Özgürce kekeleyebilmek için…

Bundan 2 yıl önce biraraya gelerek dernek kuran kekeme bireyler, toplumda ayrımcılığa uğramaktan şikayet ederek, gelişmiş ülkelerdeki gibi Türkiye’de de kekemeliğin bir engel olarak sayılmasını istiyor

03 Temmuz 2019 - 10:12

'Kişinin yaşamını olumsuz anlamda etkileyen konuşmadaki akıcılık bozukluğu' olarak tanımlanan kekemelik, toplumda ayrımcılık ve önyargıyla, medyada da da kimi zaman küçümseme ve alayla karşılanıyor. Bu algıyı değiştirmek üzere yolan çıkan bir grup kekeme birey, bundan 2 yıl önce Kekemeler Derneği’ni kurdu. Türkiye’nin alanında ilk ve tek derneği olma hüviyetine sahip bu derneğin sloganı “Özgürce Kekele”. Bu sloganla ‘Ya kekelersem…’ korkusuna karşı geliyor ve seslerini yükseltiyorlar.

7 Nisan’dan beri derneğin başkanlık görevini yürüten, aynı zamanda dil ve konuşma terapisi alanında yüksek lisans yapan Ayhan Çağlayan’la konuştuk.

  • Sizin kekemelikle ilgili kendi deneyimlerinizi öğreneyim önce. Çocukluktan beri mi bu farklılığınız mevcut yoksa sonradan mı gelişti? Çocukluk ve yetişkinlik tecrübelerinizi merak ediyorum.

Evet, benim de kekemeliğim var. 3 yaşımda başlamış. Çocukluğumdan beri farkındalığım mevcut. Kekemeliği olan bireyler olarak her gün küçük ya da büyük durumlar yaşayabiliyoruz. Kekemelik bireyin özel, akademik, iş ve sosyal hayatını farklı düzeylerde etkiliyor. Burada hem kekemeliğin boyutu hem de bireyin mizacı önemli. Benim de çocukluğumdan bu yana kekemeliğime dair yaşadığım birçok tecrübe var. Bazıları hiç hatırlanmayacak kadar küçük bazıları da bu soru sorulduğu zaman direkt aklıma gelecek kadar büyük. Mesela; lisede tarih dersinde sunum yaparken, kekemeliğim nedeniyle birkaç sınıf arkadaşımın gülüşlerine maruz kalıp kendimi çok kötü hissetmiştim. O anda öğretmenime sunuma devam etmek istemediğimi söyledim ve sunumu yarıda bıraktım. Bu olayın etkisini uzun bir süre yaşamıştım. Lise yıllarında ayrımcılığa ve olumsuz tutumlara maruz kalan ergenlik dönemindeki bir çocuğun bu durumda gireceği psikolojiyi düşünün. Gerçekten kekemeliği olan bireyler, birçok engel grubunda olduğu gibi toplumda olumsuz algı ve tutumlarla ve ayrımcılıkla karşılaşıyor.

  • Neden ‘kekeme’ değil de ‘kekeme birey’ tanımını kullanıyorsunuz?

Toplumsal damgalama olmaması açısından “kekeme” gibi damgalayıcı (etiketleyici) ifadeleri kullanmamaya özen gösteriyoruz. Akademinin dili de bir süredir bu şekilde. Yani, “kekemeliği olan birey” diyerek, kekemeliğin bireyin bir özelliği olduğunu ifade ediyoruz.

  • Türkiye’de kaç kekemeliği olan birey var? Nüfusa oranı nedir?

Kekemelik genel nüfusun ise %1’inde görülüyor. Ülkemizde yaklaşık 820 bin civarında kekemeliği olan birey var. Ayrıca erkeklerde kadınlara oranla 4 kat daha sık gözleniyor.

  •  Kekemeliği olan bir bireyin karşılaştığı zorluklar neler?

