Moda Caddesi’nde yürürken 147 numarada bütün heybeti ve “eskinin zerafeti”yle karşınızda beliren Sarıca Apartmanı mutlaka dikkatinizi çekmiştir. 1870’lere kadar önemli bir yerleşmeye sahne olmayan Moda, önce banker Lorando ve Tubini ailelerinin daha sonraları Whittall’ler ve Lafontain’lerin yerleşimleriyle ilgi çekmeye başlamış, bahçeli köşkleriyle kısa sürede bir altkent peyzajına kavuşmuştu. Moda’nın en önemli yapılarından birini de Sarıcazade Arif Paşa 1903 yılında inşa ettirdi. Bugünkü adı Sarıca Apartmanı olan köşkün hikâyesini bu yazıda Deniz Kavukçuoğlu’nun “Mühürdar’dan Moda’ya Geçmişe Doğru Bir Gezinti” kitabından ve Pınar Öğrenci’nin Arradamento Mimarlık Dergisi’nde yazdığı makaleden aldığımız bilgilerle anlatacağız.
Moda Sarıca Arif Paşa Konağı ya da Sarıca Apartmanı, Moda Caddesi üzerinde yer alıyor. Neoklasik üsluptaki yapı, Mimar C.P.Pappa’ya 1903 yılında Sarıcazade Arif Paşa tarafından inşaa ettiriliyor. “Sarıcazadeler” olarak da anılan Sarıca Ailesi, İstanbul’ un fethinden sonra Yunanistan’ın Evvia Adası’ndan göç ederek İstanbul’a yerleşen bir aile. Ailenin günümüze kadar uzanan oldukça geniş bir kanadı, 19. ve 20. yüzyıllarda yaşayan Ragıp Paşa ve Arif Paşa kardeşlere dayanıyor. Ailenin büyük oğlu Ragıp Paşa, Galatasaray Lisesi’ni ve Mülkiye Mektebi’ni bitirdikten sonra mabeynci olarak Yıldız Sarayı’na alınıyor ve 1908 yılına kadar II. Abdülhamid’e yakın sivil bir paşa olarak kamu hizmetini sürdürüyor. Ragıp Paşa’nın yaptırdığı bilinen yapılar arasında Caddebostan’da bulunan Ragıp Paşa Köşkü ve aynı arazide kızı için yaptırdığı Tevhide Hanım Köşkü de yer alıyor.
Ragıp Paşa’nın kardeşi Dr. Arif Paşa ise Atina’da tıp eğitimi gördükten sonra İstanbul’a yerleşmiş. Moda’da yaşayan Arif Paşa, Yıldız Sarayı’nda doktor olarak çalışmış.
Arif Paşa Konağı şimdiki adıyla Sarıca Apartmanı Rum asıllı mimar Constantin P. Pappa’nın bilinen ilk büyük ölçekli yapısı. Moda Caddesi üzerinde geniş bir bahçe içinde bulunan köşk, uzmanlara göre çağdaşı olan yapılar arasında farklı bir yere sahip.
I.Dünya Savaşı sırasında İstanbul işgal edildiğinde, İngilizlerin müsaadesiyle köşk boşaltılarak, iki yıldan fazla Ermeni Sıbyan Okulu olarak kullanılmış, köşkteki birçok eşya işgal yıllarında ya harap hale getirilmiş ya da kaybolmuş. Köşk, İstanbul’un kurtuluşundan sonra tekrar sahiplerine geçmiş.
Halen Sarıca ailesinin mülkiyetinde olan konakta bugün, Arif Paşa’nın torunu olan dünyaca ünlü piyanistimiz Ayşegül Sarıca ve kardeşi Mehveş Sarıca ikamet etmekte.
Konağın bahçesi üç metre yüksekliğindeki yığma taş duvarlarla çevrili. 1930’lu yıllarda yani tramvay geçmeden önce, biri esas bahçe girişi, biri de servis kapısı olmak üzere iki demir kapısı olmasına karşın tramvayın geçmesi için köşkün bahçe duvarları geriye çekilince, esas demir kapı kaldırılmış. Bodrum, zemin, üç normal kat ve çatı katından oluşan, zengin taş işçiliğine sahip Sarıca Arif Paşa Konağı, hem Arif Paşa’nın statüsüne yakışır bir konak, hem de bir aile apartmanı gibi tasarlanmış. Cadde cephesindeki, iyonik başlıklı yüksek dört sütunlu, mermer korkuluklu anıtsal girişi, yarım ay şeklinde, kenarları mermer kaplı parke mozaiklerden yapılmış yolla, cadde üzerindeki kapıya bağlanıyor. İçteki kapıya çıkılan merdivenler ise Roma işlemeli tırabzan ve korkuluklarla desteklenmiş.
Arif Paşa Köşk, dönemindeki diğer köşk ve yalılar gibi orta sofalıdır. Ana merdivenlerin kat sahanlıklarındaki büyük çift kanatlı kapılar, katları birbirinden ayırır. Mimar Pappa, konağın sahibi Arif Paşa, kullanıcıları Sarıca Ailesi ve hizmetlilerin konak içi trafiğine uygun bir plan tasarlamıştır. Arif Paşa, zemin katta cadde cephesinden girişi olan bölümde yaşamıştır. Bahçe içindeki saçaklı ikinci kapıdan ulaşılan diğer katlar ise ailenin diğer fertleri tarafından kullanılmıştır.
Yol çalışmaları sırasında yapılan müdahaleler ve cephesindeki doğal eskimeler dışında, günümüze kadar korunarak gelen Sarıca Arif Paşa Konağı, Moda’nın önemli tarihi yapılarından biridir.