Büyük bir maliyetle yapılacak ve bulunduğu alanların tarihi yapısına da zarar verecek olan Kanal İstanbul projesindeki köprülerin maliyeti ortaya çıktı. Kanal İstanbul Fizibilite Raporuna göre projenin yatırım tutarı 2 milyar 855 milyon dolar olarak görülüyor.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, nisan ayında yaptığı açıklamada, Kanal İstanbul projesi kapsamındaki ilk köprünün temelinin haziran ayında atılacağını, diğer köprülerin imalatlarına da devam edildiğini söylemişti. Ancak kamuoyuyla projenin fizibilite raporları paylaşılmadı.
Gazeteci Çiğdem Toker, Sözcü’deki köşesinde Kanal İstanbul projesine dair fizibilite raporunu kamuoyu ile paylaştı. Toker, projeye ayrılan toplam yatırım tutarının 2 milyar 855 milyon dolar olduğunu ifade etti. Bu rapora göre, Kanal İstanbul Projesi için yedi köprü yapılacak. D100 (E5) Karayolu Geçiş Köprüsü için 708; E80 Karayolu Geçiş Köprüsü için 552; Kuzey Marmara Otoyolu (KMO-7) Geçiş Köprüsü için 325; Kuzey Marmara Otoyol (KMO-2) Geçiş Köprüsü için 275; D20 Karayolu Geçiş Köprüsü için 180; Köprü bağlantı yolları ve kavşak düzenlemeleri için 215 milyon dolar maliyet hesaplandı.
Raporda İBB Karayolu ve Altyapı başlığı altında Küçükçekmece Avcılar Karayolu Geçiş Köprüsü ve Sazlıbosna Karayolu Geçiş Köprüsü de olduğu görülüyor. Bu köprülerin maliyeti ise 600 milyon dolar. Toker, bu raporun yerel seçimlerden önce yani İBB, iktidarın elindeyken hazırlandığını ifade ediyor.
“FATURAYI DOĞA ÖDEYECEK”
Ya Kanal Ya İstanbul Koordinasyonu’ndan Şehir Plancısı Ayşe Yıkıcı, Kanal’a ayrılan bütçenin resmi rakamlarda açıklanan kadar olmadığını her zaman ifade ettiklerini söyledi. İBB’nin de projenin gerçek bütçesine dair yaptığı tespitleri basından takip ettiklerini söyleyen Yıkıcı “Rant Kanalı’na ayrılan bütçenin sadece parasal bir kayıp olduğunu da ifade etmek yeterli bir bakış açısı değildir. Çünkü Kanal sadece ekonomik bir kayıp, yıkım yaşatmayacak. En büyük faturayı maalesef doğa ödeyecek. Kuzey Ormanları coğrafyası ödeyecek! Tarım alanları, su havzası, Marmara ve Karadeniz, Trakya’nın tamamı hatta tüm dünya ödeyecek. Sözün özü Kanal yapılırsa bu ağır faturayı yaşamın kendisi ödeyecek!” dedi.
Adil Karaosmanoğlu’nun haziranda kanalın ilk köprüsünün temelinin atılacağını söylemesine dair ise Yıkıcı “Haziran ayında temeli atılacağı açıklanan bu köprü Kanal’ın bir parçası değil. Kuzey Ormanlarını parçalayan ve ekolojik tahribata neden olan Kuzey Marmara Otoyolu’nun 8. Etabı aslında. Ama iktidar her zaman olduğu gibi karışık ve kaotik ülke gündemini değiştirmeye ve erken seçim ihtimaline göre gündemi kontrol etmeye çalışıyor. Gerekçesi ne olursa olsun bizler doğanın katledilmesine karşı mücadelemize devam edeceğiz ve ediyoruz.” diye aktardı.
“ŞEFFAT BİR SÜREÇ YÜRÜTÜLMELİ”
Kanal hakkında kamuoyu ile yeterli bilginin paylaşılmadığını belirten Yıkıcı, böyle bir mega projenin detaylarının kapalı kapılar ardında geliştirilmesinin sıkıntılı bir durum olduğunu söylüyor. Projenin tüm taraflarca tartışılması; katılımcı ve şeffaf bir yaklaşımla geliştirilmesi gerektiğini ifade eden Yıkıcı “Ama şeffaf bir süreç geliştirilirse doğanın, tarım alanlarının, kuzey köylerinin nasıl yok olacağı açıkça ortaya çıkar. İmar planları askıya çıkınca bu detaylar öğrenilmeye başlandı. Göstermelik yapılan ve bilimsellikten uzak olan çevresel etki değerlendirmesi de doğru, bilimsel bilgileri içermiyor.” diye aktardı.
Pandemi koşullarını gözeterek eylem ve yürüyüşlerine devam ettiklerini söyleyen Yıkıcı, Dünya Çevre Günü olan 5 Haziran’da Küçükçekmece’de buluşacaklarını ifade etti. Yıkıcı “Ayrıca bir ekip de Avcılar'dan Küçükçekmece’ye bisikletlerini pedallayacak ve Küçükçekmece’de hep beraber buluşup farklı farklı alan savunmalarına söz vererek yaşamı savunanların bir arada olacağı açıklamalar yapılacak. Haziran ayında ve yaz boyunca da eylemlerimiz, etkinliklerimiz devam edecek. Bizler Gezi mücadelesinde öğrendiklerimizle mücadelemizi büyütmeye devam edeceğiz.” dedi.