Bugünlerde Kadıköy’de bazı büyülü geceler yaşanıyor. Yeldeğirmeni’ndeki Beden İşleri Stüdyo’daki bu “Magic Night”larda (Sihirli Gece), yeni nesil sihirbaz Güneş Batmaz sahne alıyor. Batmaz, kurgusundan malzemesine tamamen kendi emeği olan interaktif illüzyon performansına iştirak eden seyirciyi hem güldürüp hem de hayretler içinde bırakıyor.
İllüzyon sanatına dair bilinenlerin sınırlarını zorlayan Güneş Batmaz ile sihirli bir söyleşi yaptık.
Sizi okurlarımıza tanıtalım önce. Batmaz soyadına Güneş adını koyan nüktedan bir aileden geliyorsunuz sanırım.
Ailem ismimin akılda kalıcı olmasını istediği için soyadımızı düşünerek bana resmen bir “yıldız” adı koymuş. Üniversite eğitimim sırasında, dört yıl boyunca birbirinden farklı altı ülkede yaşama imkânım oldu (A.B.D., Almanya, Arjantin, Güney Kore, Hindistan ve İngiltere). Adımı kimsenin söyleyemediğini fark ettim. Bu yüzden başta kendime her dilden insanın aklında kolay kalabilecek bir sahne adı edindim. Sonrasında bu ismin Türkiye’de garipsendiğini görünce, uzun zaman sonra kendi adımla sahne almaya başladım. “Bachelor of Science in Business” (işletme) diplomamla 2019’da ülkemize döndüm. Eğitimimde erken aşama şirketler ve marka yönetimi üzerine uzmanlaştım. Ancak, bir süre alanımda çalıştıktan sonra hayatımı zengin patronları daha da zengin etme uğruna rapor ve tablo başında geçirmek istemediğime karar verdim. Çocukluğumdan beri hayatımın bir parçası olan sihirbazlığı profesyonel olarak ülkemizde icra edebileceğimi gördüğümde de, kurumsal danışmanlığı bırakıp sahne sanatları maceramı başlattım. Sihrimi sahneye daha etkili bir şekilde taşıyabilmek için iki yıl boyunca tiyatro atölye eğitimi aldım. Bu esnada da profesyonel sihirbazlık kariyerime dair altyapı çalışmalarına başladım. Sahne hâkimiyetimi geliştirmemin yanı sıra, fikirleri sahneye taşıma ve yapım oluşturma süreçlerine dair de çok şey öğrendim. Danışman olarak da işim zaten yenilikçi fikirleri piyasaya hazırlamak olduğundan, eğlence dünyasında kendi alanımı yaratabileceğimden emin bir şekilde, kendimi tam zamanlı bir sihirbaz olarak buldum.
Yani aslında girişimcisiniz, oyunculuk eğitimi aldınız ve illüzyonistlik yapıyorsunuz. Bu kimliklerin-mesleklerin kesiştiği/ayrıştığı noktalar neler ve birbirlerini nasıl etkiliyorlar?
Oyunculuk ve tiyatro üzerine çalışmak sanatımı çok besledi. Sihirbaz dediğimiz eğlendirici, neticede sihirbazı oynayan bir aktördür. Her ne kadar bunu çok gerçekçi bir şekilde sunsam da, elbette zihin okuma gibi herhangi bir doğaüstü gücüm yok. “Show business” denilen kavramın “show” kısmını sanatıma dair sahip olduğum yetkinliklerle göğüslerken, “business” kısmını da girişimci kimliğimle göğüslüyorum.
“SİHİRBAZIN TUVALİ, KATILIMCININ ZİHNİDİR”
Neden ve nasıl illüzyonist oldunuz? Bu işin okulu var mı? Nasıl öğrendiniz?
