(FOTOĞRAFLAR: RAMAZAN KARAKAYA)
Her gün adım adım arşınladığımız Kadıköy sokaklarının hikayelerini hiç merak ettiniz mi? Biz ettik, cadde ve sokakların izini sizin için sürdük, birbirinden ilginç hikayelere ulaştık. Kadıköy’ün Heredot’u olarak bilinen ve 4 yıl önce kaybettiğimiz Dr. Müfid Ekdal’ın kitapları başta olmak üzere diğer kaynaklardan derlediğimiz bu yazı dizisinde, Kadıköy’ün tarihine ışık tutan saklı sokak isimlerinin kökenini öğreneceksiniz. Kimi ilginç sokak isimlerinin neden o sokağı süslediğine dair herhangi bir kayıt bulunamazken, bazı sokaklar adını orada yaşayan simalardan almış. Bazen de memlekete hayrı dokunmuş kişiliklerin adları anılarına ilçenin bir sokağına verilmiş. Kadıköy’de iz bırakmış kişiler ve saklı kalmış hikayeleriyle sokakların hafızasında bir yolculuğa davet ediyoruz sizi…
• Fahir Açan Sokağı
Feneryolu’ndan geçen tren hattı ile Ziverbey Caddesi’ni birleştiren sokağa evvelce Cami Sokak denirdi, sonradan Feneryolu Sokağı tabelası asıldı.
Bu yolun sağ tarafında etrafı yüksek duvarlarla çevrili ahşap pembe konağa Hüsami Efendi Köşkü denirdi. Konağın sahibinin adı her ne kadar Hüsamettin ise de, halk arasında Hüsami Efendi ismi yerleşmişti. Hüsamettin Efendi’nin Seniye ve Faika isimli iki kızı vardı. İlk eşi öldükten sonra Fanide Hanım isminde bir kadınla evlenmiş, bu hanımdan da Bedia isimli bir kızı olmuştu. İsimleri geçen bu üç kadın, bütün hayatları boyunca birbirleriyle dargın yaşamış, dargın ölmüşlerdir. Faika Hanım’ın da Fahir isminde bir oğlu vardı. Terbiyeli, efendi bir çocuk olmasına rağmen civardaki yaşıtlarıyla arkadaşlık etmez, yalnız yaşamayı tercih ederdi.
1947 yılının bir yaz günü öğleden evvelki saatlerde Haydarpaşa Numune Hastanesi’nin acil polikliniğine sedye üzerinde ıslak mayolu, vücudunun muhtelif yerlerinde ve saçları arasında kum taneleri dolu olan 18 yaşlarında bir genci getirdiler. Sedyeyi taşıyanlar da mayolu çocuklardı. Fahir Fenerbahçe Plajı’nda denize atlamış, başını dipte bir şeye çarpmış, fenalık geçirince arkadaşları onu acele hastaneye taşımışlardı. Çekilen röntgende Fahir’in boyun kemiğinin kırıldığı görülüyordu. Birkaç gün sonra ateşi kırk dereceye kadar yükseldi, bütün çabalara rağmen bu ateş düşürülemedi ve bu genç, kısa süre sonra hayattan ayrıldı.
Aradan birkaç yıl geçti. Bütün hayatları boyunca birbirine dargın olan mirasçılar Pembe Köşk’ü yıktırıp arazisini parsellediler. Feneryolu Sokağı’na dik olarak açılan yol Gazi Ahmet Muhtar Paşa arazisinin parselasyonundan meydana gelen Yazıcıbaşı Sokağı ile birleştirildi ve Fahir Açan’ın annesi Faika Hanım bu sokağa “Fahir Açan Sokağı” adını verdirdi. İşte bu sokak, çok genç yaşta elim bir kaza sonucu hayattan ayrılan bir gencin hatırasını taşır.
• Mühürdar Bağı Sokağı
Bu sokak, Kadıköyü sahilinden Moda’ya çıkan yokuş ile sahil arasında kalır. Asırlar önce, 18. yüzyıl içinde Sultan III. Mustafa’nın sadrazamı Moldavancı Ali Paşa’nın “mühürdar”ı olan Ahmet Efendi’nin burada bir ikametgâhı ve çiftliğinin yanında bağlıkları da vardı. Sokağın adı, işte bu çok eski bağlıklardan geliyor.
• Nemlizade Sokağı
Yeldeğirmeni semtinde bulunan yokuş bir sokaktır. Olasılıkla ünlü Trabzonlu “Nemlizadeler”den biri bu çevrede ikamet etmişti bir süre. “Nemlizadeler” Trabzon’un 19. yüzyıl sonlarındaki köklü ailelerinden biriydi. Eğitime çok önem verdiklerinden orada bir de okul yaptırmışlardır. Hacı Ahmet Efendi’nin neslinden Nemlizade Hacı Osman Bey, 1912’de II. Meclis-i Mebusan’da bulunmuştu. Ticaretle de uğraşan bu Nemlizade ailesine ait, İstanbul’un pek çok yerinde tütün depoları bulunuyordu.