Yol uzun satırlar kısa

Son dönemin en popüler sosyal medya projesi İstanbul Okurken. Vapurda, metrobüste ve Marmaray’da kitap okuyorsanız “İstanbul Okurken’in” objektiflerine takılma ihtimaliniz yüksek

11 Şubat 2016 - 14:37
Erhan DEMİRTAŞ
İstanbul’da sadece toplu taşıma araçlarıyla günde 5.7 milyon kişinin, 13.5 milyon defa seyahat ettiği biliniyor. İETT’nin verilerine göre İstanbul’da bir otobüs/metrobüs yolculuğunun ortamala süresi 32 dakika. Çeşitli araştırmalara göre bir İstanbullu bir günde yaklaşık 100 dakikasını yolda geçiriyor. Kadıköy’den metrobüs, Marmaray ve vapuru kullananları da bu ortalamanın içine dahil etmek mümkün. Günde yaklaşık iki saatini toplu ulaşımda harcayan kişiler, uyumayı ya da akıllı telefonda oyun oynamayı tercih edebilir. Bunların hiçbirini yapmayanlar ise kitap okuyarak yolun sonunu getirmeye çalışıyor. Eğer vapurda, metrobüste ve Marmaray’da kitap okuyorsanız İstanbul Okurken’in objektiflerine takılabilirsiniz. Toplu taşıma araçlarında kitap okuyan insanların fotoğraflarını sosyal medyada paylaşarak arşiv çalışması yapmak istediklerini ifade eden Didem Kendik ile projenin nasıl ortaya çıktığını konuştuk. Kendik, “Aklımızda bir mesaj verme veya özendirmeden çok belgeleme niyeti vardı” diyor.

“NİYETİMİZ BELGELEMEK”
Proje nasıl başladı, neden böyle bir projeyi hayata geçirmeye karar verdiniz?
İstanbul’da yaşayan, toplu taşımada çok zaman geçirmiş/geçiren ve bu yolculuklarda okumayı seven insanlar olarak böyle bir projeye başlamayı uzun süredir konuşuyorduk. Aslında kendi durumumuzu belgeleme isteğiyle ortaya çıktı diyebiliriz. Yurtdışından benzer çabalar da görmüştük, yani sıfırdan yarattığımız bir konsept değil. Aklımızda bir mesaj verme veya özendirmeden çok belgeleme niyeti vardı. Buna ek olarak, biz de toplu taşımada etrafımızda gördüğümüz okuyucuların ne okuduklarını merak ediyorduk, biraz da bu dürtüyle okunan kitapların bilgisini de belgelememize dahil ettik.
Kaç kişisiniz, ekibiniz kalabalık mı?
Üç kişilik bir ekibiz. Gizem Kendik bir sivil toplum kuruluşunda proje koordinatörlüğü yapıyor. Deniz Cem Önduygu ise görsel iletişim tasarımcısı. Ben de bir dergide fotoğraf ve sosyal medya editörlüğü yapıyorum. Fotoğrafları kendi yolculuklarımız sırasında çekiyoruz. “Benim de böyle çektiğim/çekildiğim fotoğraflar var, göndersem yayınlar mısınız?” sorusuyla çok karşılaşıyoruz. Sitemize herkesin kendi fotoğraflarını sergileyebileceği bir Instagram feed’i yerleştirmeyi de düşündük. Ancak iki endişemiz yüzünden bu sistemden vazgeçtik: Birincisi tamamen kurgulanmış fotoğraflar, ikincisi ise izinsiz çekilmiş fotoğraflar. Biz özellikle izin konusunda hassasız ve İstanbul Okurken’in kontrolümüz dışına çıkan bir izinsiz gözetleme projesine dönüşmesini istemiyoruz. Bu sebeplerle başkalarından gelen fotoğrafları sistematik bir şekilde sitemizdeki ana arşive alamıyoruz, fakat bir şekilde izinli olduğuna inandığımız fotoğrafları sosyal medya hesaplarımızda paylaşmaya çalışıyoruz.

ÖNCE İZİN SONRA FOTOĞRAF
O zaman fotoğrafları mutlaka izin alarak çekiyorsunuz…
Fotoğrafları kendi yolculuklarımız sırasında çekiyoruz. Okuyan birine rastlayınca o anki duruma (kalabalık, açı, vs.) göre ya çekim öncesinde ya sonrasında kısaca projeden bahsedip izin istiyoruz, üzerinde logomuz ve iletişim bilgilerimiz bulunan bir kitap ayracı veriyoruz. Böylece kendisi de fotoğrafının nasıl kullanıldığını görebiliyor, kararını değiştirirse bize bildirebiliyor. Yine kişi izin verirse okuduğu kitabın kapağını da ayrıca fotoğraflayarak o bilgiyi de not almış oluyoruz. Fotoğraf öncesi konuşmuşsak, herhangi bir şekilde poz vermesini talep etmiyoruz; “Lütfen az önceki gibi doğal halinizde okumaya devam edin” diyerek çekim yapıyoruz.
Nerelerde fotoğraf çekiyorsunuz?
Genellikle işe gidiş ve iş çıkışı saatlerinde Anadolu-Avrupa geçiş hatlarında Kadıköy - Beşiktaş, Üsküdar - Beşiktaş, Ayrılıkçeşmesi - Yenikapı hatlarında kitap okuyanları belgeliyoruz. Şu anda vapur, metro, Marmaray ve metrobüs ağındaki toplu taşıma okurlarına denk geldik. Bunu farklı toplu taşıma araçları ve hatlarıyla çeşitlendirmeyi planlıyoruz.

“SAÇIM ÇOK KÖTÜ ÇEKME”
İnsanlar nasıl tepkiler veriyor, kızan ya da sinirlenen oluyor mu?
Yaklaşık olarak konuştuğumuz insanların yüzde 75’i fotoğrafının çekilmesine/kullanılmasına, bu insanların yüzde 95’i ise kitap bilgisini öğrenmemize izin veriyor. Daha önce kızan veya sinirlenen birisiyle karşılaşmadık ancak kadınların büyük çoğunluğu ‘Ay bugün çok kötü görünüyorum, saçım kötü çekme.’gibi tepkiler verebiliyor.
Akıllı telefon çok yaygın hayatımızda. Hatta bu konuyla ilgili belgesel fotoğraf projeleri de var. Sizin çalışmanız bunun aksini ispata mı dayanıyor?
İstanbul Okurken’le kitap okuyanları yüceltmek, vaktini başka bir şey yaparak geçirenlerle (telefonda oyun oynamak, vs.) karşılaştırmak veya “Herkes kitap okusun!” mesajı vermek gibi dertlerimiz yok; romantik bir tavırla hareket etmiyoruz.
En çok hangi kitaplar okunuyor?
Elimizdeki 100 fotoğrafta kitap türü tercihine bakarsak 75’i fiction, geri kalanı non-fiction. Yani çoğunlukla edebiyat eserleri okunuyor. En çok denk geldiğimiz kitaplar ise Sabahattin Ali’den Kuyucaklı Yusuf, Patti Smith’den Çoluk Çocuk ve Paulo Coelho’dan Simyacı eserleri.

ARŞİV