Kekemeliğe ve kekemeliği olan bireylere karşı olumsuz algı ve tutumlar ve damgalama var. Bu da kekemeliği olan bireyleri özel, akademik, iş ve sosyal hayatlarında olumsuz etkiliyor. Okul hayatında söz alma, sözlü sınavlar, sunum yapma gibi konulardaki zorluklar nedeniyle kekemeliği olan bireyler düşük notlar alabiliyor ve öğretmenlerinin veya arkadaşlarının olumsuz tepkileriyle karşılaşabiliyor. Bildiğiniz gibi akran zorbalığı son yılların önemli konularından. İş konusu da gerçekten önemli. Kekemeliği olan bireyler mülakatlarda tercih edilmiyor. İşverenlerin de olumsuz tutumları mevcut. İş alımı sonrasında ise yine hem işverenler hem de iş arkadaşları tarafından olumsuz tepkiler alınabiliyor. Sosyal katılım ve arkadaş edinimi konusunda da kekemeliği olmayan bireylere göre daha çok sıkıntı yaşandığı ortada. Bu gibi durumlar kekemeliği olan bireyleri psikolojik açıdan da olumsuz etkiliyor elbette. Az ya da çok her kekemeliği olan bireyin hayatın herhangi bir döneminde bu olumsuz tutumlara maruz kaldığını kesinlikle söyleyebilirim.

  • Medyada kekemeliği olan bireylerin komedi unsuru olarak kullanılmasına ne diyorsunuz?

Geçmişten bugüne ana akım medyada yayımlanan sinema ve dizi filmlerde kekemeliği olan karakterler alay ve eğlence konusu halini almış, yok sayılan ve acınası kişiler olarak çizilmişlerdir. Sinema ve dizi filmlerde çizilen kekeme tiplemeleri toplumda kekemelikle ilgili yerleşik olumsuz imajın ve ön yargıların pekişmesine neden olarak bu bireysel farklılığı yaşayan bireylerin toplumdan izole olmasıyla sonuçlanacak, etkin birer birey olarak yaşamalarına engel olacaktır. Özellikle gelişim çağındaki kekemeliği olan bireyler baz alındığında bu bireylerin akran zorbalığına maruz kalma olasılığını artıracaktır. Bunların yanında engellilik adı altındaki bireysel farklılıkların güldürü malzemesi yapılması etik de değil. Mesela biz kısa bir süre önce de vizyona henüz giren bir sinema filmi ile ilgili bir basın bülteni yayınladık. Sinema ve dizi filmlerde kekemelik yanlış anlatılıyor, komedi unsuru olarak ele alınıyor ve verilen yanlış bilgiler kekemeliği olan bireyleri ve ailelerini mutsuz ediyor ve yanlış yönlendiriyor.

  • Bir Türkiye derneğisiniz. Ülke genelinde kaç üyeniz var? 

Kekemeliği olan bireylerin kurmuş olduğu, kekemelikle ilgili ilk ve tek derneğiz. Sosyal medya hesaplarımızdaki sayılarımıza göre üye sayımız henüz çok az. Sesimizin daha güçlü çıkması, daha fazla kişiye ulaşmak adına özellikle kekemeliği olan herkesi derneğimize üye olmaya çağırıyorum.

  • Çalışmalarınız çoğunlukla İstanbul odaklı sanırım, öyle mi?

Aslında öyle değil. İstanbul nüfusu diğer illere oranla çok fazla olduğu için doğal olarak kekemeliği olan birey sayısı da İstanbul’da diğer illere oranla daha fazla. Bu nedenle İstanbul’da neredeyse her pazar öz yardım buluşmalarımız gerçekleşiyor. Diğer illerde de umarım bu başarıyı yakalayabileceğiz.

  • 'Kekemeliğe 15 günde son!' gibi iddialı reklamlara ne diyorsunuz?

Kekemelik terapisini yalnızca dil ve konuşma terapisti yapar. Türkiye’de çok sayıda formal eğitime sahip olmayan sözde terapistler mevcut. Bu terapilerde kısa bir düzelme izlense de sonra tekrar geriye dönüşler gözlemleniyor. Bizim amacımız bu tür umut tacirlerine karşı gelmek, kekemeliği olan bireyleri bilinçlendirmek, terapilere erişimimizi kolaylaştırmak.

  • Sizler kekemeliği aşmayı ve akıcı konuşmayı mı hedefliyorsunuz yoksa kekemeliğin kabul görmesini mi?

