Ya Kanal Ya İstanbul Koordinasyonu’nun düzenlediği “İki Deniz Arası Kanal Olmaz Yürüyüş Olur” etkinliğinin ikincisi 12 Temmuz Pazar günü gerçekleşti. Küçükçekmece Lagünü’nden başlayan yürüyüş Yarımburgaz Mağaraları’nda son buldu. Buluşma yeri Küçükçekmece Tarihi Köprü olan etkinlik, basın açıklaması ile başladı.
Okunan basın açıklamasında İstanbulluların ağır bir süreçten geçtiği dile getirilerek “Önce, pandeminin en ağır döneminde iki tarih/kültür varlığı köprünün taşıma ihalesini yaptılar. Korona günlerinde sermayeye yeni imkanlar sundular. Halkın tepkisi üzerine, derhal bir düzenleme ile ihalelere dijital devam etme kararı aldılar. Bu da yetmedi Kanal İstanbul, Yenişehir projesi kapsamında 1/100 binlik planını kabul, ardından 1/5000 nazım plan ve 1/1000 ölçek imar planlarını kabul ettiler.” denildi.
Meslek odalarının hazırladığı raporların Kanal ve Yenişehir Projesi ile ilgili ciddi bilgiler içerdiği söylenen basın açıklaması şöyle devam etti: “ÇED olumlu raporlarında çok açık yazmışlar; ‘Yüksek nitelikli nüfusun Yenişehir’e çekilmesi için nitelikli konut ve sosyal çevre olanaklarının oluşturulması.’ Bu projede yer alan ilçelerde yaşayan, yoğunluğu yoksul, işçi, emekçi halka ‘size artık burada yer yok’ diyorlar. Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi raporunda İstanbul 3. Bölge dediğimiz alanda bulunan ilçelerde binlerce sanayi işletmesi, organize sanayi bölgeleri olduğu ve buralarda çalışanların bölgede yaşadığı tespit edilmiş. Şimdi bu ilçelerde, mahallelerde yaşayanlar sürgün edilecekler. Bunu açık biçimde söylüyorlar, söylemeseler de biz, Tarlabaşı’ndan, Fikirtepe’den, Kağıthane’den ve ülkenin pek çok yerinden biliyoruz.”
İLK İNSANLARIN GEÇTİĞİ VADİ
Basın açıklamasının ardından Kanal İstanbul’un etkileyeceği alanları gezdiğimiz yürüyüşümüz başladı. Küçükçekmece Lagünü’nü gezdikten sonra Yarımburgaz Mahallesi'ne doğru yola koyulduk.
Yarımburgaz Mahallesi’nin yerlisi Ercüment Gürçay bize bu mahallenin tarihini anlattı. Bu mahallede doğup büyümüş olan Gürçay, bölgenin 70 yıllık bir yerleşim bölgesi olduğunu söylüyor. 1957 yılında ailesinin buraya yerleştiğini belirten Gürçay mahalleyi şöyle anlatıyor: “Buralar kırdı, 8-10 tane ev olan bir köydü burası. Altınşehirdi. Adını da buradaki katırtırnaklarından alıyordu. Yani buralar sapsarı bir bölgeydi. Bahar geldiğinde o katırtırnakları açardı. Sonra 1962’de Nükleer Araştırma Merkezi kuruldu Yarımburgaz’da. Kirlenme de onunla başladı. Merkezdeki atıklar göle atılmaya başlandı. 1980’lerden sonra sonun başlangıcı oldu burası için. Yol geçti, karşıdaki bloklar kuruldu.”
1970’e kadar Sazlıdere sulak alanında bölgeye özgü 140 canlının yaşadığını söyleyen Gürçay, İngiltere’nin toplam endemik dokusundan daha fazla canlının burada yaşadığına dair yazıların olduğuna dikkat çekiyor. Yerleşim yeri çoğaldıkça gölün kirlenmeye başladığını ifade eden Gürçay, Sazlıdere Barajı’nın kurulmasının ardından nehrin debisinin düştüğünü belirtiyor. 1980’den sonrasını ise Gürçay şöyle anlatıyor: “Halkalı çöplüğü kuruldu. Çöplüğün bütün atıkları yeraltı sularıyla yine gölü kirletti. Daha sonra çöplüğün yerinde şu büyük bloklar yapıldı. Ondan sonra gölün çevresinde, karşı kıyılarda göl sıkışmaya başladı, betonlaştı diyebilirim. Bugün de Kanal İstanbul diyorlar. Ben Kanal İstanbul’un yapılabileceğini düşünmüyorum. Ölümü gösterip sıtmaya razı tutup burayı imara açacaklar.”
