Atıksız bir yaşam sürdürmek konusu her geçen gün daha önemli hale geliyor. Sürdürülebilir bir yaşam için atıksız bir yaşama geçenlerin sayısı ise gittikçe artıyor. 31 Mayıs’ta oyuncu Aslıhan Gürbüz İnstagram hesabından özellikle seyahate çıkacak insanların daha atıksız bir çanta hazırlaması önerisinde bulundu ve #seninçantankaçatıksız etiketiyle kendi çantasının içindekileri paylaştı. Birçok kişi de bu etiket altında kendi atıksız çantasını fotoğrafladı. Paylaşanlardan biri de @atiksizminimalist hesabının sahibi Ceren Özcan ve @minimaladim hesabının sahibi Aslı Kundakcı.
Şehir planlamacısı ve kültürel miras koruma uzmanı olan Özcan kendisini atıksız, sade, doğal ve sağlıklı bir yaşam meraklısı olarak tanımlıyor. Doğayı ne kadar sevsek de, doğaya verdiğimiz zararları her zaman fark edemediğimizi söyleyen Özcan “Ben de birçok diğer insan gibi bilinçsiz tüketim kültürünün bir parçasıydım. Evim, gardırobum, mutfağım eşya dolup taşıyordu. Sonra bir gün internette izlediğim bir video sayesinde sadeleşme duayeni Marie Kondo’yu tanıdım. Kitabını alıp bir günde okudum ve ardından tüm eşyalarımı ayıklamaya başladım. 90m2lik evimdeki eşyaları ayıklamam altı gün sürdü. 16 battal boy çöp poşeti eşyayı elden çıkardım. Sonra nasıl bu noktaya geldiğimi sorgulamaya başladım ve tüketim kültürü üzerine araştırmalara ve okumalar yapmaya başladım. Açıkçası bu kadar doğasever olup, o denli tüketmek kendime olan inancımı sarstı ve bunu düzeltmek için atıksız yaşamı benimsemeye karar verdim.” diyor.
AZ TÜKETİM, AZ ATIK
Ceren Özcan, ürünleri evde yapmanın zor olmadığını ve büyük kimya bilgilerine gerek olmadığını dile getiriyor. Ev temizliğine ve kişisel bakımına ilişkin ürünler ürettiğini ifade eden Özcan şöyle devam ediyor: “Ev temizliği için aslında sirke, limon tuzu, karbonat, arap sabunu ve bunlar da yetmiyorsa boraks ve oksijenli su yeterli. Bu malzemeler temelde asitler ve bazlar, kimisi kiri kimisi yağı çözüyor. Bazen de birbirleriyle tepkimeye girerken bizim çıkarmak istediğimiz diğer kirleri çözüyorlar. Sonucunda çıkan herhangi zehirli bir artık olmuyor çünkü hepsi doğal malzeme. Ben evde çamaşır ve bulaşık makinası deterjanımı, el sabunu, el deterjanı, ayrıca halı temizleyici, cam silme sıvısı, kireç çözücü gibi işlevler yüklenen arap sabunlu su ve sirkeli su yapıyorum.”
Kişisel bakımı için ise doğanın verdiklerini birbirine kattığını ifade eden Özcan “Kil, karbonat ve doğal zeytinyağı sabunu hammaddelerim, bunlara bir de yeni yeni öğrendiğim aromaterapinin bir parçası olan uçucu ve sabit yağları ekliyorum. Diş macunum, ağız çalkalama suyum, yüz toniğim, yüz ve vücut nemlendiricilerim, gece serumum, makyaj temizleyicim, saç bakım yağım ve çeşit çeşit bakım malzemelerini, maskelerini kendim yapıyorum.” diyor. Ayrıca Özcan, bu ürünlerle birlikte kullandığı temizlik bezlerini, kağıt olmayan mutfak havlularını, makyaj temizleme pedlerini de evdeki artık malzemelerden ürettiğini ifade ediyor.
