Yoldan çıkan bir serüvenci

İki yıl boyunca bisikletiyle İran’dan Hindistan’a, Himalaya dağlarından Myanmar’a binlerce kilometre pedal çeviren Oğuz Tan ile söyleştik.

01 Eylül 2016 - 16:49

Erhan DEMİRTAŞ
Sistem mühendisliğini bırakarak 2013 yılında eşyalarını bisikletine yükleyip yola koyulan Oğuz Tan, iki yıl boyunca İran’dan Hindistan’a, Himalaya dağlarından Tayland’a 16 bin km’lik bir yolculuğa çıktı. Kadıköy’de yaşayan Tan, bisikleti ile çıktığı bu yolculukta çadırında, yolda tanıştığı insanların evlerinde ve köylerinde konakladı. Serüveninin tüm aşamalarında fotoğraf makinesini yanından ayırmayan Oğuz Tan, farklı yaşamlardan, eşsiz doğa manzaralarına kadar bir çok ayrıntıyı fotoğrafladı. Tan, çektiği fotoğrafları geçtiğimiz hafta Kadıköylülerle de buluşturdu. Peki, Oğuz Tan mühendisliği bırakıp neden bisikleti ile dünyayı gezmeye karar verdi, nelerle karşılaştı, hangi kültürleri tanıdı?  Tan, “Dünya çok büyük. Biz sadece onun üstünde bir nokta gibiyiz ve küçücük bir yerde yaşıyoruz. Ben bu kısır döngünün içinden çıkmak için yola düşmeye karar verdim” diyor.

“ÖZGÜR DEĞİLDİM”
● Bisiklet ile dünyayı gezme fikri nasıl oluştu?
Çocukluğumdan beri doğayı çok severim. 2008 yılında uzun mesafe maraton ve bisiklet gibi sporlara başladım. 2009 yılında ise bisikletime atlayıp Suriye ve Ürdün’e gittim. 2009-2013 arasında iki şirkette çalıştım. Ama 24 saat bana yetmiyordu. Her şey sıkıcı geliyordu, haftanın iki günü özgürdüm ama hayatının genelinde özgür değildim. ‘Bu böyle olmamalı’ dedim. Sporla da aram iyi olduğu için tüm bunları birleştirmeye ve bisikletle yola çıkmaya karar verdim.

● Gezi toplamda kaç yıl sürdü, en çok hangi ülkeleri beğendin?
2013 yılının Ağustos ayında başladım, 2015’in Temmuz’unda döndüm. Türkiye’den yola çıkıp İran, Dubai, Pakistan, Hindistan, Nepal, Myanmar ve Tayland’a ulaştım. Kuş uçmaz kervan geçmez yerlere ayak bastım. Bu süre zarfında sürekli fotoğraf çektim. Bana göre gezinin en iyi noktaları İran, Hindistan ve Nepal’di.

● Sanırım bu gezi senin için turistik amacın dışında başka bir anlam taşıyor. Ne dersin?
Bu gezinin bana kattığı çok şey oldu. Ama bu yolculuk benden bir şeyler de götürdü. Fakat şehirde kalsam da bu olacaktı. Bu iki yıllık yolculuk sayesinde daha mücadeleci ve sabırlı bir insan oldum, stresten ve sıkıntıdan uzaklaştım. Stres yönetimi ve zorluklarla mücadele konusunda beni geliştiren bu yolculuk boyunca yavaş ilerlediğimi, sade yaşadığımı ve az tükettiğimi söyleyebilirim. Her türlü ürünün ve hizmetin, hatta duyguların dahi tüketildiği modern kent yaşamında mutlu hissetmek için pek çok eşyayı satın alıp evlerimizde depoluyoruz. Yolculuğumda ise bir eşyayı veya kıyafeti, parçalanana kadar kullandım. Sahip olduğum birer parça çatal, bıçak, tava ve tencereden oluşan yemek takımını iki sene boyunca kullandım ve halen kullanıyorum.

HEDEF GÜNEY AMERİKA
● Sergiyi gezenlerden nasıl tepkiler gördün?
Sergiyi gezenler arasında bana öykünen birçok insan oldu. ‘Ben de sizin gibi her şeyi bırakıp bisikletimle, motosikletimle dünyayı gezmek istiyorum’ diyenlerle karşılaştım. Bunu çok iyi anlıyorum. Türkiye çok zor günlerden geçiyor. İnsanlar da endişe ve kaygı duyuyorlar. Birçok insan da her şeyi bırakma ve gitme hissi duyuyor. Ama bu o kadar kolay değil. Kaybedeceğiniz işiniz, paranız ya da eşiniz dostunuz varsa yola çıkmak daha zor oluyor.

● Bundan sonraki rotan neresi, neler yapmayı planlıyorsun?
Önümüzdeki dönemde de Meksika’ya uçakla gidip, Latin Amerika’da uzun bir bisiklet yolculuğu yapmayı planlıyorum. O coğrafyadaki kahve işçilerinin çalışma koşullarını fotoğraflamak istiyorum.

● Bir anlamıyla belgesel çalışması yani?
Evet, çektiğim fotoğrafların, yazdığım yazıların geniş kitlelere ulaşması gerektiğini düşünüyorum. Önümüzdeki günlerde yolculuk izlenimlerimi bir internet sitesinde foto hikâyeleriyle yayınlamaya başlayacağım. Güney Amerika yolculuğunda da kahve işçileriyle konuşup fotoğraflarını çekeceğim. Kahve üretim süreçlerini elimden geldiğince belgelemeye çalışacağım. Kahve ve maden sektörü emek sömürüsünün en yoğun olduğu sektörden iki tanesi. Şehirde yudumladığımız kahvenin fiyatını Londra borsası belirliyor. Kahve üzerinden çok paralar kazanılmasına rağmen bunu üreten Latin Amerika’daki bir köylü çok az para kazanıp, açlık sınırında yaşıyor.

“SIRA DIŞI BİR ŞEY YAPMIYORUM”
● Peki, kendini özel hissediyor musun?
Hayır. Kesinlikle böyle bir durum söz konusu değil. 1960’lı yıllarda değil 21.yy’ da yaşıyoruz. Dünya üzerinde adım atılmayan yer, çekilmeyen fotoğraf kalmadı. İnsanlar dünyayı keşfetmeyi bırakıp Mars’a çıkmaya başlıyor. Kısaca yaptığım iş sıra dışı bir şey değil. Ama ben kendimi mutlu huzurlu ve özgür hissediyorum.

● Dünyayı gezmek isteyenlerin neye sahip olması gerekiyor?
Bunun için insanın hayatında aynı anda sahip olması gereken üç şey var; sağlık, zaman ve para. Ancak bu üçüne çoğu zaman aynı anda sahip olamıyoruz. Ama en azından ikisine sahip olduğumuz anda hayallerimizi gerçekleştirme şansımız var demektir. Ancak Türkiye gelişmiş bir ülke değil. Avrupa ve Avustralya’daki gençler üniversiteye başlamadan önce dünyayı gezebiliyorlar fakat ülkemizde yaşayan gençlerin böyle bir şansı yok. Bu nedenle dünyayı gezmek istediğinizde birçok sorunla karşı karşıya kalıyorsunuz. Önemli olan bunları aşıp yola çıkabilmek.

 

ARŞİV