’dan yakın ilgi görür. Yazdığı düzyazı ve şiirlerinin öğretmeni tarafından beğenilmesi ve teşvik edilmesiyle ‘yazmak’ vazgeçilmez bir tutku olmaya başlar... Sonraları bir Osmanlı Zabiti olan babasının adını yaşatmak için şiirlerinde ve kimi kitaplarında Sudi ve Sudioğlu adını da adına ekler. Böylece, babasını adıyla yaşatır.
Babası derslerini olumsuz etkilememesi için ders kitapları haricinde kitap okumasını istemez. A. Nevzad Odyakmaz bunun üzerine yorganının altında bir fener yardımıyla okumalarının sürdürür. İlkokuldan sınıf arkadaşı ve sonradan mürettip çıraklığı yapmaya başlayan Tatar Kemal getirdiği dergilerle A. Nevzad Odyakmaz’ın yazın sevgisinin tomurcuklanmasına neden olur. 1945 yılında İlerici Gençlik Hareketi’nin etkinlikleri nedeniyle arkadaşları, İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nce gözaltına alınır. Evleri didik didik aranıp dergileri, kitapları ve fotoğrafları götürülür. Aynı şeyin kendi başına da gelme ihtimaline karşı annesiyle birlikte pek çok dergi ve kitabını yakar gözyaşları içinde... Ve üç gün sonra ev aranır, gözaltına alınır. Götürüldüğü Sansaryan Han’da kimler yoktur ki; Ömer Faruk Toprak, Mustafa Arhavi, Vahdettin Barut, Safa Yurdanur...
İlk şiiri, 1938 yılında Modern Türkiye adlı bir dergide yayımlanır; Deniz...
Ozanlığının ilk ürünü saydığı ‘Toprak Şarkısı” adlı şiiri Yeni Ses dergisinde N. İlhan Berk, Arif Dino ve Cahit Irgat’ın şiirleriyle aynı sayfada yayımlandığında çok mutlu olur.
 
