Aile hekimleri hasta yoğunluğundan, şiddet vakalarına kadar birçok sorun yaşıyor. Aile hekimleri bu sorunlarını dile getirmek için 8 Şubat’ta Ankara’da miting düzenleyecek.
Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu(AHEF), Aile Hekimliği Çalışanları Sendikası (AHESEN), Aile Sağlığı Elemanları Federasyonu(ASEF), Birinci Basamak Sağlık Çalışanları Birlik ve Dayanışma Sendikası(BDS), Genel Sağlık ve Sosyal Hizmet Kolu Kamu Çalışanları Sendikası(GENEL SAĞLIK-İŞ), Türkiye Aile Hekimleri Uzmanlık Derneği(TAHUD), Türkiye Sağlık ve Sosyal Hizmetleri Kamu Görevlileri Sendikası(TÜRK SAĞLIK-SEN) yayınladıkları ortak bildiride “meslek onuru için, sağlıkta şiddet terörünü bitirmek için, izin hakkı için, hak kayıplarının sona ermesi için” hekimleri mitinge çağırdı.
“PRATİSYEN HEKİM YOK”
Moda Aile Sağlığı Merkezi’nde görev yapan Dr. Eyüp Borucu ile aile hekimlerinin yaşadığı sorunları ve çözümlerini konuştuk. Borucu, 16 Ağustos 2019’da neden belirtilmeden mesleğinden ihraç edilmiş, hastaların imza toplaması ile işine geri dönmüştü. 37 yıldır doktorluk yapan Borucu, 9 buçuk yıldır da aile hekimi.
Borucu, aile hekimliği modelinin dünyada yaklaşık 55 sene önce kurulmaya başlandığını belirtiyor. En iyi modelin Küba’da olduğunu söyleyen Borucu, “Küba’da sistemi öyle bir kurmuşlar ki, doktor başına 600 kişi vermişler ve doktor ailenin olduğu mahallede oturmak zorunda. Türkiye’de yeteri kadar doktor yok. Aile hekimliğinde çalışacak pratisyen hekim yok. Aile hekiminin genel bir hekim olması lazım, pratisyen hekim olması lazım. Olmayınca da bir doktora 3 bin 500-4 bin hasta bağlanıyor. O zaman da Avrupa’da, Küba’da aile hekimi günde 8-10 hasta bakarken biz 60-70 hasta bakıyoruz.” diyor.
“YAPTIRIM YOK”
Çok fazla kişiye bakıldığında hastaya yeteri kadar vakit ayrılamadığını belirten Borucu, doktorun hata yapma şansının da arttığını söylüyor. Borucu en büyük sorunun ise sağlıkta şiddet olduğunu ifade ediyor.
Borucu “Hasta o kadar çok cesaret aldı ki yöneticilerden, hekim üzerinde her tür tahakkümü kurmaya çalışıyor. Geliyor size bir isteğini iletiyor. Reçete, rapor yazmanızı istiyor, silah ruhsatı istiyor. Siz yok dediğiniz zaman şiddete başvuruyor. Bu şiddeti engelleyemiyorlar. Çünkü hükümet yasa çıkartmadı. Her şeyin yasası var. Bir hâkime mahkemede bırakın saldırmayı, ağzınızdan kötü bir laf çıksa ya da konuşurken elinizi kaldırsanız oradan bile ceza yiyorsunuz. Burada doktorlar dövülüyor, öldürülüyor.” diyor. Borucu, şiddet uygulayanlara yaptırım uygulanmadığını dile getiriyor.
“BİRÇOK SORUMLULUK VAR”
Aile hekimlerine 140’ın üzerinde görevin bağlı olduğunu belirten Borucu “Koruyucu hekimlik, raporlama, taramalar, insan sağlığı hizmetleri… Bir rapor bağlıyorlar bize. Belki 60-70 tane ayrı rapor vermemizi istiyorlar. Silah ruhsatını, akli melekeyi, askerlik muayenesini, ehliyeti bizim vermemizi istiyorlar. Bunları yapmak mümkün değil. Bir insanın ehliyet alması için psikiyatr, göz, ortopedi, nöroloji görmesi lazım. Avrupa’da böyle. Bizde her şeyi aile hekimine yıkıyorlar.” diyor.
Aile hekimlerinin üzerinde birçok sorumluluk olduğunu belirten Borucu şöyle açıklıyor: “Şu anda aile hekimliklerinin bina kiralarını, elektriğini, suyunu, doğalgazını, çatı aktarmasını, çalışan personelinin sigortasını, maaşını hepsini doktorlar ödüyor. Doktorlara da devlet bunun karşılığında bir cari yardım veriyor maaş haricinde. Ama cari yardım çoğu yerde bu hizmetlere yetmiyor. Doktorlar bu hizmetlerle uğraşırken hastayı da ihmal ediyor. Düşünebiliyor musun çatı akıyor doktor uğraşıyor, klima bozuk doktor uğraşıyor. Biz de diyoruz ki devlete ‘şu cari yardımı yapma, şu işleri de bize yükleme’.”
AİLE HEKİMİ OLMAK İSTEMİYORLAR
Doktorların aile hekimi olmak istemediklerini belirten Eyüp Borucu, İstanbul’da 4 bine yakın aile hekimliği olduğunu, 700 kadronun ise boş olduğunu dile getiriyor. Boş kadroların gittikçe arttığını söyleyen Borucu “Boş olan kadroların hastaları da bize geliyor muayene olmak için” diyor.
Dr. Eyüp Borucu, bu sorunların çözülmesi için sağlığa bakış açısının değişmesi gerektiğini belirtiyor ve şöyle devam ediyor: “İnsanların daha sağlıklı beslenmesi lazım. Çevre temizliği, hijyen koşulları sağlanmalı, hava pis kömürlerle kirletilmemeli, her şeyden önce insanın sağlığı böyle korunur. Ondan sonra aşılanma daha üst düzeyde yapılmalı. Hekim sayısı ve kalitesi arttırılmalı. Hekime düşen hasta sayısı azaltılmalı. Belediye hekimlerinin özlük hakları korunmalı ve hekim düzgün maaş almalı.”