Osmanlı'nın ilk kadın nü ressamı: Celile Hanım
Müfide Kadri, Mihri Müşfik, Hale Asaf, Belkıs Mustafa, Nazlı Ecevit, Melek Celal Sofu ve Fahrel Nissa Zeyd gibi ilk kadın ressamlarımızdan biri olan Ayşe Celile Hikmet Uğuraldım, eserlerinde nü kadın temasına yoğun yer vermiş ilk kadın ressamdı.
Babasının görevi nedeniyle bulundukları Selanik’te, 1880 yılında dünyaya geldi. Babası dilci ve eğitimci Hasan Enver Paşa; annesi ise Alman kökenli Osmanlı generali Mehmet Ali Paşa'nın (Karl Detroit) kızı olan Leyla Hanım'dır. Evde özel öğrenim görerek yetiştirildi. Babasının Sultan Abdülhamit’in yaveri olduğu sırada saray ressamı Fausto Zonaro’dan resim dersleri alma fırsatı buldu. Resim çalışmalarında kuşağının diğer kadın ressamları gibi portreler üstüne yoğunlaştı. Natürmort da yapmasına rağmen Celile Hanım tam anlamı ile bir portre sanatçısıydı. İlgisini en çok çeken konuların başında ise nü kadın temaları geliyordu. “Hamamda çıplak” en çok kullandığı konular arasındaydı. Boya kullanımında kalın opak boyayı neredeyse hiç kullanmayan Celile Hanım, pastel renklerin hakim olduğu resimler yaptı. Portrelerinde genellikle aile içindeki dostlarını ve akrabalarını ele aldı, resimsel açıdan ise bu portrelerde ifade bakışlarla ve duruşlarla güçlendirildi. Üretken bir sanatçı olması dolayısıyla çok sayıda resim üreten Celile Hanım, bunların çoğunu etrafındakilere seve seve dağıttı. Bu yüzden aile çevresi dışında da çok sayıda resmi bulunmuyor.
HİKMET BEY İLE EVLİLİK
1900 yılında Şair Nazım Paşa’nın oğlu Hikmet Bey ile evlendi ve Celile Hikmet adını aldı. Hikmet Bey, Selanik’te Hariciye Nezareti’nde memur idi. İleride Türk şiirinin önemli isimlerinden birisi olacak ilk çocukları Nazım, 1901’de Selanik’te dünyaya geldi. 1905’te doğan ikinci çocuğu İbrahim Ali, ertesi sene kuşpalazından öldü. Hikmet Bey’in işi nedeniyle ailecek taşındıkları Halep’te iken 1907’de Samiye adını verdikleri kızı dünyaya geldi.
PARİS’TE RESİM YAPTI
Şiddetli geçimsizlik nedeniyle 1917’de Hikmet Bey’den ayrıldı. İlk eşi Hikmet Bey’den ayrılmak üzere olduğu sırada tanıştığı ünlü şair Yahya Kemal ile büyük bir aşk yaşadı; ancak bu ilişki arzu ettiği gibi evlilikle sonuçlanmadı. Kemal ile ayrılıklarının üzüntüsü ile İstanbul’dan ayrılıp Paris’e gitti ve orada resimle ilgilendi. İstanbul’a döndükten sonra karma sergilere katıldı; kişisel sergiler açtı; dönemin en aktif kadın ressamları arasında yer aldı. İbrahim Bey adında bir kaymakamla kısa süren bir evlilik yaptı. Soyadı Kanunundan sonra “Uğuraldım” soyadını aldı. Son yıllarında gözlerini kaybeden sanatçı, 1956’da Ankara’da yaşamını yitirdi.
“SALONA ASIN LÜTFEN”
Yazar Osman Balcıgil, “Ela Gözlü Pars: Celile” isimli kitabında şöyle yazıyor:
“Hamamda çıplak çizimlerini verirken ‘Yatak odanıza değil, salonunuza asınız lütfen!’ diyerek uyarmıştı tablosunu sattığı ya da hediye ettiği kimseleri. ‘Kulak misafiri oldum, resimlerinizi verirken hep salona asmalarını rica ediyorsunuz. Neden?’ diye soran bir gazeteciyi şöyle cevapladı ayaküstü Celile: ‘Sadece nü olanlarla ilgili uyarıda bulunuyorum. Çünkü, evlerine ziyarete gittiğimde, nülerimi salonda görmüyorum. Nereye astıklarını sorunca hepsinin cevabı aynı oluyor: Yatak odası. Hepsinin gerekçesi de aynı: Ayıp. Sizce, bir hamam tablosu giyinik çizilebilir mi? Resmin ayıbı olmaz beyefendi. Üzerine konuştuğumuz konu sanat. Sizce de öyle değil mi?’”
KAYNAKÇA: Vikipedi, Murat Germen’in Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan Celile Hanım kitabı, Taha Toros arşivi ve http://lebriz.com/pages/lsd.aspx?articleID=380§ionID=2&lang=TR&bhcp=1