Doğayı korumanın başlıca yolunun tüketimimizi azaltmak olduğunu belirten Özcan, yediklerimizden giydiklerimize kadar tüm tüketimlerimizi gözden geçirmemiz gerektiğini söylüyor. Atıksız yaşama adım atmak isteyenlere hemen işe koyulmalarını öneren Özcan “Nereden başladıkları değil, derhal başlayıp başlamadıkları önemli aslında. Ama illa ki bir başlangıç fikri gerekliyse bez çanta, fileler ve keseler, cam kavanozlar edinerek ve alışverişlerinde bunları kullanarak başlasınlar, tabii tek kullanımlık plastik şişeler gibi şeyler yerine de matara ve çatal kaşık taşımak önemli. Şunu söylemek gerekir, sıfır atığın ilk adımı elinizdeki ürünleri sonuna kadar kullanmaktır. Ayakkabıysa parçalanana kadar, diş macunuysa bitene kadar, bıçaksa artık bileylenerek keskinleşemeyecek hale gelene kadar. Ben buna o eşyayı eve geldiğine pişman etmek demeyi seviyorum. O plastik içeren ya da kimyasal içeren ürünlerin iliğini kemiğini sömürdükten sonra, yeni bir şey alırken en atıksız ve doğal seçeneğe yönelmek gerekiyor. Atıksız yaşam bu şekilde yürüyor, her an her ihtiyacın en zararsız nasıl karşılanacağını düşünerek.” diyor.
KÜÇÜK ADIMLARLA DEĞİŞİM
@minimaladim hesabından minimalizme dair paylaşımlar yapan ve çeşitli tarifler paylaşan Aslı Kundakcı ise atıksız yaşama satın aldıklarını sorgulayarak başladığını söylüyor. Geçişin kolay olmadığını belirten Kundakcı “Ürün içeriklerindeki kimyasalların sadece bana değil, ekolojik döngüde doğaya ve hayvanlara da zarar vermesi söz konusu olunca bu süreçte kontrol edilemeyen ve müdahale edilmesi gereken bir şeyler olduğunu anlamıştım. Çünkü dünyadaki kaynaklarımız sınırlı ve bizden sonraki neslin bizim bencilliğimizle daha kötü bir hayata mahkum edilmesi kabul edilemez.” diye ifade ediyor.
Bulaşık makinesi deterjanı, el dezenfektanı, nemlendirici, el kremi, deodorant gibi ürünleri kendisinin yaptığını söyleyen Kundakcı kağıt havlu yerine bez havlu ve kullanmadığı bardaklardan saksı yaptığını belirtiyor. Aynı zamanda sofrasına gelen domatesini, biberini ekebileceği bir bostan kurma hayali olduğunu söyleyen Kundakcı bahçecilik konusunda okumadığı kaynak kalmadığını dile getiriyor. Kundakcı “Bu işin keyifli yanı bu sanırım. Atıksızlaşmak için sürekli okuyor ve öğreniyorsunuz yani farkında olmadan hobilerinizi keşfediyorsunuz. Üretme çabası yaratıcılığınızı zorluyor.” diyor.
Doğayı korumanın artık bir tercih değil zorunluluk olduğunu ifade eden Kundakcı herkesin bu konuda hayatında küçük adımlar attığı takdirde bu adımların büyük adımlara dönüşeceğini söylüyor. Hemen plastikleri hayatımızdan çıkarmanın kolay olmadığını belirten Kundakcı “Tüketim alışkanlıklarımızın etrafı plastiklerle çevrili. Ancak küçük adımlarla değişime ayak uydurmak mümkün.” diye ifade ediyor.
Aslı Kundakcı şu önerilerde bulunuyor: “Bez poşetlerimizle alışveriş yapmak, termosumuzla kahve almak; kullan-at ürünleri kullanmaya ‘hayır diyebilmek’; streç filmler yerine balmumu kumaşlar veya silikon saklama kapları tercih etmek; paketli gıdaları satın almadan önce iki kere düşünmek; evde ekmek, yoğurt, kraker yapabilmeyi öğrenmek; kendi nemlendiricimizi, deodorantımızı yapmak gibi birçok küçük değişimi yapmak bizim elimizde. Bir de israf edilen yiyeceklerimiz var ki, harcadığınız paranın neredeyse yarısını yemeden çöpe attığınızı görebilmek için birkaç hafta çöpünüze bakmanız yeterli. Yiyeceğiniz kadar domates almak hem buzdolabınızda yer kaplamayacak, hem taze tüketmenizi mümkün kılacak hem de çürüyüp giden domateslere ‘ama bunlar küflenmiş’ demeyeceksiniz.”