Basında eskiden çokça rastladığımız ‘arka sayfa güzeli’ geleneğini geri getiriyoruz ancak büyük bir farkla! Alanında ilk’lere imza atmış, ‘kadınlar yapamaz’ denilen mesleklerdeki cinsiyetçi kalıpları kırmış, cesur ve azimli kadın kahramanları tanıtacağız size. Onlar, bizlerle bu topraklarda yaşadı, mücadele etti ve başarılar kazandı. Lakin erkek egemen tarih anlayışı çoğunlukla onları yoksaydı. Bu kadınları tarihin tozlu sayfalarından çıkarıp, kamuoyunun yeniden dikkatine sunmayı hedefliyoruz. Buyurun tarih yazan kadınların öykülerine…
İlk Kadın Orkestra Şefi: İnci Özdil
Türkiye’nin ilk klasik batı müziği kadın orkestra şefi olan İnci Özdil, 8 Aralık 1960’ta Ankara’da doğdu. Babası doktor, halk müziği derlemecisi Recai Tayyar Özdil, annesi inşaat mühendisi İlhan Özdil’dir. İlk müzik eğitimini kardeşi Sıdıka ile birlikte Mithat Fenmen’den aldı. 1971'de Ankara Devlet Konservatuvarı Piyano bölümünde Nimet Karatekin'in öğrencisi oldu. 1976'da Kompozisyon bölümüne, 1981'de Kompozisyon İleri Yüksek Sınıfına devam etti ve aynı zamanda Orkestra Şefliği bölümünde de çalıştı.
İNGİLTERE’DE ŞEFLİK EĞİTİMİ
1983 yılında Orkestra Şefliği uzmanlığı için devlet bursuyla İngiltere'ye gönderildi. Londra'da önce Guildhall School of Music, daha sonra Royal Academy of Music'te orkestra şefliği üzerine; 1986'da İtalya'da Accademia Musicale Chigiana'da Alman Romantik Müziği üzerine çalıştı. 1988 yılında Hans Werner Henze Festivali'nde "En İyi Yorumcu" ödülünü kazandı. 1988'de Türkiye'ye döndü ve Ankara'da Devlet Çoksesli Korosu'nun açılışını ve şefliğini yaptı. 1989 yılında SSCB bursuyla Leningrad Rimsky Korsakov Konservatuvarı’nda Rus müziği ve yorumu üzerine çalıştı. 1991’de Hollanda'daki Breda Müzik Festivali'nde seri konserler verdi.
ORKESTRA KURDU
Türkiye'ye döndükten sonra 1992-1994 yılları arasında İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası'nda Şef Yardımcılığı yaptı. 1994 yılında Antalya Oda Orkestrası’nı kurdu. 1997 yılında bu orkestrayı Antalya Devlet Senfoni Orkestrası’na dönüştürdü. 2009-2013 yılları arasında Bursa Bölge Devlet Senfoni Orkestrası şefi olarak görev yaptıktan sonra devlet görevinden emekli oldu.
Kardeşi besteci Sıdıka Özdil ile birlikte sosyal medyada yaygınlaşan TC Sanatçı İnisiyatifi adlı oluşuma öncülük etti. 2013'te İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı olarak siyasete atıldı. Partinin Vatan Partisi adını almasından sonra 2015'te Antalya milletvekili adayı oldu.
“Neden yazdığım eserleri yönetmeyeyim?”
Kendi sözleriyle İnci Özdil;
- Ankara Devlet Konservatuvarı'nda piyano eğitimi aldım. Bu bölüme devam ederken besteciliğe merak sardım. Ablam Sıdıka Özdil de aynı şeyi düşünüyordu. Bestecilik bizim için önemli bir hedef konumundaydı. İki bölümü birden okuduk. Bestecilik çok muazzam bir dünya. Piyano bölümünden mezun olduktan sonra, 'Neden kendi yazdığım eserleri yönetmeyeyim?' diye düşündüm ve orkestra şefliğine giden yolda ilerlemeye başladım.
- Orkestranın karşısına çıktığım ilk saniyeyi hiç unutmuyorum. O anda, sayıları sayamayacağım kadar çok olan orkestra sanatçılarının merkezinde olduğumu ve bundan ilk başta çok ürktüğümü hatırlıyorum. Özellikle de şef podyumuna çıkarken titriyordum... Orkestrayı başlatmadan önce sessizce gözlerimle tüm çalanları soldan başlayarak sağa doğru dikkatle süzdüm. Amacım onlarla göz göze gelmekti. Belki de hepsi ilk kez şef podyumunda bir kadın orkestra şefi görüyorlardı.
O İLK SANİYE…
- Sağ elimi kaldırıp o ilk vuruşumla orkestrayı başlattığımda, işte o an mesleğime aşık oldum. Ortada müthiş bir enerji vardı. Onları, duyduğum müziğin şekline göre yönlendirebiliyordum. Bu bana büyük bir mutluluk ve güven duygusu verdi. Ömür boyu sürecek bir tutkunun başlangıcıydı. Bu tutkunun başladığı ilk saniyenin yaşamımın sonuna kadar süreceğini anlamıştım. Ben hala o ilk saniyenin içinde, hiç bitmeyecekmiş gibi yaşıyorum.
- Besteci olduğunuz zaman bütün o renkleri, orkestrayı duyuyorsunuz. Orkestrayı duymaya başladığınız zaman, yazdığınızı o orkestrada icra etmek istiyorsunuz. Benimki de öyle bir şey oldu.
- Dünyada da kadın orkestra şeflerinin sayısı çok az. 6-7 kişiyi geçmiyor. Nedense bu meslek bir erkek mesleği gibi düşünülüyor, ama değil. Benim için önemli olan bir insan iyi müzisyen veya kötü müzisyen olmasıdır. Ayrım ancak burada olabilir'.
- Orkestra şefliği yaptıktan sonra eser yazamaz oldum. Çünkü orkestra şefliği öyle bir şey ki; o anda yönettiğiniz besteciyle bir bütün olmanız gerekiyor. O zaman bestecinin kanı sizin damarlarınızda dolaşıyor. Tüm bunları yok sayıp, oturup eser yazamıyorsunuz.