Neden ve nasıl sihirbaz olduğumu hatırlamıyorum. Küçük yaşlarda başladım. Kendimi bildim bileli hayatımın bir parçası oldu. Önce internetten erişebildiğim halka açık kaynaklarla kendimi yıllarca geliştirdim. Sonrasında da hayranı olduğum ustaların DVD’lerini yurt dışından getirtip onları detaylıca çalıştım. Biraz daha olgunlaştığım zamanlarda da, alanının en iyileri olan sihirbazların atölyelerine ve eğitimlerine katıldım ve sihir kitapları okumaya başladım. Dani DaOrtiz, Patrik Kuffs, Ken Weber, Banachek, Marc Paul, Lennart Green, Max Maven, Woody Aragon, Jan Forster, Juan Tamariz, Colin Mcleod, Ed Alonzo, Dan Harlan, Tommy Wonder, Xavier Mortimer, Simon Aronson, Darwin Ortiz, Drew Backenstoss, Harlan Tarbell, Ross Johnson, Lewis Le Val, Dee Christopher, Woody Aragon, Lior Manor, Chuck Hitckok, T.A. Waters, Bob Cassidy, Theodore Annemann, John Carey, Richard Osterlind, Roberto Giobbi, Ian Rowland, David Williamson ve Jay Sankey tarzlarını yakından çalıştığım ustalardan sadece bazıları… İllüzyonun farklı alan ve kuramına dair yüzlerce kitap okumuş, yıllar boyunca alanımda elimden geldiğince kendimi geliştirebilmek adına on binlerce dolar harcamışımdır. Şimdilerde “Magic Night” dışında özel ihtiyaçlara göre özgürce sihirli deneyimler tasarlayabilmemi yıllarca kendime yaptığım bu yatırımlara borçluyum.
Usta sihirbaz Sermet Erkin kendisiyle yaptığım röportajda “İllüzyonun temeli düşünmektir. Gerçek bir illüzyonistin en büyük başarısı olması gereken doğru düşünebilme yeteneğidir.” demişti. Ne dersiniz, katılır mısınız?
Evet, çünkü özünde sihir dediğimiz, başı ve sonu arasında rasyonel bir bağ bulunmayan anlardır. Bu anları kurgulamak ve gerçekleştirebilmek için, bir sihirbaz insan zihninin -özellikle algı ve dikkat açılarından- nasıl çalıştığına hâkim olur ve insanın düşünme çerçevelerini manipüle ederek zihinlerde sihri yaratır. Sihirbazlık, sanatçının tek başına icra edemeyeceği ender sanatlardandır. Sihirbazın tuvali, katılımcının zihnidir.
Türkiye'de sihirbazlık sanatının mevcut hali hakkında ne düşünüyorsunuz?
Ülkemizin sihirbazlık camiası bence çok büyük bir potansiyele sahip. Şu anda aktif sahne alan sihirbazlar olarak bir araya gelip, ülkemizin de Avrupa ve Amerika kıtalarında olduğu gibi bir sihir camiasına sahip olması için bir dayanışma hâlinde olmayı çok isterim.
Konuya daha içsel bir noktadan bakacak olursak; sihirbazlık ve sihir, acaba neden insanın ruhuna dokunuyor?
Etkili bir sihir deneyiminin katılımcılarda derin duygular uyandırması amaçlanır. Örneğin hayret, yetişkin hayatlarımızda günlük koşuşturmalar arasında pek deneyimleyemediğimiz bir duygudur ve sihrin özünü oluşturur. Fakat sadece hayrete dayalı bir performans bulmacadan öteye geçemez. Deneyimi sihir kılan, katılımcıların temel duygularını, düşüncelerini ve hayat deneyimlerini de anın içine katmaktır. Sihirbazın amacı hava atmak veya insanları kandırmak değildir; böylesi anlara aracı olmaktır.
“Magic Night” gösterinizi nasıl kurguladınız? Ne zamandan beri sahneliyorsunuz?
Üzerinde 2021’den beri çalışıyorum. “Eğer bir sihirbazlık etkinliğine gitmek isteseydim, nasıl bir deneyim yaşamak isterdim?” sorusunun cevabını düşünerek kurguladım. Bu süreci yönetirken de zamanında birçok girişimci ekiple ve fikirle çalışmış olmamın katkısı çok oldu. Yenilikçi bir yola doğal olarak birçok varsayımla çıkıyorsunuz. Evdeki hesabın performansa dair ve ticari açılardan çarşıya uyup uymayacağını sürekli geri bildirimle sınamalısınız. Başta küçük çaplı başlayıp, ilgili hipotezler kendini kanıtladıkça daha çok maddi ve manevi yatırım yaparak süreçte ilerleme kaydedip, geldiğiniz yeni noktadaki yeni hipotezlerinizi de tekrardan sınayıp bu varsayım sınama ve kademeli yatırım döngüsünü devam ettirmelisiniz. Sihirbazlık sanatının doğasından ötürü, teknik provalar dışında, her provam seyircili olmak zorunda. Bu yüzden ana akım performans sanatı dallarına göre hazırlık süreçlerim daha uzun ve zorlu geçebiliyor. Şu ana kadar hiçbir performansım birbirinin aynısı olmadı; “Magic Night”ı evrilen, canlı bir set olarak kurguladım. Tüm bu süreçte ailem başta olmak üzere birçok dostumun desteğinin de benimle olması işlerimi gerçekten kolaylaştırdı. Hepsine minnettarım.