KÜLLÜK VE A. NEVZAT ODYAKMAZ
 
A. Nevzad Odyakmaz, yazarların, yayıncıların ve ozanların toplanma yeri olan Küllük Kahvesi’ne ilk kez 1939 yılında adım atar. İlk şiirinin yayımlandığı dergide vardır yanında... Küllük’ün müdavimleri tarafından kısa sürede kabul görür A. Nevzad Odyakmaz... Küllük’ün en genç isimleri 14 yaşındaki Arif Damar ile16 yaşındaki A. Nevzad Odyakmaz ve Oktay Akbal’dır.
Küllük Kahvesi’nin müdavimleri arasında Ahmet Hamdi Tanpınar, Sadri Ertem, Mahmut Yesari, Peyami Safa, Nurullah Ataç, Salim Rıza Kırkpınar, Cahit Irgat, Arif Dino, Abidin Dino, Rıfat Ilgaz, Suphi Taşhan, M. Niyazi Akıncıoğlu, Samim Kocagöz, Ömer Faruk Toprak, Hasan İzzettin Dinamo, Lütfü Erişçi, Arif Damar, Sait Faik, Celal Sılay, Suat Taşer, Oktay Akbal, Neyzen Tevfik, A. Kadir, Sabahattin Batur, Nuri iyem, Abidin Nesimi, Suat Derviş, Orhan Veli, Cahit Sıtkı Tarancı ve dönemin pek çok aydını bulunmaktadır.
A. Nevzad Odyakmaz, Küllük kahvesini ve müdavimlerini şöyle anlatıyor; 
“Küllük kahvesi, Beyazıt camiinin Beyazıt’a bakan kapalı kapısı önüne yerleştirilmiş, üstü mermer masalarla, bahçeyi ortasından ikiye bölen dar yolun öbür yanındaki ünlü ‘Emin Efendi’ lokantasının mutfak bölümüne bitişik, önü tümüyle cam, tek katlı, limonluk benzeri bir yapıdan oluşmuştu. Bu bölümde, çoğunlukla öğretmen emeklileri, üniversite öğrencileri prafa, blum, pastra ya da briç oynar, tavlacılar zar atarlardı.(...) Küllük o dönemin düşün, yazın, sanat, adamlarının bir araya geldiği bir okuldu sanki. Herkes birbirinin öğrencisi, öğretmeniydi. Kimileyin denektaşına vururlardı birbirlerini. Zor sınavlar geçirilirdi.”
Küllük Kahvesi’nin birbirinden değerli isimleri Küllük adlı bir de dergi çıkarırlar.
Derginin ikinci sayısı basıma hazırdır. Ancak İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nden aldıkları bir yazı onları hayal kırıklığına uğratır. Küllük, ‘Dahiliye Vekaleti’nin kararıyla kapatılır.
1942 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne kaydolan A. Nevzad Odyakmaz hem okur, hem de çalışır. 1949 yılında okulunu bitiren A. Nevzad Odyakmaz, İstanbul Adliyesi’nde (Şu anda Sirkeci’de Büyük Postane olarak kullanılan bina) stajını yapar. Edirne Hâkimliği’ne atanan A. Nevzad Odyakmaz, Lalapaşa ve Aşkale’de de görev yaptıktan sonra babasının hastalığı nedeniyle meslekten ayrılır. Bir süre ticaret odasında çalışan A. Nevzad Odyakmaz, Ayfer Hanım ile evlenir; bir çocukları olur: Necla... Tekrar mesleğe dönerek, Espiye Cumhuriyet Savcılığı, Adapazarı Cumhuriyet Savcılığı, Bilecik Başsavcılığı, Balıkesir Başsavcılığı yapar. 1980 yılında Yargıtay üyeliğine seçilir. 1982–86 yılları arasında Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üyeliği yapar, 1988 yılında emekli olur. Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksek Okulu’nda 9 yıl Ceza Hukuku dersleri veren A. Nevzad Odyakmaz bu tarihten itibaren tüm vaktini sevdiklerine ve yazmaya ayırır.
Hukuk alanında, çocuk yazını dalında ve değişik konularda yazılmış elliyi aşkın yapıtı bulunan ve mesleki kitapları yanında şiir kitaplarıyla da tanınan A. Nevzad Odyakmaz’ın kitaplarının yeni basımları çok yakında kitapevlerinin raflarındaki yerlerini alacak…
Yazarlığının yanında bir de ressamlığı var A. Nevzad Odyakmaz’ın… Yaptığı birbirinden güzel yağlı boya tabloları dostlarının evlerini süslüyor…
       
TORUNLARIN VERDİĞİ MUTLULUK
 
Odyakmaz ailesi Kazasker Çamlıktaki evlerine 1988 yılında taşınmış… Yargıtay Onursal Üyeliğinden emekli olduktan sonra… Yazmaya devam ediyor… Tabii torunlarıyla da zaman geçiriyor… Anlattığına göre henüz yaşına girmeyen küçük torunu Eda Duru ilk olarak “Dedde” demiş. Her sabah uyandığında da ilk sözü “dedde” oluyormuş… Bunları anlatırken diğer torunu Arda Sudi de kucağına tırmanıyor… Mutluluğuna diyecek yok Nevzad Ağabeyin…
Nevzad Ağabey bazı kitaplarında, Sudi olan babasının adını yaşatmak için Nevzad Sudi adını kullanmıştı… Kızı ve damadı da ilk çocuklarına Arda Sudi adını verdiler… Nevzad Ağabeyi “Arda Sudi” derken görmelisiniz…
 
