“Yaşama dört elle sarılmalı insan”

Ogün Sanlısoy’un yeni albümü “Yaşamaya Devam” müzik platformlarındaki yerini aldı. Sanlısoy ile Kadıköy’e, şarkılarına ve müziğe dair konuştuk

25 Şubat 2021 - 16:50

Ogün Sanlısoy’un yeni albümü “Yaşamaya Devam” dinleyicileri ile buluştu. Sony Music etiketiyle çıkan bu albümde 11 parça yer alıyor. Ayrıca albümde Ceylan Ertem “Bekledim” şarkısı ile Sanlısoy’a eşlik ediyor. Albümün ilk klibinde Kadıköy’ün boş sokaklarına yer veren Ogün Sanlısoy ile müziğine ve albüme dair bir sohbet gerçekleştirdik.

Uzun zamandır gezemediğimiz sokakları “Kaldım İstanbul’da” klibinizde seyrediyoruz. Kalabalık olmasına alıştığımız Kadıköy sokaklarını, parklarını boş görüyoruz. Klibi çekmeye nasıl karar verdiniz?

Yaşamaya Devam albümü bitip klip gündeme geldiğinde, ilk şarkı olarak “Kaldım İstanbul’da” adlı şarkıya karar verildi, klibin yönetmenliğini de benim yapmamla ilgili bir fikir birliği oluştu plak şirketim Sony Müzik ile yaptığımız toplantıda. 2015 yılında “Sen” adlı şarkımın klibinin yönetmenliğini de ben yapmıştım. Mekan olarak, benim çocukluğumun geçtiği Karamürsel Eğitim Merkezi Komutanlığında geçiyordu. Küçük ama farklı bir yerdi. İlk yönetmenlik denemem olmasına karşın güzel ve benim için çok anlamlı bir klip olmuştu.

Fakat “Kaldım İstanbul’da” şarkısı İstanbul’da geçmeliydi ve çok büyük bir şehirden bahsediyorduk. Başta biraz bu işin altından kalkmak konusunda tedirgin oldum. Şarkının sözlerine uygun olarak yalnızlık, boşluk, sakinlik temaları öne çıkıyordu. İstanbul kalabalık bir şehir ve sakin bulmak pek mümkün değil. Fakat pandemi koşullarından dolayı hafta sonu uygulanan sokağa çıkma yasakları hayal ettiğim sahneleri çekmeme yardımcı olabilir diye düşündüm ve klibin görsel kurgusunu bunun üzerine planladım. Hemen daha önce birlikte çalıştığım Goril Film ile temasa geçip toplantılar yaptık ve sokağa çıkma yasağı olduğu günlerde çalışabilmek için gerekli izin ve şartları hazırlamaya başladık.

“Kaldım İstanbul’da” kelimesi bir şehirde sıkışmışlığı da ifade ediyor sanki. Ama albüm “Yaşamaya Devam” parçasıyla sonlanıyor. Ne kadar kötü günler geçse de umutla sona eriyor hikaye sanki. Siz ne düşünüyorsunuz?

İstanbul ilginç ve çok güzel bir şehir, her ne kadar özellikle son 20 yıldır hoyratça davransak da, kaldırabileceğinin çok üzerinde bir nüfusla yüklensek de, gereken özeni yıllardır göstermesek de, hala kendine aşık eden ve ağlarına takılıp terk edemediğimiz bir şehir. Çok kez trafiğinde, sorunlarında bunalıp başka yerlere yerleşmeye karar verseniz de, başka şehirlerden buraya gelip tekrar memlekete dönmeyi düşünseniz de bir türlü kurtulamazsınız. Tekrar denemeye iter sizi. En kötü anda bile bir umut yaşatmalı da zaten insan. Daha iyi olacak, daha güzel günler gelecek diye umut edip, enseyi karartmadan işine ve yaşama dört elle sarılmalı.

DAHA İÇE DÖNÜK PARÇALAR

Aslında “elektrikli bir albüm” yapma fikriniz vardı sanırım ama daha sonrasında akustik bir albüm yapmaya karar verdiniz. Bunun bir sebebi var mı? Aklınızdaki albümü yapmayı düşünüyor musunuz daha sonra?

Yeni grubum ile 2020 başında çalışmaya başladık. Konserler yaparken, bir yandan yeni albüm için çalışmalar yapacaktık, hemen sonrasında daha önce 2012 yılında yaptığım akustik projenin devamını yapmayı planlamıştım. Fakat salgın dönemi başlayınca, yasaklar, önlemler derken görüşmek ve provalar yapmak zorlaştı. Ben de nispeten daha kolay hayata geçirebileceğimiz akustik projeyi öne almaya karar verip, evimde hazırlıklara başladım. 