“HERKES İÇİN ÇAĞDAŞ SİHİR”
Diğer gösterilerden farkınız nedir mesela?
Tarzımı bir gösteriden ziyade, bir paylaşım olarak görüyorum. Performanslarım tamamen interaktif olduğu için, konuklarım benim katılımcılarım, izleyicilerim değil. Sihrime oyunlar oynatan bir moderatör olarak yaklaşıyorum; böylelikle, insanların, anların ve bağlamların sihrinin ortaya çıkabilmesine elverişli bir ortam yaratıyoruz. Her performans benim için de böylelikle eşsiz bir deneyime dönüşüyor.
Şu an herhangi bir bilet platformuna girip aktif sihirbazlık etkinliklerine baktığınızda, hemen hemen hepsinin çocuk ve aile gösterileri olduğunu görürsünüz. Ben performanslarımı yetişkinler için kurguluyorum. Çocukları mümkünse evde bırakın diyorum. Yine de bir yaş sınırı koymaktan kaçınıyorum; herhangi bir uygunsuzluk olmadığından her yaştan konuğu misafir ettim. Yetişkinler için derken, sahnelediğim tarzdaki sihirle tam anlamda etkileşebilmek için katılımcıların belli bir seviyede hayat deneyimi, olgunluk ve soyut düşünebilme yetisi edinmiş olmalarını bekliyorum. Performanslarımda beslendiğim komedi mentalizmi alanında deneyimler sunan başka bir sihirbaz bildiğim kadarıyla ülkemizde yok.
“Herkes için çağdaş sihir” ne demek? Şapkadan tavşan çıkarma gibi geleneksel numaralara mesafeli misiniz?
“Çağdaş” kısmını verdiğiniz örnek üzerinden açıklayayım; şapkadan tavşan çıkarmanın benim sihirbazlığa bakışımda, sihirli bir deneyim olmaktan ziyade, pasif bir performatif bulmacadan öteye geçmesi çok zor. Tabii ki etkili bir hikâye ve sahnelemeyle bambaşka bir yere çekilebilir; fakat ben henüz böyle bir performansa rastlamadım. 1800’lerin başından bu yana, -o zamanlarda da şapkadan tavşan çıkarılıyordu-, sihirbazlık sanatı çok evrildi. Beni heyecanlandıran, sihirbazlığın çok daha farklı ve hayattan bir şekilde sunulabileceğini insanlarla paylaşmak. İzleyicisi olduğu sürece kimsenin performans tarzını hor göremem; herkesin sanatı ve görüşü kendine…
“Herkes” derken de, sihirbazlığın her türlü sosyoekonomik ve sosyokültürel arka plandan insana hitap eden doğasına vurgu yapmak istiyorum.
Gösteride kullandığınız malzemeleri kendiniz üretiyorsunuz değil mi?
Evet, setim için önemli olan tüm gereçleri kendim yapıyorum. Başka kaynaklardan tedarik etmem Türkiye’de lojistik açıdan çok zor, hem de elde üretmek konusunda başka kimseye henüz güvenemiyorum. En azından bir şeyler ters giderse tamamen benim hatam olmuş oluyor. Odağımızı katılımcılarla yarattığımız organik etkileşimlerde tutmak istediğim için, performanslarımda çok az gereç kullanıyorum. Diyelim bir nedenden dolayı gereçlerim valizimle birlikte kayboldu ve yanımda gelemedi, ofis malzemeleri satan herhangi bir yerden edineceğim malzemelerle minik bir hazırlık sürecinin ardından setimi baştan sona sahneleyebilecek hâle gelebilirim. Performanslarımı özellikle bu şekilde tasarlıyorum.
Gösterinizde sihir ve mizah iç içe. İllüzyon ve komedi arasındaki ilişkiyi nasıl tanımlarsınız?