ODYAKMAZ’IN TANIMIYLA KADIKÖY
 
Nevzad Odyakmaz, kendine has üslubuyla Kadıköy’ü de şöyle anlatıyor:
“Kadıköy her bakımdan çağcıl, şehir gibi bir ilçe… Kadıköy her türlü kültür sanat etkinliklerinin yapıldığı bir yer. İstanbul’un karmaşık yaşamında daha değişik ve özgür bir yaşam ortamı var Kadıköy’de… Kadıköy’ün kendine has özellikleri bulunmakta… Kadıköy, sanatsal yönden sürekli bir gelişim içersinde… Sanat galerileri ve kültür merkezlerinin sanatseverler tarafından yoğun ilgi görmesi de bunun bir göstergesi… Aralık 2009’da benim için de Kadıköy Beklediyesi Barış Manço Kültür Merkezinde “Yolu Belli Bir Gemi Kaptanı: A. Nevzad Odyakmaz” adıyla bir gece düzenlendi. Ne kadar mutlu olmuştum o gece… O etkinliğin afişi de hâlâ odamın duvarında asılıdıdır.Türk Dili dergisinin önayak olduğu Perşembe toplantıları Kadıköy’de yapılıyor. Bu toplantılar İstanbul’un her tarafından yazar ve edebiyatçılar geliyor. O toplantılarda başta edebiyat ve sanat olmak üzere pek çok konu üzerine sohbet ediyoruz.”
 
ŞİMDİLİK VEDA...
 
Nevzad Ağabey anlatmaktan yorulmadı, ama ben not almaktan biraz yoruldum açıkçası… Aldığım bütün notları yayınlamaya kalsak, gazetemizin bütün sayfalarını kullanmak zorunda kalacağız… Nevzad Ağabey, Gazete Kadıköy olarak sevdiklerinle birlikte mutlu ve güzel bir ömür diliyoruz…
 
 
A.NEVZDAD ODYAKMAZ’DAN ŞENİ ŞİİRLER
 
ZAMANA KARŞI
 
zamana karşı
tutunduğun ne ki incecik bir al
oysa yeğni bir rüzgâr zaman
dalları kırıp savuran
 
 
DİRENMEK
 
ne denli değişiyor insan
çocukluğum, gençliğim
bu be miyim diyorsun
fotoğraflarına bakıp
 
oysa yaşam bu işte
değişmeleri umursamadan
her şeye karşın
direnmek yaşamakta
 
 
BU DÜNYA
 
otun çiçeğin ağacın
tutunacak toprağı var
yaşatacak havası suyu
 
dünya
onların da dünyası
 
 
ATEŞ VE ZAMAN
 
bırakıp gittiğin
bir acı ki dayanılmayan
yüreğimde korlaşmış bir ateş
anımsadıkça tutuşan
 
Zaman
Yatağında devinen bir akarsu
Söndürecek ateşi derken
Tüm gövdeyi sardı ateş yeniden
 
 
SESSİZ
 
bir fotoğraf sessizliğinde
uykuyla
duran eşya akmayan su
sessizliğin sessizliği duyumsanan
 
rüzgarın sessiz eseni
sessziliği yerin göğün
toprağın, tohumun
 
alışığım sessziliğe
her türlüsüne
sessizce gidişler
arkada kalan sessizliğe
 
Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk’ün Odyakmaz için yazdıkları 
 
Sayın Nevzad Odyakmaz  benim için  ilk önce bir meslektaş, bir hukukçu.Bu alanda çok önemli konumlarda görev yapmış, üretmiş, paylaşmış, öğretmiş. Tüm bu önemli mevkilerde bulunurken aynı zamanda edebiyattan, yazmaktan, sözcüklerle uğraşmaktan kopamamış bir insan. Bu alanda da birbirinden değerli bir çok esere imza atarak Türk Edebiyatına, şiirine, düz yazınına katkıda bulunmak onu koltuğun birçok karpuzu taşımayı ve bunu yaparken de hepsinin de hakkını vermeyi bildiğini gösteriyor. Tabii diğer alanlarda yaptığı çalışmaları da unutmamak gerekiyor. Bir yandan hukuk literatürüne girecek eserler yaparken bir diğer yandan çocuklar için hikaye kitapları yazmak her yazarın üstesinden gelebileceği bir iş olmadığı herkesin kabulüdür. Evrensel sevgi temalı yaptığı çalışmalar ise fikir dünyamıza katkı sunmuş eserler arasında. Tüm bu çalışmalarıyla Sayın Odyakmaz ifadelerin kelimelere, sözcüklere aktarma görevini incelikle sabırla örmeye devam ediyor. Sizin de derginizin son sayısında yazdığınız gibi O “Yolu Belli Bir Gemi Kaptanı”, biz ise O’nun uğradığı limanları sereden güvertedeki yolcularız. 
 
Kadir İNCESU

ARŞİV