Karikatürist ve yazar Behiç Ak’ın yeni kitabı “Yaşasın Çocuklar!” Günışığı Kitaplığı’ndan çıktı. Kitapta bulunan 143 karikatür ile Behiç Ak, çocukların gözünden günümüz dünyasını anlatıyor. Ak, çocukların gözünden karikatür çizmenin önemini şöyle aktarıyor: “Aslında çocukların gözünden karikatür çizmek, çok fazla sorgulanmadan kabul edilen deneyimlere dayanmadan hayatı anlamaya çalışmakla ilgili. Yetişkinlerin, geçmiş deneyimleriyle beslenen, artık bazı şeylerin değiştirilmeyeceğine inandıkları, negatif kalıplarla dolu bir dünyaları var. Bu dünya kuşkusuz, hakikati algılamayı güçleştirdiği gibi, dünyayı değiştirmeyi ve doğaya uyum sağlamayı da imkansızlaştırıyor.”
“Yaşasın Çocuklar!” isminin ise büyükleri çocuk olmaya davet eden bir metafor olduğunu aktaran Ak, bu metafor ile yetişkinleri zor olmayan bir eğlenceye ve tutuculuktan, başarıdan ve yenilgiden kurtulmaya davet ettiğini dile getiriyor.
Edinilmiş yanlış bilgilerin, peşin hükümlerin ve statükonun değiştirilemez olduğu fikrinin yaşamı tahrip ettiğini söyleyen Ak, geçmiş birikimler üzerine kurulu bir yaşamın ve sorgulamadan kabul edilen bilgilerin dünyayı çekilmez hale getirdiğini aktarıyor. Ak “Her şeye yeni baştan başlamaya ihtiyacımız var. Geçmişten kopuşlara, önyargı ve ön kabulleri değiştirmeye ihtiyacımız var. Çocukların deneyimsizliği bize bu konuda yardımcı oluyor. Artık algılanamaz hale gelen alışkanlıkların sorgulanmasına neden oluyor. Çocuğun gözünden bakmak kendi deneyimlerimizi sorgulamakla eş anlamlı çoğu kez.” diyor.
YETİŞKİNİN HİKAYESİZ HAYATI
Behiç Ak’ın gözünden günümüz insanını dinleyelim: “Post modern yaşamın, yaşamı sorgulayarak içkinleştirebilme özelliğine sahip modern insanı yok ederek onu tarafgir hale dönüştürmesi, gerçek dışı bir insan tipinin oluşmasına neden oluyor. Bu insan her şeyin olabileceğine inanan, yaşamın sorumluluğunu üstlenmekten kaçınmayı özgürlük zanneden, alt sınıftan olduğu halde kendini hep orta sınıf zanneden bir illüzyon. Dünyayı değiştirmekten çok istifade etmeyi kendine amaç edinmiş, bir kaybeden… Şikayet etmeyi muhalefet etmek zanneden, risk almadığı için mutlu olmayı göze alamayan, bir sinik. Yirminci yılın son çeyreğinde ortaya çıkan, bu yeni liberal insan karakterinin hikayesiz hayatı, çocuğun yaşamı hikayeleştirebilme özelliği ile çelişiyor. Çocuk hikayelerinin, çocuktan yola çıkılarak yapılan çizimlerin önemi burada başlıyor. ‘Büyüklerin dünyasından kovulmuş hikaye ve şiir de bu dünyaya sığınmış’ dersek yanlış olmaz bu yüzden.”
Yetişkinlerin dünyasında şiir ve hikayenin çok uzun yıllardır olmadığını söyleyen Ak şöyle devam ediyor: “İlkel romansılarla, anlatılarla, anekdotik fikir kırıntılarıyla, alıntılarla yetiniyor. Taraf tutmakla, istifade etmekle sınırlı hayatında edebiyatın gelişmiş formlarına yer yok. Anı yaşamayı özgülük zannederken, gelecek idealini yok etmiş. Kamudan çok özele ait bir dünyada yaşamanın bireyselleşmeye kapı açtığına inandırılmış.”
HİKAYE İÇİN GEREKEN “AÇIK BİR ALGI”
Ak, tüm bu saydıklarının çocuk bakışına ve sorgulayarak yeniden başlamaya ihtiyacımız olduğunun bir göstergesi olduğunu ifade ediyor. Yetişkinlerin, hayatlarından çekip alınan hikayelere kavuşmak için çaba göstermesi gerektiğini söyleyen Ak, ekran başında pinekleyen bir insan tipinin çağımızın insanı olarak kabullenilmesine itiraz edilmesi gerektiğini aktarıyor.
Çocuklar için yazıp çizmeyi ise Ak şöyle anlatıyor: “Çocuklar için yazıp çizmek, statülerden kurtulmayı, sadece insanlar arasındaki eşitsiz durumlardan kurtulmayı değil, hayvan, insan ve bitki arasındaki eşitsiz ve önyargılı ilişkilerden kurtulmayı da vadediyor. Eşitlik fikri hikayenin karakterinde var zaten. Eğer her insana değer verecek kadar açık bir algınız yoksa, hikaye yazamazsınız. Hikayenin eşitsizliğin kışkırtıldığı bugünün dünyasından kaçıp, çocukların dünyasına sığınmasının nedenlerini açıklıyor zannedersem bu. Bu hikayenin peşinde olduğumu söyleyebilirim.”