Konuklarımın ilk saniyeden itibaren rahat ve güvende olmaları çok önemli. Eğlenmek ve birlikte keyifli anlar yaratmak için aynı takımda olduğumuzu hissetmeleri için komedinin yeri büyük. Yaygın olmayan ve gizemli bir eğlence biçimini deneyimleye geldiklerinden, ne ile karşılaşacaklarını bilmemelerinden ötürü gergin hissedebiliyorlar. Bu da biraz mesafe doğurabiliyor. Bazılarıysa aptal ve kandırılmış hissetmekten çekindikleri için istemeden savunma mekanizmalarını devreye sokabiliyor. Halbuki, sihir zaten sağlıklı düşünebilen bir insanın düşünce biçimine göre kurgulanır. Birlikte gülebilmek, bütün bunların üstesinden gelerek hepimizi anda tutmaya yardımcı oluyor. Ben de sahnede aşırı bir karaktere bürünmeden kendim olarak sihir yaptığım için, kişiliğimden ve hayat görüşümden dolayı ister istemez komik bir deneyim sunmuş oluyorum. Zaten hayatın kendisi hem komik hem de sihirli. Ayrıca sürpriz unsuru, hem komedinin hem de sihrin temelinde yer alıyor.
Performans sırasında karşılaştığınız en etkileyici veya unutulmaz tepki neydi?
En çok şaşırtan tepkiler insanların benim gerçekten bir şeyleri hissettiğimi veya ulvi sezgilere sahip olduğumu düşünmesi oluyor. Sıradan bir insan olduğumu, sezgisel illüzyonlar yaratabilmek için el çabukluğu ve dikkat yönetimi içeren birçok tekniği bir araya getirerek sihirlerimi oluşturduğumu söylesem de, bana inanmamakta ısrar edenler beni epey şaşırtıyor.
Hiç hata yaptığınız oldu mu?
O kadar çok ki saysam bitmez. Bu normal. “Eğer sonsuz hata hikâyeniz yoksa henüz deneyimli sayılmazsınız” der ustalar. Canlı performans esnasında herhangi bir şey ters gittiğinde -ki canlı performansın doğası gereği bu kaçınılmaz- durumu olabildiğince sakin karşılamak ve olumsuz etkiyi en aza indirebilmek işin önemli bir parçası. Son zamanlarda başıma gelen hataların hata olduğunu benim ve sahne ekibim dışında kimse anlamaması beni iyi hissettiriyor. Bazen hatalar doğrudan benim bir şeyleri yanlış yapmamdan kaynaklanıyor. Bu gibi durumların bir daha tekrarlanmaması için teknik ve ekipman önlemlerimi alıp setimi geliştiriyorum. Bazen de hatalar katılımcıların oyunları doğru takip etmemesinden veya yanlış anlamasından kaynaklanıyor. Bu da günün sonunda tamamen benim hatam; demek ki, daha etkili iletişim kurabilir veya süreçleri daha anlaşılabilir kılabilirmişim.
Eğer sihirbaz katılımcılarıyla güven çerçevesinde bir ekip olmayı sağlayabilmişse, sihirbazın başarısız olmaması için katılımcılar da ellerinden geleni yapar. Eğer performansın başı ve sonu etkili ve akılda kalıcıysa, arada meydana gelen herşey tolere edilebilir. Hatta bazı basit hatalar, genel deneyimi daha da insancıl ve inandırıcı kılabilir. Eğer büyük ve bariz bir hata meydana gelirse, durumu şakaya vurup enerjiyi düşürmeden devam etmek yapılabilecek tek şey.
Kadıköy’de sahne almanız nasıl gerçekleşti? Kadıköylü müsünüz?
Ortaköylüyüm ama Kadıköy’de çok zaman geçirmişliğim vardır. Yakın arkadaşlarımdan ve etkinliklerden dolayı sık gider ve kalırım. Katılımcı olarak gittiğim bir etkinlik sonrası sahnenin sahipleriyle konuşurken iş birliği yapabileceğimizi fark ettik. “Magic Night”ın sezon açılışını Yeldeğirmeni’nde bulunan Beden İşleri Stüdyo’da gerçekleştirebilmek için paçaları sıvadık. Işık ve ses tasarımımızı yaptık, provalarımızı gerçekleştirdik ve geçen Eylül’de sanatseverlerle buluşturduk. Önümüzde uzun ve eğlence dolu bir sezon var.
Kadıköylü seyirciyi ne kadar tanıyorsunuz?
Kadıköy’ü ve Kadıköylü seyirciyi büyük ölçüde tanıdığımı düşünüyorum. Kadıköy’ün sanat ve etkinlik kültürünü seviyorum. Yerel halkın başka ilçelere kıyasla genç ruhlu ve yeni deneyimlere açık olması beni motive ediyor.
Fotoğraflar: Cengiz Dikbaş/Ozan Güzelce