“Mobbing insan haklarının ihlalidir” 

İş yerinde mobbinge maruz kalanların sayısı gittikçe artıyor. Çalışanlar ise işsiz kalma korkusuyla ses çıkaramıyor. Sosyal Hizmet Uzmanı Ayşe Sarı mobbing yasasının çıkması gerektiğini söylüyor

21 Mayıs 2020 - 15:52

İş yerinde baskıya maruz kalmak çoğu kişi için kanıksanmış bir durum haline geldi. Salgın döneminde evde çalışanlar “her an ulaşılabilir” olmak; evden çalışamayanlar ise uzun saatler iş yerinde çalışmak zorunda kalıyor. Mobbingin ne olduğu ve mobbinge maruz kalınca neler yapılması gerektiği ise pek çok çalışan tarafından bilinmiyor. 

Mobbing ile Mücadele Derneği Engellilik Genel Koordinatörü ve Sosyal Hizmet Uzmanı Ayşe Sarı, mobbingi iş yerinde psikolojik taciz, yıldırma, bezdiri, çalışanın vücut bütünlüğünü bozma, işkence ve eziyete kadar varan geniş bir yelpaze içinde tanımlamanın mümkün olduğunu söylüyor. Ancak Sarı mobbing için Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) belgelerine bakmak gerektiğini dile getiriyor. ILO’nun Sağlık Sektöründe İşyeri Şiddeti Raporu’nda mobbingi nasıl tanımladığına kısaca bakalım: “Bir çalışana ya da bir grup çalışana intikamcı, acımasız veya kötü niyetli girişimlerle adaletsiz ve sürekli negatif tavır ve eleştiriler, sosyal ortamından izole etme, hakkında dedikodu yapmak veya yanlış söylentiler yayma yoluyla zayıflatmak ya da aşağılamak amacını güden eziyet edilmeyi içeren psikolojik taciz.”

Mobbing sayılması için baskının sistematik olmasına ve uzun sürmesine gerek olmadığını söyleyen Sarı şöyle anlatıyor: “Söz konusu bir insanın onurunun zedelenmesi ya da vücut bütünlüğünün bozulması ise, bir davranışın mobbing sayılıp sayılmayacağına ya da belirli bir süre o davranışa maruz kalınırsa mobbing sayılacağına yönelik kesin sınırların çizilmesi yersizdir. Her şeyden önce mobbing insan hakları sorunudur ve insan hakları bağlamı, mobbingin insan hakları ihlali olduğunu kabul etmeyi gerektirir. Hak ihlalinin bahsedildiği yerde, bir zaman sınırlaması yapmak ya da davranışın niteliğinin tanımlanmasını yapmaya kalkmak, hak ihlalini daha da ağırlaştıracaktır.”

“MOBBİNG ARTTI”

Korona virüsü sürecinde mobbingin arttığını dile getiren Sarı, evde çalışanlar için mesai saatlerinin ve dinlenme zamanlarının dikkate alınması gerektiğini söylüyor. Kurum idarecilerinin “her an ulaşılabilir” çalışan istediklerini ifade eden Sarı, “Bu istek, tüm sözleşmelere ve bizim iç hukukumuza aykırıdır. Bu istek karşısında zorluk yaşayanlar, çoğunlukla özel sektör çalışanları. Sözleşmelerinin feshi ile tehdit edilen çalışanlar var. İşte burada ‘iyi idare ilkeleri’ öne çıkıyor. İşverenlerin ve kurum idarecilerinin, çalışanı işten atılmakla korkutmadan çalışandan iş beklentisi içinde olması gerekir. Anayasamıza göre dinlenmek haktır. Onurlu çalışma hakkının, taraf olduğumuz Gözden Geçirilmiş Avrupa Sosyal Şartının en değerli maddesi olduğunu söyleyebiliriz. Her durumda idarecilerin ve çalışanın, haklarını ve sorumluluklarını biliyor olması bu süreçte daha az mobbing yaşanmasını sağlayacaktır.” diyor.