Buranın yalnızca ekolojik bir cennet değil, tarihi olarak da önemli bir bölge olduğunu ifade eden Gürçay “Bathonea, Rhegion antik kentleri ve Yarımburgaz Mağaraları var. Ayrıca, ilk insanların Avrupa’ya geçişinde çok önemli bir vadi burası.” diyor. Gürçay, yaklaşık yedi yıl önce Yarımburgaz Koruma ve Dayanışma Derneği’ni kurduklarını söylüyor. Dernek ile mahallelerini korumaya çalışıyorlar.
“MAĞARA REZİL DURUMDA”
Mahalleden geçerek Yarımburgaz Mağaraları’na doğru yürüdük. Tarihi epey eskilere dayanan mağaralar şimdi özensiz bir şekilde kaderine terk edilmiş. Hatta mağaraya gelenlerin kayaların üzerine isimlerini kazıdığı görülüyor. Ercüment Gürçay buranın bir dönem ambar olarak kullanıldığını daha sonra Bizans döneminde dini bir merkeze dönüştüğünü ifade ediyor.
Yukarı tarafta iki mezarın olduğunu söyleyen Gürçay “1980’lerin sonunda Mehmet Özdoğan burada bir kazı yaptı. Bir sürü şey bulundu ama sonrasında korunmadı burası. Bir dönem birisi mantar yetiştirdi burada. Koyun ağılı olarak kullanıldı. Burada film çekildi ve dinamit patlatıldı içeride. Muhteşem Yüzyıl dizisi için buraya su dolduruldu, ateş yakıldı. Şu an rezil bir durumda. Yaklaşık 6 kilometre devam eden bir dehliz vardı alt mağarada. Ama şimdi 1,5 kilometre. Yani yıkılmış devamındaki yol. Defineciler bir dönem buraya baya bir mesai harcadılar. Ne yazık ki böyle bir değer korunamadı. İspanya’da, Fransa’da iki tane mağara var. Bundan çok daha önceki dönemlere ait. Orada bırakın film çekmeyi izinle girebiliyorsun. Ama buraya girmek için hiçbir izne gerek olmadı uzun yıllar. Şimdi de öyle. Kanal İstanbul son darbeyi vuracak buraya.”
KANAL İSTANBUL’A İTİRAZ
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, 14 Temmuz Salı günü İstanbul Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü Ataşehir Hizmet Binası’na giderek, Kanal İstanbul projesiyle ilgili iki itiraz dilekçesi sundu. İmamoğlu, “İstanbul İli Avrupa Yakası Rezerv Yapı Alanı 1/100.000 Ölçekli Çevre Düzeni Planı Değişikliğine” ve “İstanbul İli Yenişehir Rezerv Yapı Alanı (Kanal İstanbul Projesi) 1. 2. ve 3. Etabına İlişkin 1/5000 Ölçekli Nazım İmar Planları ve 1/1000 Ölçekli Uygulama İmar Planlarına” itiraz dilekçelerini verdi. Kadıköy Belediye Başkanı Şerdil Dara Odabaşı ve Ataşehir Belediye Başkanı Battal İlgezdi de İmamoğlu’na itiraz sürecinde eşlik etti.
İmamoğlu, itiraz süreciyle ilgili ilk değerlendirmelerini, dilekçelerinin “alındı” onayını beklerken, sosyal medya hesaplarından canlı olarak yaptı. Bilimsel veriler ışığında Kanal İstanbul’un kent için en büyük tehditlerden biri olduğunu vurgulayan İmamoğlu, “Kanal İstanbul ile ilgili süreç alelacele, apar topar bu seviye getirip, planlarını ilana asmak, İstanbul’a çok büyük bir ihanetin parçasıdır. Bu manada girişimi başlatıyoruz. Daha önce 100 binlik planlara yaptığımız itiraz gibi. Hem onu yeniliyor hem 1000’lik, 5000’lik planlara dair itirazımızı veriyoruz. Bundan sonra hukuksal süreçleri de takip edeceğiz. Bu kişisel başvurum, kurumsal başvurularımız da olacak” dedi.
Kadıköy Belediye Başkanı Odabaşı da kişisel twitter hesabından “İstanbul için geri dönülemez bir kararda akıl almaz şekilde ısrar ediliyor. İBB Başkanımız @ekrem_imamoglu ile İstanbul’un geleceğini savunmak için projeye karşı kişisel itiraz dilekçelerimizi Şehircilik Bakanlığı Ataşehir Şubesi’ne sunduk.” paylaşımında bulundu.