Sendikal hakları kısıtlayan maddelerin mecliste kabul edilmesi üzerine, 15-16 Haziran 1970’te İstanbul, işçilerin düzenlediği büyük bir kitle eylemine tanıklık etti. Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) tarafından başlatılan ve binlerce işçinin katıldığı eylem, tarihteki önemli direnişlerden biri olarak yerini aldı. 50. yıl dönümünde DİSK, 15-16 Haziran direnişini anmak için Kadıköy Yoğurtçu Parkı’nda bir etkinlik düzenledi.
15-16 Haziran direnişinin öyküsünü anlatan yazar Zafer Aydın direnişe giden yolun DİSK’in kuruluşu ile başladığını söyledi. “DİSK’in kuruluşu o güne kadar sendikal hareketler içinde var olan anlayış farklarının hem ürünü hem de sonucuydu.” diyen Aydın şöyle devam etti: “Oluşum sürecinden itibaren sendikal hareket içerisinde iki farklı görüş vardı: Biri mücadeleyi, demokratik sendikacılığı, sendikal mücadeleyi sınıf mücadelesi içerisinde gören bir anlayış; diğeri ise vesayet altında verilenle yetinmeyi kendine temel prensip olarak görmüş bir sendikal anlayış. Bu iki sendikal anlayışın kendi arasındaki yol ayrımı 1967’de DİSK’in kuruluşu ile birlikte örgütsel kimliğe büründü.”
15-16 HAZİRAN'A GİDEN YOL
DİSK’in, sınıf hareketini ilerletip önemli haklar elde ederken aynı zamanda işçilerin haysiyetinin mücadelesini de verdiğini belirten Aydın, DİSK’in işçilerin hayatında ekmek, su kadar önemli bir yer tuttuğunu ifade etti. Devletin ve sermayenin DİSK’i sevmediğini ve iş yerlerinden DİSK’i uzaklaştırmaya çalıştıklarını söyleyen Aydın; Derby, Kavel, Singer, Demirdöküm, Sungurlar işgallerinin aynı zamanda 15-16 Haziran’a giden yolun hazırlayıcısı olduğunu belirtti.
15-16 Haziran direnişiyle DİSK’in güçlendiğini söyleyen Aydın şöyle bir anektod da anlattı: “Maden-İş yöneticisi Hilmi Üner eylemden sonra Antalya’ya gidiyor, Antalya havalimanından kente gitmek üzere bir taksiye biniyor. Taksi şoförü ile siyaset konuşuyorlar. Ama taksi şoförüne ben sendikacıyım, DİSK yöneticisiyim demiyor. Adalet Partisi hükümetinin yarattığı açmazlardan söz ederken taksi şoförü diyor ki ‘Ecevit diye biri çıkmış, DİSK kadar kuvvetli diyorlar.’ Bu, o dönemde sadece işçiler açısından değil, toplumda nasıl bir DİSK algısının olduğunu da gösteriyor.”
Aydın, 15-16 Haziran’ın işçi hareketinin içinde bulunduğu gerileme ortamında ‘ne yapacağız’ sorusuna cevap arayanların bakacağı en önemli örneklerden olduğunu söyledi ve ekledi: “Çünkü tarih sadece bize tarih vermiyor, aynı zamanda ilham ve güç veriyor.”
15-16 Haziran’ın tanıklıklarından Yunus Uysal ise direnişe dair anılarını anlattı. Uysal, 15 Haziran’da fabrikalarından çıktıklarını, kadınların tankların üzerine çıkıp onları almaya gelen polis ve askerlere durumu anlattıklarını dile getirdi. Akşam saatlerinde işçilerin evlere dağıldığını belirten Uysal “Biz temsilciler Pendik’te yarın neler yapacağımızı konuştuk. Eve gitmedim, iş yerinde pankartları yazdım. Anadolu Yakası’ndaki bütün pankartlar sadece benim yazdığım pankartlardır. Sonuçta ikinci gün devam ettik. Fabrikalardan sabah saat dokuz gibi çıkarak Küçükyalı’ya kadar geldiğimizde arkadaşlarımızdan bir kısmı ‘Minibüs Caddesi’ne gidelim’ dediler. Ben de ‘Hayır, bizi sömürenler hep Bağdat Caddesi’nde oturmaktadır. Biz oradan yürüyeceğiz’ dedim.” diye anlattı.
“TARİH ÇARPITILIYOR”
Basın açıklamasını gerçekleştiren DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu 15-16 Haziran’ın güncel emek siyaseti ve sınıf hareketi açısından işçilerin yolunu aydınlatmaya devam ettiğini belirtti.
15-16 Haziran direnişine yalnızca DİSK işçilerinin değil, sendikasız ve başka konfederasyonlara üye işçilerin de sahip çıktığını söyleyen Çerkezoğlu “Çünkü Türkiye işçi sınıfı biliyordu ki DİSK’e sahip çıkmak emeğine ve geleceğine sahip çıkmaktı. Bazen tarih çarpıtılır, sanki 15-16 Haziran’ın kendiliğinden bir direniş olduğu yazılır birçok yerde. Genç arkadaşlarım sakın buna inanmasınlar. 15-16 Haziran, dönemin DİSK yönetiminden, sendika başkanlarından iş yeri temsilcilerine kadar bütün DİSK’lilerin merkezi ve irade olarak aldığı bir kararla hayata geçirildi. 14 Haziran akşamı, DİSK genel merkezinde Merter’de yapılan toplantıda karar alınmış ve ölümsüz genel başkanımız Kemal Türkler, orada yaptığı konuşmada direnişin işaret fişeğini yakmıştır.” dedi.
Çerkezoğlu, 15-16 Haziran pankartında yazan şu ilkenin 50 yıldır DİSK’e rehberlik ettiğini söyledi: “Gücümüz birliğimizden gelir.”
Pandemi koşullarında işçi sınıfının kazanılmış haklarının ortadan kaldırılmaya ve sendikal örgütlenmelerin dağıtılmaya çalışıldığını söyleyen Çerkezoğlu, işçi sınıfının işsizlikle yüz yüze bırakıldığını, özellikle genç ve kadın işsizliğinin ürkütücü boyutlarda olduğunu dile getirdi. Kıdem tazminatının kalkması tartışmasına ilişkin ise Çerkezoğlu “Yıllardır kıdem tazminatımızı fona devretmek adı altında gasp etmeye çalışanlara karşı DİSK gereken cevabı verdi. Dün olduğu gibi, bugün de kıdem tazminatı hakkımıza el uzatmaya kalkarlarsa DİSK bütün gücüyle, bütün işçilerle birlikte, sendikalı sendikasız tüm işçi kardeşlerimizle birlikte sonuna kadar kıdem tazminatı hakkımıza sahip çıkacağız.” dedi.