Basında eskiden çokça rastladığımız ‘arka sayfa güzeli’ geleneğini geri getiriyoruz ancak büyük bir farkla! Alanında ilk’lere imza atmış, ‘kadınlar yapamaz’ denilen mesleklerdeki cinsiyetçi kalıpları kırmış, cesur ve azimli kadın kahramanları tanıtacağız size. Onlar, bizlerle bu topraklarda yaşadı, mücadele etti ve başarılar kazandı. Lakin erkek egemen tarih anlayışı çoğunlukla onları yok saydı. Bu kadınları tarihin tozlu sayfalarından çıkarıp, kamuoyunun yeniden dikkatine sunmayı hedefliyoruz. Buyurun tarih yazan kadınların öykülerine…
Türkiye’nin ilk üniversite mezunu hemşiresi, eğitimci, öğretmen, müdüre ve müfettişi, Esma Deniz İbrahim, 1902 yılında Selanik-Kavala’da matbaa sahibi İbrahim Bey ve Mürevvet Hanım’ın kızı olarak doğdu. Gençliğinde soyadı olarak babasının adını taşıdı. 1934’te Soyadı Kanunu’ndan sonra ‘Deniz’ soyadını aldı. Kavala’da bir yıl mahalle mektebine, sonra da Selanikli’lerin açtığı bir okula devam etti. Bugün Çamlıca Kız Lisesi olarak bilinen Çamlıca İnâ Sultanânisi’ni 1922’de bitirdi.
Lise yıllarında –Türkiye’nin ilk kadın avukatı Süreyya Ağaoğlu’nun da içlerinde bulunduğu- bir kadın grubuyla görüşmeye başladı ve burada bir kadından İngilizce öğrendi. Aynı yıl Amerikan Hastanesi bünyesinde kurulan Amiral Bristol Hemşirelik Okulu’na girdi. İki yıl üç ay süren yoğun bir hemşirelik eğitimi aldıktan sonra 1924’te okulun tarihindeki ilk Türk ve Müslüman hemşire olarak mezun oldu. Mezuniyet sonrası okuldaki hemşire eğitim kadrosuna katılıp, 1924-1927 arasında öğretmen ve uygulama hemşiresi olarak çalıştı. Gösterdiği iyi performans üzerine ABD’de New York eyaletinde Columbia Üniversitesi Teacher’s College’e eğitim için gönderildi. 1929’da hemşirelik alanında lisans derecesini alarak mezun oldu. 1930’da aynı üniversitede Çocuk Gelişimi ve Ebeveyn bölümünde yüksek lisans yaptı.
İngilizce, Fransızca ve İtalyancayı iyi derece biliyor olması onun farklı alanlarda devlet bünyesinde çalışmasının kapılarını açtı. 1931-1937 yılında Hıfzıssıhha Enstitüsü’nde mütercim ve sekreter olarak; 1937-1943 yılları arasında Kızılay Hemşirelik Okulu’nda öğretmen ve müdür yardımcısı olarak; 1943-1945 yılları arasında da Kızılay Hemşirelik Okulu’nda müdür vekili olarak yöneticilik yaptı.
BİNASIZ OKULDA EĞİTİM VERDİ
1944 yılında Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Hastanesinde bir hemşire ebe ve laborant okulu açmaya karar verince, müdiresi olarak Esma Deniz tayin edildi. 20 kişilik bir öğrenci grubuyla okul binası olmaksızın hastanede öğrencilere yatacak yer ayarladı. Böylece normalde teorikten uygulamaya doğru sürdürülen eğitim sistemini koşullardan dolayı tersinde işletti. Eğitime uygulamadan başlayarak 1947’de okul binasının inşaatından sonra teorik dersleri tamamladı.
1952-1954 yılları arasında Amiral Bristrol Hemşirelik okulunda Türk müdür olarak çalıştı. 1955-1957 yıllarında Şişli Hemşire Ebe ve Laborant Okulu’nda müdür ve öğretmenlik yaptı. 1957-1960 yıllarında Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı’nın İstanbul Sağlık İl Müdürlüğü’ne“Hemşirelik Murakıbı” olarak atandı.
1960-1962 yıllarında Hacettepe Hemşirelik Yüksekokulu’nda öğretmen olarak, 1963-1967 İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi, Farmakoloji ve Tatbiki Enstitüsü’nde mütercim ve sekreteri olarak, 1967-1968’de Kızılay Hemşirelik Okulu’nda ziyaretçi öğretmen olarak çalıştı. 1970-72 arası iki yıl süreyle mesleki tercüman olan Esma Deniz, 1972’de emekli oldu.
