Sinema tarihçisi ve gazeteci Burçak Evren, 18 Ocak’ta Tarih, Edebiyat ve Sanat Kütüphanesi’nde (TESAK) “Türk Sinema Tarihinden Anekdotlar” söyleşisini gerçekleştirdi. Yapılardaki simgelerden yola çıkarak arkeoloji ile sinema arasındaki ilişkiyi anlatan Evren, sinemanın doğuşundan güncel sinemamıza kadar birçok bilgi paylaştı.
VAFİADİS’İN HİKÂYESİ
Sinema tarihinde pek bilinmeyen anekdotlar paylaşan Burçak Evren, fotoğrafçı Theodore Vafiadis’in sinema merakını da şöyle anlatıyor: “Lumiere Kardeşler sinemayı icat ettikten üç ay sonra Sirkeci’de garın karşısında bir yerde fotoğrafçılık yapan Theodore Vafiadis nedense sinemaya merak sarıyor. Lumiere Kardeşler’in Paris’te sinemayı icat ettiğini öğreniyor. Hemen mektup yazıp Lumiere Kardeşler’den bir tane makine istiyor. Lumiere Kardeşler şu yanıtı veriyor: ‘Henüz imalata geçmedik, elimizde bir tane makine var. Size gönderemeyiz.’ Eğer göndermiş olsalardı, belki de Vafiadis Efendi, Fransa’dan sonra dünyadaki ikinci film gösterisini, suretin yasak olduğu Osmanlı topraklarında göstermenin üstesinden gelebilirdi.”
Lumiere Kardeşler’in Osmanlı’ya kameraman gönderdiklerini ancak gelen kameramanın gümrükten geçerken sıkıntı yaşadığını anlatan Evren şöyle devam ediyor: “2. Abdülhamit döneminde her yeni icada karşı biraz temkinli bakılmasından ötürü kamera gümrükten geçmiyor. Kameraman daha sonra şöyle bir şey söylüyor: ‘Gümrük memurunun önüne yanlışlıkla bırakılan birkaç mecidiyeden sonra bu kameraları Osmanlı Devleti’ne soktum.’ Sokuyor ama yine bir sorunla karşılaşıyor. Abdülhamid dönemindeki fermanla ‘karada film çekemezsin’ diyorlar. O da Haliç’te tuttuğu bir sandalın içine kamerayı koyup filmini çekiyor. Bu 1895’in sonlarına doğru olan bir olay. Osmanlı topraklarında çekilebilen bu görüntü ilk film oluyor.”
KADINLAR SAHNEYE ÇIKIYOR
Eskiden filmlerde oynayan tüm kadınların gayrimüslim olduğunu belirten Evren, o dönem Müslüman kadınların filmlerde oynamasının yasak olduğunu söylüyor. Evren “Bu yasağı ilk bozan ise Apollon yani bugünkü Rexx Sineması. Afife Jale oynuyor. Sahneye çıkıyor ama sahneye çıktığına da pişman ediyorlar. Afife Hanımın yaşamı bir akıl hastanesinde trajik bir biçimde sona eriyor.” diyor.
Muhsin Ertuğrul’un üçüncü filmi Ateşten Gömlek ise Müslüman bir kadının oynadığı ilk film. Evren süreci şöyle anlatıyor: “Muhsin Ertuğrul ‘milli duyguların yer alacağı böyle bir eseri gayrimüslim birisinin oynaması mümkün değil’ diyor. O sırada Bedia Muvahhit Hanımı filme sokuyorlar. Fakat ikinci kadını bulmak mümkün değil. Gazeteye ilan veriyorlar. İlana sadece bir kişi başvuruyor. O da Neyyire Neyir Hanım. Böylelikle 1923’te çekilen Ateşten Gömlek filmi, Müslüman Türk kadınının ilk kez sahneye çıktığı, perdede gözüktüğü film oldu.”
ESKİ SİNEMA SALONLARI
Söyleşiden sonra Evren ile Kadıköy özelinde eski sinema salonları hakkında konuştuk. Kadıköy sinemalarına dair çok az kaynak olduğunu söyleyen Evren “Kadıköy sinemaları sadece kitap değil, ansiklopedileri bile hak eden bir konu.” diyor.
Eskiden İstiklal Caddesi’nde ilçe sinemalarının çok önemli olduğunu söyleyen Evren, Kadıköy’deki sinemaları şöyle anlatıyor: “İstanbul’un değil Türkiye’nin en çok iş yapan sineması Süreyya Sineması’ydı. Bu, Amerikalıların bile ilgisini çekmiştir. En krizde bile doldur-boşalt oynayan bir sinemaydı. Dünyada böyle bir sinema yoktu. Ama o sinemalar da yok oldu. Opera ve Süreyya Sineması yok oldu, sadece Rexx kaldı. Onun dışında çok az sinema var. O büyük muhteşem sinemalar yok olunca, bir de sinemaya gitme yaşı çok küçülünce semt sinemaları da yok oldu. Suadiye’de Atlantik Sinemaları, Kızıltoprak’ta Kent Sineması, Küçükyalı’da Sinema 63 vardı. Artık AVM’lere gitme alışkanlığı başladı.”
Sinema biletlerinin çok pahalı olduğunu söyleyen Evren, sinemanın ailecek gidilecek bir olgu olmaktan çıktığını söylüyor. Evren, sinema seyircisi profilinin 16 ile 29 yaş arasında olduğunu dile getiriyor.
İnsanların Türk sinemasına sahip çıkması ve Türk filmlerini talep etmesinin önemli olduğunu söyleyen Burçak Evren şöyle anlatıyor: “Bu sayede hem Türk sineması gelişir hem de Türk sinemasını daha yakından tanıyabiliriz. Birçok film, Türk sinemasının büyük dağıtım merkezlerine giremiyor. Keşke Kadıköy’de bir sinema sırf büyük dağıtımlara giremeyen değerli, ödül kazanmış filmleri ucuz bir fiyata gösterse. Bunu belediye de yapabilir, evvelden belediye sinemaları vardı. Kadıköy Belediyesi’nin kurmak istediği Sinematek var, orada olabilir. Bu tür alternatif sinema salonlarına ihtiyacımız var.”