Yeni Başsavcı Ekrem Aydıner: 'Kadıköy beni teselli etti'

2011 yaz kararnamesiyle Eskişehir Başsavcılığı’ndan Kadıköy Cumhuriyet Başsavcılığı görevine atanan Ekrem Aydıner, çok sevdiği Eskişehir’den ayrılırken biraz zorlansa da “Eskişehir’den sonra beni teselli edebilecek tek yer Kadıköy olabilirdi, o açıdan çok şanslıyım” diyor.

27 Temmuz 2011 - 13:50


Kadıköy’ün yeni başsavcısı Ekrem Aydıner, yaklaşık bir hafta önce Kadıköy Adliyesi’ndeki görevine başladı. Uzun yıllar Anadolu’nun birçok il ve ilçesinde savcı ve başsavcı olarak çalışan Aydıner’i en çok mutlu eden görev yeri Eskişehir olmuş. Oranın, sosyal ve kültürel yapısını Kadıköy’e benzeten başsavcı, bu nedenle Kadıköy’e atandığı için şanslı olduğunu belirtiyor.
Afyon depreminde enkaz altında zor zamanlar geçiren, sanatsal aktiviteleri kaçırmayan hatta sanat müziği korolarında icracı olarak yer alan, düşünce özgürlüğünün önemine vurgu yapan
Kadıköy’ün yeni başsavcısı Ekrem Aydıner’i yakından tanımak istiyorsanız buyurun söyleşimize.


Kadıköylüler yeni başsavcıyı tanımak istiyor. Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?
1959 yılında Denizli’nin Çal ilçesinin Ortaköy kasabasında dünyaya geldim. İlköğrenimimi Ortaköy’de yaptım. Ortaokul ve liseyi Isparta Gönen Öğretmen Okulu’nda okudum. Öğretmen Okulu’nu bitirince de İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni kazandım ve İstanbul’a geldim. 1977–1981 yılları arasında Hukuk Fakültesi’ndeydim. Stajımı Denizli Adliyesi’nde tamamladıktan sonra savcı olarak Diyarbakır’a kura çektim. Yani ilk görev yerim Diyarbakır.


Hangi dönem Diyarbakır’da görev yaptınız?
1985’ten 1988’in ortasına kadar Diyarbakır’da savcı yardımcısı olarak görev yaptım. Oradan Mardin Derik’e tayin oldum. Sonra sırasıyla Kayseri Tomarza, Afyon Dinar’da savcı olarak çalıştım. Dediğim gibi ben Denizliliyim. Çok uzun yıllar sonra memleketime yakın bir yerde, Dinar’da görev yapmanın sevincini yaşarken orada 1995 yılında deprem oldu. Depremde enkazda kaldık. Sıkıntısını çok uzun süre yaşadık. Allah kimsenin başına vermesin.
Afyon’daki bu zor günlerin ardından Adana’da görevlendirildim. Adana’da görevliyken başsavcılığa atandım. İlk başsavcılık görevini Manisa Akhisar’da yaptım. Daha sonra da Adıyaman Başsavcılığı, Eskişehir Başsavcılığı ve oradan da yaz kararnamesiyle Kadıköy Başsavcılığı’na atanmış bulunuyorum. İki kızım var. Biri Ortadoğu Teknik Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünü bitirdi. Diğer kızım da yine ODTÜ’de İşletme okuyor. Eşim emekli öğretmen. Henüz evimi buraya taşıyamadım, hala Eskişehir’de ama en kısa sürede Ataşehir’deki lojmanımıza taşınacağız.


Eskişehir ve Kadıköy, sosyal yapıları bakımından birbirine benzeyen yerler. Sanırım Kadıköy’e alışmak zor olmayacak sizin için…
Evet, sanıyorum öyle olacak. Sormasaydınız da söyleyecektim zaten; Eskişehir’i ben her yönüyle çok sevdim. Eskişehir, bazı kriterlerle yapılan değerlendirmelerde Türkiye’nin yaşanabilir ikinci kenti seçilmişti. Gerçekten Eskişehir, sosyal yaşamı, eğitimi, sağlık hizmetleri, güvenliği, son yıllardaki turistik gelişimini de sayarsak her açıdan ülkenin yaşanabilir kentlerinden. Kültür ve sanat kenti sıfatını hak eden bir kent. İlde 2 tane senfoni orkestrası var, haftada 2 ayrı senfonik konser izleme imkânına sahipsiniz, hem de bu konser size en fazla 15 dk. mesafede. Kentte 5 tane şehir tiyatrosu var. Söyleşiler, sergiler çok fazla. Kentin bir de tarihi dokusunu koruyan bir anlayışı var. Tüm bu nedenlerle Eskişehir’den ayrılırken zorlandım açıkçası. Eskişehir’den ayrılacağım için üzülmüştüm ama dediğiniz gibi Kadıköy, Eskişehir’e çok benzer bir yapıya sahip. Buraya atanınca, bütün arkadaşlarım gönülden kutlayarak çok farklı bir İstanbul’a gittiğimi söylediler. Gelince gördüm ki gerçekten Kadıköy farklı. Buraya geldiğimden beri, Kadıköy’de yaşayanların ağzından bile “Kadıköy’de yaşamak, Kadıköy’ü yaşamak bir ayrıcalıktır” sözünü duyuyorum. Bu ayrıcalığı 2-3 gündür ben de tadıyorum ama sanırım yaşadıkça daha çok farkına varacağım. Eskişehir’den sonra beni teselli edebilecek tek yer Kadıköy olabilirdi, o açıdan çok şanslıyım.