SADECE HEMŞİRELİK YAPMADI
Esma Deniz, mesleğin profesyonelleşmesi adına büyük çaba gösterdi.1943 yılında açılan Türk Hemşire Derneği'nin kurucularındandı, bu derneğin 18 yıl süreyle başkanlık görevini üstlendi. Türk hemşirelerini Uluslararası Hemşireler Birliği'nde temsil etti. Florence Nightingale Hemşirelik Okulu’nun kurulmasına da katkıda bulundu. Hayatı boyunca birçok hemşirelik okulunun kuruluşuna yardım etti. “Hemşirelere Psikoloji” başlıklı eseri uzun yıllar Kızılay Hemşirelik Okulu’nda ders kitabı olarak okutuldu. Hemşirelik Kanunu’nun hazırlanmasında birçok lider hemşire ile beraber aktif olarak çalıştı. Ömrünün son yıllarında Balmumcudaki evinde kronik birçok hastalıkla mücadele eden Esma Deniz, yetiştiği ve yıllarca hizmet verdiği Vehbi Koç Vakfı Amerikan Hastanesi’nde, 95 yaşındayken 21 Temmuz 199 tarihinde vefat etti.
“HEMŞİRELİK SOSYAL BİR HİZMET”
“Hastaya mükemmel bir bakım sağlamak bir hemşirenin en temel prensibi olmalıdır” sözüyle yeni kuşak hemşirelere yol göstermiş olan Esma Deniz, kendi dilinde anlattığı hayat hikâyesinde hemşirelik ile ilgili şunları söylemiş:
“Hemşirelik geniş ölçüde ve manada, sosyal bir hizmettir. Materyali insan ve birbirine pek benzemeyen özellikleri olan insana gösterilen saygıdır. İnsan haklarının biri de insanın sağlıklı yaşama hakkıdır. İyi bir hemşirelik uygulaması, kim olursa olsun, kişinin şahsiyetine gösterilen saygıyı sürekli olarak yansıtır. Bu nedenle de hemşireler için başlıca ilke bakımdır. İnsanın sağlığında ve hastalığında sunulan hemşirelik bakım hizmetidir...”
Esma Deniz’le yapılmış son kapsamlı röportajlardan biri 20 Temmuz 1985 günü Dateline Turkey dergisinde İngilizce olarak “Amiral Bristol’ün Merdivenlerinde Öncü Hemşire Esma Deniz, Türk Hemşireliğinin Altmış Yıllık Gelişimini Anlatıyor” başlığıyla yayımlanmıştı. Deniz şunları söylemiş: “Hemşire mesleğine ilgi duymamın kökenleri, savaşlardan, özellikle de Milli Mücadele’den kaynaklanıyor. Ülkemizin işgal edildiğini görmek üzüntü vericiydi, hatta daha doğrusu kabul edilemez bir şeydi. Ülkeme hizmet etmek istedim. Hemşirelere ihtiyaç olduğu aşikardı.”
“DEMİR LEBLEBİ GİBİ”
Uygulamalarında gösterdiği disiplin ve çalışma her zaman dikkat çekici oldu. “Tıbhaneden Numuneye” adlı kitapta Esma Deniz şöyle tarifleniyor; “Orta boylu, mavi gözlü, keskin bakışlı,yüz hatları sert, mimikleri az, iddiasız, gözlüklü bir hemşire idi. Kırlaşmaya başlamış sarı saçlarına yerleştirmiş olduğu kepi ve hemşire üniformasıyla hastanenin her yerinden görülürdü. Boyu ile orantılı olmayan geniş adımları ve hafif yana eğik yürüyüşüyle koridorları hızla geçerdi. Konuşurken her kelimeyi hafif bir madeni sesle ağır ağır söyler, karşısındakini hemen etkisi altına alırdı. Hiç gülmeyen bir hali vardı. Ağzından çıkan kelimelerde demir leblebi sertliği hissedilirdi. Kendisinden öyle emin, mesleğine öylesine bağlıydı ki ufak tefek bünyesi bizlerin gözünde zaman zaman devleşirdi”
“KİTAP GİBİ HEMŞİRE”
Kendisiyle çalışma fırsatı bulan ve hemşire olan Gülsevim Çeviker, onunla ilgili şu ifadeleri kullanmıştı; “Her zaman danıştığım bir büyüğümdü. Hiç konuşmasa da yanında otursanız kendisinden pek çok şey öğrenebilirdiniz. Bir kitap gibiydi, her çevirdiğiniz sayfada apayrı ufuklar meslekle dolu anılar ve her konuda bizlere ışık tutan deneyimlerle dolu bir hazineydi… Florence Nightingale dünyaya profesyonel hemşirelik mesleğini kazandıran öncüydü. Aynı şekilde Esma Deniz de özellikle o dönem Türkiye’sinin şartlarında bu mesleği seçen gönül veren ve özel yeteneklere sahip bir kişiydi”
(Bu yazıda, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıp Tarihi ve Etik Anabilim Dalı Öğr.Gör.Dr. Nilüfer Demirsoy’un “Cumhuriyet Dönemi İlk Diplomalı Türk Hemşirelerden Biri Esma Deniz” başlıklı tezinden yararlanılmıştır)
Amiral Bristol Hemşirelik Okulu