Coverları ile tanıdığımız Kadıköylü İma Maya’nın ilk single’ı (teklisi) “Sen Olmayınca” dinleyicileri ile buluştu. Şarkı, bizi bazen içimize döndürüyor, bazense unutmaya yüz tutmuş anılarımıza doğru yolculuğa çıkarıyor. İma Maya ile hem şarkıya hem müziğe dair konuştuk.
Kendinizi kısaca tanıtır mısınız? Ne zamandır müzisyenlik yapıyorsunuz?
İzmir doğumluyum. Dokuz Eylül Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Sahne Sanatları Opera bölümü mezunuyum. Ortaokul yıllarımda okul korosuyla başladığım müzik serüvenim lise yıllarımda kurduğum orkestrayla hayatımın baş köşesine oturdu ve sanırım nefes aldığım sürece de orada olacak.
Daha öncesinde cover çalışmalarınız oldu. Bu sefer kendi şarkınızı çıkardınız. Bu single’ı çıkarma sürecinizi anlatır mısınız biraz?
Cover çalışmalarım hala devam ediyor. Sevdiğim birçok şarkı var ve onları seslendirmekten keyif alıyorum. İma Maya Youtube kanalımda yayınlıyorum hepsini. Single sürecim de uzun zamandır sırasını bekleyen projelerimden biriydi. Bu süreçte hayatıma katılan yeni insanların da destekleriyle daha çabuk sonuca ulaştım. ‘Sen Olmayınca’ 2003 yılında Burak Özbilen tarafından yazılan bir şarkı. Terminal Grubunda birlikte çalıştığı, klibin de yönetmenliğini üstlenen Serkan Niyaz Ciner ile kurmuş oldukları GR8 Yapım etiketiyle ortaya çıkan bir single. Ben dahil üç kişi ortaya böyle bir şey çıkardık. Bu uzun, zorlu ama keyifli yolda yanımda oldukları için onlara çok teşekkür ederim.
MÜZİKTE KADIKÖY ETKİSİ
Albüm çıkarmayı düşünüyor musunuz?
Dijital dünyanın tüketimi hızlandırması sebebiyle çok yapmak istemiş olmama rağmen bir süreliğine albüm projesini erteleyip çıkartacağım single çalışmalarıma odaklanmış durumdayım. Bir gün mutlaka albüm yayınlayacağım.
Şarkınız insanın ruh haline, anılarına vurgu yapıyor sanki. Siz ilk single’ınızı seslendirdiğinizde neler hissettiniz?
Şarkımın adı ‘Sen Olmayınca’. Beni ilk etkileyen bu olmuştu şarkının sözleriyle tanıştığımda. Kaybettiğim ya da kazanmak için mücadele ettiğim pek çok şeyi çağrıştırdı; önüme çıkan yolları, dörtyol ağzına geldiğimde yaptığım seçimleri anımsattı bana. Birçok kişinin hayatında olan şeyler aslında... Bu noktada da birilerinin hislerine doğru sözler ve hislerle tercüman olabilme fırsatı beni çok heyecanlandırdı.
Kadıköylüsünüz. Kadıköy’ün müzik tarzınızda, müziğe bakışınızda etkili olduğunu düşünüyor musunuz?
Evet Kadıköy’de yaşıyorum. Tabii ki yaptığım müzik tarzına ve müziğe bakışıma etkisi var. Kadıköy sessizliğinde bile melodi gizleyen bir semt, duymasını bilene.. Sokak kültürü olan ve o kültür içerisinde insanın benliğine birçok şey aşılayan güzel Kadıköy. Sokaklarından, mekanlarından, müziği icra eden gruplarından ve insanlarından öğrenilecek çok şey var.
“ÜLKEMİZDE MÜZİK YAPMAK MUCİZE!”
Bir müzisyen olarak ilham aldığınız, tarzını beğendiğiniz müzisyenler var mı?
İlham almaktan çok kalemini ve edebiyatını beğendiğim ve severek takip ettiğim birçok değerli müzisyen var. Başlıca söylemem gerekirse Bülent Ortaçgil, Fikret Kızılok, Mazhar Alanson, Barış Manço, Özdemir Erdoğan, Tuna Kiremitçi, Jehan Barbur ve uzar gider.. Sadece bununla ilgili tek bir röportaj bile verebilirim. Çünkü çok kıymetliler sevgi ve minnetle anıyorum hepsini.
Salgın, bir müzisyen olarak sizi nasıl etkiledi?
Ülkemizde müzik yapmak mucize! Salgın sürecinde hala mesleğimizi sürdürmeye çalışarak imkansızı gerçekleştiriyoruz aslında. Sanatla uğraşan insanların salgından önce nasıl zorluklar yaşadığı tecrübeyle sabit ve şu an birçok müzisyen arkadaşımızı bu buhranlı dönem yüzünden kaybediyoruz. Bu çok acı ve bunun görmezden gelinmesi içler acısı. Bir birey olarak dönüp tekrar en iyi yaptığınız şeyi yapmaya devam etmeye çalışıyorsunuz. Kendinizi yerimize koyun: yaşadığımız, yok sayılmanın içinde var olma ve sesimizi duyurma kargaşası. Bu çok yorucu olsa da önemli olan ayakta kalabilmeye çalışmak ve mesleğimizi sürdürebilmek.
Eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Müzik dünyadaki tek evrensel dil! Pek çok dil bilebiliriz birbirimizle iletişim kurmak için, ama hiçbir dil müzik aracılığıyla yaşadığımız ortak duygulara tercüman olmaz. Zaten yukarıda da yeterince bahsettim. Bunları anlatma şansım olduğu için çok mutluyum. Çok teşekkür ederim size. Tekrar görüşeceğiz, biliyorum.