Kadıköy Adliyesi, İstanbul’un ve hatta Türkiye’nin en yoğun adliyelerinden biri. Siz başsavcılık döneminizde neler yapmayı düşünüyorsunuz?
Yine Eskişehir’le karşılaştıracağım. Eskişehir Adliyesi’nde iş yoğunluğu çok fazla değil neredeyse Avrupa standartlarında diyebileceğimiz sayıda soruşturma yürütülüyor. Dolayısıyla adalet hizmetleri de hızlı ve etkin bir şekilde yerine getirilebilir durumda. Kadıköy Adliyesi’nde iş yoğunluğu çok fazla ancak bu yoğunluğun altından kalkabilecek çok iyi bir idari kadrosu var. Ama fiziksel şartlar yetersiz. Adalet Bakanlığı da bunun farkında olduğu için yeni büyük bir adliye sarayı açma girişiminde bulundu biliyorsunuz. Anadolu yakasındaki 6 adliyeyle birlikte, birkaç ay içinde Kartal’da bulunan bu binaya taşınacağız. Fiziksel şartlar düzelince hâkim, savcı ve mahkeme sayısı da artacak. Şu andaki sıkıntılı iş yoğunluğunun daha azaldığını, yargının daha etkin, hızlı ve daha adil bir işleyişe kavuştuğunu göreceğiz.


Kadıköy Meydanı, İstanbul’un üç miting alanından biri olarak kullanılıyor. Kadıköy aynı zamanda İstiklal Caddesi’nden sonra toplumsal gösterilerin, basın açıklamalarının da mekânı olarak çokça tercih ediliyor. Bu konuda neler düşünüyorsunuz, başsavcılık olarak tutumunuz nasıl?
Buradaki yapıyı tam bilemiyorum henüz. Ama Eskişehir’de, gençlerin yoğun olarak bulunduğu, Porsuk kenarında, trafiğe kapalı bir alanda, herkesin söyleyeceklerini rahatça ifade edebilecekleri bir yer oluşturduk. Herkes istediğini söylesin, söyledikleri içinde suç unsuru varsa, bununla ilgili işlemi sonrasında yaparız diye düşündük. Gösteri sırasında herhangi bir müdahalede bulunmadık. İngiltere’deki Hyde Park gibiydi. Bunun çok yararlı olduğunu gördük. Hatta eylemler sonrası soruşturma açacak durumlar da olmadı. Dediğim gibi Kadıköy’deki yapıyı bilmiyorum henüz ama düşünce özgürlüğünün geniş bir şekilde ifade edilebilmesinden yanayım.

SANATLA İÇİÇE BİR BAŞSAVCI


Konuşmalarınızdan, sanata meraklı bir başsavcı olduğunuzu anlıyoruz. Kültür sanat kenti Kadıköy’de neler yapacaksınız?
Kadıköy’ün bu yapısı özellikle beni çok mutlu etti. Beni ziyarete gelen bir arkadaşım, bütün etkinliklerin yürütüldüğü merkezlerinden bir bölümünü gösterdi bana. Gerçekten çok heyecanlandım. Sanata ilgim bir hayli fazla. Buradaki sanat faaliyetlerini büyük bir keyifle izlemeyi düşünüyorum. Keşke vaktimiz olsa da bu sanat faaliyetlerinin içinde de yer alabilsek! Geçmişte zaman zaman içinde yer aldığım etkinlikler oldu. Amatör sanat müziği korolarında icracı olarak yer aldım. Burada da fırsat olursa, sanat faaliyetlerine katılmak isterim.


Adliye personeliyle bu tarz etkinlikler yapmayı düşünüyor musunuz?
Elbette ki çok isterim. Henüz çok yeni olduğum için şimdiden bir şey söyleyemiyorum ama benden önceki sayın başsavcımızın da sanata büyük önem verdiğini, adliyede faaliyetler yürüttüğünü, birimler oluşturduğunu hatta korolar kurduğunu duydum. Eğer bu geçiş dönemi bize izin verirse onları daha da geliştirmeyi arzu ederim.

Röportaj: Semra ÇELEBİ
Fotoğraflar: Sinem TEZER

Etiketler; Ekrem Aydıner

ARŞİV