Kısa süre sonra uzman dil ve konuşma terapisti olacak olan biri olarak biraz kekemelik hakkında teknik bilgi vereyim. Kekemelik, konuşmanın akışını ve pürüzsüzlüğünü bozan, tekrarlar, bloklar (tutulmalar), uzatmalar, uygun olmayan yerde durmalar, duraklamalar ve eklemelerle karakterize bir konuşma bozukluğu olup, dil ve konuşma bozukluklarının en yaygın görülen türlerinden biri. Kesin olarak nedeni bilinmemekle birlikte, ağırlıklı olarak nörofizyolojik nedenleri üzerinde duruluyor. Genetik faktörlerin de, kekemeliğe yatkınlık üzerinde önemli bir rol oynadığına dair kanıtlar var. Genelde 2-5 yaşlarında başlıyor,  %80’inde kekemelik kendiliğinden geçiyor. Kekemeliğin ergenlik ve sonrası döneme taşındığı bireylerde ise kekemeliğin tamamen ortadan kalkmayacağı ön görülür. Ergen ve yetişkinlik dönemi kekemelik terapilerinde amaçlar; bireyi kekemeliğini en aza indirmek, bireye iyi bir iletişimci olabilmesi için destek olmak, kekemeliğine ve kekemelikle alakalı çevresel tepkilere karşı duyarsızlaşmasını sağlamak ve kekemeliğini yönetebilmesi için rehber olmak diyebilirim.

Şunu da söylemek gerekir ki herkes ve herkesin kekemeliği, ondan etkilenimi farklı. Bu nedenle herkes için belirli bir yöntem veya doğru yoktur. Herkes için izlenmesi gereken yol farklı olabilir. Kekemelik hem kekemeliği olan birey hem de çevresi ve toplum tarafından kabul edilmeli. Aşılacak veya yenilecek bir durum değil. Ama hedef kekemeliğin kabul edilip yönetiminin sağlanabilmesidir.

  • Özyardım buluşmaları yapıyorsunuz. Nedir bunların içeriği?

Meydanlarda duyarsızlaşma çalışmaları yapıyoruz ve aynı zamanda sosyalleşmiş oluyoruz. Sesli şiirler okuyor; insanlarla, esnaflarla konuşuyoruz. Onlara kekemeliğimizden bahsediyoruz. Anket çalışmaları yapıyoruz. Metroda, otobüste duyarsızlaşma çalışmaları yapıyoruz. Bu buluşmalarda sunumlar ve drama çalışmaları yapıyoruz. Bildiğimiz terapi yöntemlerini ve kekemelik hakkındaki gelişmeleri birbirimizle paylaşıyoruz; sunumlar yapıyoruz. İnternette olabildiğince bilgi, video, görsel paylaşımı yapmaya çalışıyoruz. Ya da arkadaşlarımız kendi deneyimlerini, kekemelikleriyle nasıl baş ettikleri, duyarsızlaşma süreçleri ve tavsiyelerini paylaşıyorlar. Ayrıca buluşmalarda telefonda duyarsızlaşma yapıyoruz; seri ilanları, iş ilanlarını arıyoruz.  26 şehrimizin Özgürce Kekele Öz Yardım WhatsApp gruplarımız var. 400’e yakın öz yardım katılımcımız var. Öz yardım buluşmalarımıza kekemeliği olan bireyler, ebeveynler, arkadaşlarımız, dil ve konuşma terapistleri, öğretmenler, kekemelik hakkında destek vermek isteyen herkes katılabiliyor.

  • Öz yardım buluşmalarınızı genelde Rasimpaşa veya Yeldeğirmeni Sosyal Hizmet Merkezlerinde yapıyorsunuz. Neden bu mekanları tercih ediyorsunuz? Kadıköy olmasının bir özelliği var mı?

Kadıköy, İstanbul için merkezi bir ilçe. İstanbul’un her ilçesinden katılımcılarımızın ulaşabileceği bir yer.  Aynı zamanda Kadıköy Belediyesi bu sosyal tesislerin kullanımı için bize imkan sağlıyor. Bir diğer önemli nokta da Kadıköy halkı da duyarlı bir halk ve çalışmalarımızı rahatlıkla yapabiliyoruz. Kadıköy Belediyesi ve halkına bu açıdan çok teşekkür ederiz.

