İstanbul’un ilk apartman semtlerinden biri olan Yeldeğirmeni, Türklerin yanı sıra Kürtler, Rumlar, Ermeniler, Museviler gibi birçok farklı etnik kökenden insanın yaşadığı, kültürlerini harmanladığı zengin ve yoğun konut dokusuyla ilçe merkezinden farklılaşır. 19.yüzyıl sonlarında, dönemin modernleşme eğilimleri doğrultusunda oluşan semtte, İstanbul’un ilklerinden olan bazı apartman yapıları görülür. Daha çok Rum, Ermeni, Musevi ve Haydarpaşa’da çalışan gar işçilerinin yaptığı Alman ve İtalyan apartmanlarının dışında mahallede yapılan ilk Türk apartmanı Celal Muhtar Apartmanı’nın öyküsünü uzun süre Göztepe’de ikamet eden Mimar Levent Civelekoğlu’nun blogunda aktardıklarıyla anlatacağız bu yazımızda.
İLK TÜRK APARTMANI
Rumların da rağbet ettikleri bir yerleşme olan Yeldeğirmeni’nde 1898’de Ayios Yeorgios Rum Ortadoks kilisesi de açılmıştı. Aynı yıl Haydarpaşa Garı ile diğer liman tesisleri ve demiryolu inşaatının başlamasıyla da işletmede çalışan İtalyanlar Valpreda Apartmanı’na, Almanlar ise Sünget Apartmanı’na yerleşmişlerdi. Hatta adı günümüzde Osmangazi İlkokulu olan kendi okullarını bile inşa etmişlerdi.
Mütareke ve Cumhuriyet’in ilk yıllarının tanınmış simalarından Doktor Celal Muhtar’ın Taşlı Bayır ve İskele sokaklarının kesiştiği köşede yer alan Taşlı Bayır Sokak No:16’daki 6 katlı apartmanı da o yıllarda yapılmıştır ve semtin tek Türk apartmanıdır.
ÖDÜLLÜ DOKTOR
Doktor Celalettin Muhtar Özden, 1865 yılında İstanbul’da doğmuştur. Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane başkâtibi ve aynı zamanda Harbiye Mektebi Edebiyat muallimi Mehmet Muhtar Efendi’nin oğlu, Mustafa Kemal Atatürk’ün doktorlarından Prof. Dr. Akil Muhtar Özden’in ağabeyidir. Celalettin Muhtar Özden, Galatasaray Sultanisini bitirmiş, Mekteb-i Tıbbiye-i Askeriye’de okuyarak yüzbaşı rütbesiyle mezun olmuş, 1887-89 yılları arasında İstanbul Kuduz Müessesesi’nde görev almıştı. 1889 yılında ihtisas yapması için Fransa’ya gönderilmiş, Pasteur Laboratuvarlarında yaptığı deri hastalıkları ve frengi konusundaki araştırma, buluş ve çalışmaları dikkat çekmiş, 1892’de Fransız Dermatoloji ve Sifilografi Cemiyeti onur üyeliğine seçilmişti.
“APARTMANI GÖÇMENLERE TAHSİS ETTİ”
İstanbul’a dönerek 1892-1924 yılları boyunca Mekteb-i Tıbbiye’de Cildiye hocalığı yapmıştı. 1903 yılında açılan Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane’nin ilk kuruluşunda yer alan dört klinikten biri olan Cildiye ve Efrenciye Kliniğinin kurucusu da oydu. Padişah II. Abdülhamid’in saray hekimliğini de yapan Celalettin Muhtar Özden, İkinci Meşrutiyet’ten sonra Kızılay Genel Merkez üyeliğini sürdürmüş, Kızılay’ın Umumi Müfettişi olmuştu. Celalettin Muhtar Özden, Balkan harbi sırasında büyük göç dalgasının yarattığı ihtiyaçların karşılanmasında ve Kurtuluş Savaşı boyunca Anadolu’ya gönderilen yardımların düzenlenmesi gibi önemli bir görevi de üstlenmişti. Çalışmalarını fahri olarak yürütüp, maaşını hayır işlerine bıraktığı gibi Yeldeğirmeni’nde yaptırmış olduğu yeni evini de göçmenlerin hizmetine tahsis etmişti.
“ÇALIŞMALARINA YELDEĞİRMENİ’NDE DEVAM ETTİ”
Dr. Celalettin Muhtar Özden, hekimliğiyle de dünya tarihine geçmişti. Celalettin Muhtar, “Tinea pedis et mannum” olarak bilinen mantar enfeksiyonunu fark eden ilk kişiydi. 1890 yılında, bu lezyonların tricophyton türü mantarlar tarafından oluşturulduğunu gösterdiğinde, ayak tabanı ile el ve ayak parmakları arasında görülen bu rahatsızlık henüz tanınmıyor ve egzama, frengi veya dizidroz gibi tanılar ile ele alınıyordu. Dünya literatüründe bu buluşu sayesinde I. Dünya Savaşı sırasında Alman ve Fransız ordularında askerler arasında pek yaygın olan bu mantar enfeksiyonu tedavi edilebilmiş ve askerlerin uzun süreler hastanede yatmaları önlenmişti. Öyle ki ölümünden sonra, 1982 yılında son 60 yılın en değerli 5 doktorundan biri olarak ödüle layık görülmüştü. 1937’de görme yeteneğini tümüyle yitiren Dr. Celalettin Muhtar Özden bilimsel çalışmalarına Yeldeğirmeni Taşlıbayır Sokağı’ndaki dairesinde devam etmişti. Mimar Arif Atılgan’ın araştırmalarına göre son yıllarında gözleri görmez olan doktor zaman zaman bir yardımcısı ile Yeldeğirmeni çarşısına çıkıyor, gününün çoğunu arkadaşı berber Bekir’in dükkânında geçiriyordu. Özden 26 Ekim 1947’de 82 yaşında İstanbul’da vefat etti.
APART OLARAK KULLANILIYOR
Dr. Celalettin Muhtar Özden hayatını kaybetmeden önce dairelerin ikisi hariç hepsini çoğunluğu Türk olan farklı kişilere satmış, bu iki daireye de kendisi yerleşmişti. Daha sonraları daireler sürekli el değiştirirken, dairelerin yeni sahipleriyle ilgili bir kayıt günümüze ulaşmadı. Bugünlerde ise apartmanda birkaç ofisin haricinde odalara bölünmüş daireler öğrencilere apart olarak kiraya veriliyor.