Engelliler de çalışma ortamında çokça mobbinge maruz kalıyor. Sarı, engelli bir çalışanın sırf engelli olmasından ötürü ayrımcılığa uğramasının ve bu yolla iş yerinden uzaklaşmasını hedeflemenin mobbing olduğunu aktarıyor. Sarı “Engellilik üzerinden şakalar yaparak kişinin onurunu zedelemek, engelliliğinden dolayı sürekli olarak onun yetersiz olduğunu söylemek de dahildir buna. Engellilerin iş yerinde ihtiyaç duyduğu önlemleri almamak suretiyle, onun çalışma koşullarını ağırlaştırmak; engel durumunu artıracağı gibi ek engel getirici etkisi de olabilir. Engelli bir doktora ‘sen engellisin, akademik kariyer yapmayı unut’ diyen idareciler var. Sonuçta, engelli çalışana engelliliğine uygun iş vermek, çalışma ortamında makul düzenlemeler yapmak, idarenin sorumluluğundadır. Biz, bu konuda tüm engelli çalışanlara danışmanlık vermekteyiz.” diyor.

“KAYIT ALTINA ALIN”

Mobbing ile mücadele etmenin önemli olduğunu belirten Sarı, mobbinge maruz kalmış kişinin çalıştığı kuruma idari başvuru yaparak şikayet sürecini başlatabileceğini söylüyor. Başvuru yaparak idare karşısında zor duruma düşmekten, işten atılmaktan ya da zorla tayin edilmekten korkan çalışanların olduğunu aktaran Sarı, böyle bir ayrımcılığın suç olduğunu söylüyor. Başvuru yapmanın anayasal hak olduğunu belirten Sarı “Bir kişinin dilekçe vermesine engel olmak Türk Ceza Kanunu’na göre suçtur. Yasal olarak korumaya alınmış durumda iken şikayet hakkından kaçınmak daha fazla eziyet görmemize neden olur. Ve bu durum zorbalar için kazanılmış bir zafer olacaktır.” diye ifade ediyor.

Mobbinge maruz kalan kişinin yaşadığı olayları ve durumları kayıt altına alması gerektiğini söyleyen Sarı şöyle anlatıyor: “Yaşadığı bir olayın tarihi, yeri, olay yaşanırken kimlerin tanık olduğu; bu olayın iş hayatına, sosyal yaşamına, aile hayatına, temelde insanlarla kurduğu ilişkilere nasıl yansıdığını, duygu ve düşüncelerini kayıt etmeli. Bir tür günlük diyebiliriz buna. Eğer fiziksel ya da ruhsal sağlığı bozulduysa bunu mutlaka raporlamalı ve belgelemeli. Mobbingin sağlık üzerine ciddi etkileri olduğunu biliyoruz. Ve mağdur, yaşadıklarını güvendiği arkadaşları ile paylaşmalı ki tanıklık edileceğinde, onlarla yaptığı görüşmeler de dikkate alınabilsin.”

Dernek olarak mobbingin görünür olması adına çalıştıklarını belirten Sarı, mobbinge maruz kalanların korkmadan sesini çıkarması gerektiğini ve mobbing ile etkin bir mücadele için mobbing yasasının çıkması gerektiğini söylüyor.

MOBBİNGE MARUZ KALINCA NE YAPILABİLİR?

Ayşe Sarı, çalışanların ALO 170’i arayarak yaşadıklarını kayıt altına alabileceklerini ve şikayet bildiriminde bulunabileceklerini ifade ediyor. Ayrıca, idareye yaptıkları şikayet başvurusundan sonuç alamayan çalışanların Kamu Denetçiliği Kurumuna başvuru yapabileceklerini söylüyor.

Çalışanlara, Mobbing ile Mücadele Derneği’nin mobbing.org.tr sitesinde bulunan mahkeme kararlarını okumasını öneren Sarı hangi davranışların mobbing sayıldığını, ispat etmek ve tazminat hakkı için nelerin delil kabul edildiğini daha net görebileceklerini dile getiriyor.


ARŞİV