  • Dernek kurulduğu zamandan bu yana yaklaşık 2 yıldır nasıl bir farkındalık sağladı? Hem kekemeliği olan bireylere hem topluma…

Yüzlerce kişiye ulaştık. Sadece yalnız olmadığını hissetmek bile büyük bir destek. Kekemeliği olan bireylerin ve ailelerinin doğru bilgiye ulaşması, merak ettikleri soruların cevaplarını bulması için çabalıyoruz, bildiklerimiz doğrultusunda yol gösterici olmaya çalışıyoruz. Kekemeliği olan bireyler kesinlikle kendilerini yalnız ve umutsuz hissetmesinler. Asla yalnız değiller ve umarım birlikte güzel işler başaracağız ve kekemelik adına ilerlemeler sağlayacağız. Kekemeliği olan tüm arkadaşlarımı derneğimize üye olarak destek olmaya ve öz yardım buluşmalarına katılmaya çağırıyorum.

  • Sizin önünüzde ne gibi hedefler, projeler var?

Türkiye’de kekemelik bir engel olarak sayılmıyor. İlk amacımız bu yönde çalışmalar yapmak. Kekemeliği olan bireyler toplumda ayrımcılığa uğruyor; mülakatlarda işe alınmıyor, okul çağındaki kekemeliği olanlar sunum yapamadığı, sözlüde başarılı olamadığı için düşük not alabiliyor. Eğitim sistemimizin bu yöndeki eksikliği sebebiyle zor dönemler geçirebiliyor. Bireysel çabalar bir yere kadar etkili. İşte tam da bu nedenle bir araya geldik. Birlik olmak, yalnız olmadığımızı hissetmek için. Bu nedenle, kekemeliğin gelişmiş ülkelerde olduğu gibi engel olarak sayılmasını istiyoruz.

  • Kekemeliği olmayan bir birey, kekemeliği olan birine nasıl yaklaşmalı? Onunla sağlıklı bir iletişimi nasıl kurabilir?

Ekstra bir şey yapmalarına gerek yok. Gayet normal davranılmalı. Öneri olarak şunları söyleyebilirim: İletişim için normalde yaptığımız gibi bireyin yüzüne (gözlerine) bakmalılar; gözlerini kaçırmamalılar. Kekeleyen insanların sözünü kesmemeli ve sözcüklerini tamamlamamalılar. Nasıl söylediğine değil, ne söylediğine dikkat etmeliler. “Sakin ol”, “Derin nefes al” veya “Rahat ol” gibi teselli edici önerilerde bulunmamalılar. Çünkü bunlarla yardımcı olamazlar. Rahat bir şekilde kekemeliği olan bireyin konuşmasını bitirmesini beklemek durumu sakinleştirir. Biraz sabırlı olmaları yeterli.

2 YILDA NELER YAPTILAR?

  • 4 Türkiye Konferansı gerçekleştirdik. Bu konferanslarda kekemeliği olan arkadaşlarımızın yanı sıra dil ve konuşma terapistleri de yer aldı ve kekemelik adına farkındalık yaratan bilgilendirici sunumlar yapıldı.
  •  “Türkiye’de Kekeleyen Bir Birey Olmak” isimli bir rapor yayınladık.
  • Öz yardım buluşmaları düzenliyoruz. Broşürler çıkarıyoruz.
  • Üniversitelerin dil ve konuşma terapisi bölümü öğrenci temsilcileriyle irtibat halindeyiz. Kekemelik alanındaki akademik çalışmalara katkı sunuyoruz; anket çalışması ya da klinik çalışmalarda katılımcılarımıza çağrı yaparak destek olmaya çalışıyoruz.
  • Yurtdışı bağlantılarımız bulunmakta. International Stuttering Association (Uluslararası Kekemeler Derneği) tarafından tanındık. 2017’de Nürnberg’te; 2018’de Köln’de düzenlenen Almanya Kekemelik ve Öz Yardım Federasyonu Kongrelerine katıldık.
  • Yabancı kaynakları Türkçe’ye çeviriyoruz. Ayrıca bu konuda Boğaziçi Üniversitesi ve Dokuz Eylül Üniversitesi’nin Engelli Öğrenciler Birimiyle iletişime geçtik. Bize kaynak çevrilmesi, kekemeliği olan öğrencilerin ders hocalarının kekemelik hakkında bilgilendirilmesi konusunda planlarımız bulunmakta.
  • Kekemeliği alay unsuru olarak gösteren diziler ve filmler hakkında basın bültenleri yayınlıyoruz. RTÜK’e ve CİMER’e toplu şikayette bulunuyoruz.

 www. kekemelerdernegi.com


ARŞİV