Albümünüzde yedi yeni, dört eski parçanın akustiği bulunuyor. Özellikle dört parçayı albüme ekleme sebebiniz var mı? Özel bir anlamı var mı sizin için o parçaların?

Akustik 2012 albümümde, 11 eski şarkımın akustik versiyonu, bir tanesi Özlem Tekin ile düet olmak üzere iki yepyeni şarkı ve üç tane de enstrümantal kısa parça koymuştum. Bu albümü de bir nevi o albümün devamı gibi düşündüm fakat bu kez dört eski şarkı, bir tanesi Ceylan Ertem ile yaptığımız düet, bir tane de müziği Melih Kibar, sözleri Çiğdem Talu’ya ait “Hep Böyle Kal” adlı şarkının akustik bir yorumu olmak üzere 11 şarkıdan oluştu. Eski dört şarkıyı belirlerken akustik olarak güzel olabilecek şarkıları seçtim öncelikle, bunların demolarını yapıp en beğendiğim dört taneye karar verdim.

“KADIKÖY, EVİMDE HİSSETTİĞİM YER”

Albümünüzün hazırlığı salgında gerçekleşti. Salgının albümünüze etkisi nasıl oldu sizce?

Konserler iptal olup, evde kalma zorunluluğu başlayınca, evde yapılabilecek en iyi şey müzikle uğraşmak oldu. O sıkıntılı zor günler, üretim ile geçti. Sağlığın önemi, nefes almanın kıymeti, sevdiğimiz insanların durumları ile ilgili endişelerimiz, çoğumuz için hayatı ve elimizdekinin kıymetini tekrar sorgulamamıza sebep oldu. Daha agresif ve daha sert şarkılar yerine başta “Yaşamaya Devam”, “Mavi Gökyüzü” gibi şarkılar ve daha içe dönük şarkılar yapmama sebep oldu. Duyum olarak da daha kolay dinlenebilir ve temiz bir sound arayışına yöneltti. 

Kadıköy’den de manzaralar izliyoruz klipte. Bir müzisyen olarak Kadıköy ile bağınız nasıl? Kadıköy’ün sizin için önemli bir yeri var mı?

Aslen anne ve baba tarafından İstanbullu olsak da, 10 yaşıma kadar babamın mesleğinden dolayı farklı şehirlerde bulunduk. 80’lerin başında babam emekli olunca, Kadıköy Feneryolu'na taşındık. Ben ortaokul ve liseyi Fenerbahçe Lisesi’nde okudum. Bir dönem Avrupa Yakasında otursam da hala Kadıköy’de yaşıyorum. Çocukluğum, gençliğim burada geçti. Klipte kullandığım çok yerin benim kalbimde, hafızamda çok değerli anıları vardır. Çekimlerde en zorlandığım kısım da, bu yerleri boş, gençliğimin geçtiği mekanları kapalı görmek oldu. İstanbul’da en sevdiğim ve kendimi evimde hissettiğim yerdir burası.

MÜZİĞİN İÇİNDE 30 YIL 

Senelerdir müzisyenlik yapıyorsunuz ve rock müzik dendiğinde akla gelen isimlerdensiniz. Geriye dönüp baktığınızda bunca senenin müziğe bakış açınızda bir şeyleri değiştirdiğini düşünüyor musunuz?

Çok teşekkür ederim. İçinde yer aldığım ilk yayınlanmış albüm Trail Blazer yayınlanalı neredeyse 30 yıl, solo albümüm yayınlanalı 22 yıl olmuş. Türkiye’de neredeyse her şehre gittim, yurtdışı turne deneyimlerim oldu. Ne mutlu ki gençken hayalini kurduğum şeyleri yaşama şansım oldu. Çok uğraştım, hiç vazgeçmedim. Kızdığım, küstüğüm, inancımı yitirmeye çok yaklaştığım dönemler olsa da hep tekrar denedim. İlk solo albümden beri farklı şeyler yaptım, farklı tarzlar denedim, farklı müzik tarzlarını harmanlayarak sunmaya çalıştım. Yapılacak eleştirileri tahmin etsem de göğüs germeye hep hazır oldum. Başta anlamayanlar sonra anladılar. Ayrıca genç arkadaşlardan aldığım duyumlara göre çok kişiye de örnek olup, ilham vermişim. Bunlar geri dönüp bakınca çok değerli benim için. Ben müziğe çok dar açıdan bakmamaya çalışırım hep, farklı ve riskli şeyleri denemekten de çekinmedim. 

Eklemek istediğiniz bir şey var mı?

2022 yılında daha sert bir albüm sözüm var dinleyenlerime, onu da eklemek isterim.


ARŞİV