"Ruh sağlığı uzmanları karar mekanizmalarında yer almalı”

Salgın süresince hem bireyler hem de sağlık çalışanları psikolojik anlamda zorlu bir süreç yaşıyor. Sürecin doğru sürdürülebilmesi için ise çözüm, karar mekanizmalarında ruh sağlığı uzmanlarının yer alması...

27 Nisan 2020 - 10:46

Korona virüsü salgınında virüsün vücut sağlığımıza olan etkilerini konuşuyor, araştırıyoruz. Ancak salgın hem toplumu hem de sağlık çalışanlarını psikolojik yönden de çok etkiliyor. Sağlık çalışanları gelen hastalarla ilgilenirken virüsle temas ediyor ve virüsü eve taşıma korkusu taşıyorlar. Bu noktada ruh sağlığı uzmanlarının pandemi kurullarında neden olması gerektiğini ve sağlık çalışanları için neler yapılabileceğini Psikiyatri Hemşireleri Derneği (PHD) Başkanı Prof. Dr. Fatma Öz ve Koç Üniversitesi Psikiyatri Hemşireliği bölümünde öğretim üyesi olan Doç. Dr. Fahriye Oflaz ile konuştuk.

Korona virüsünün biyolojik bilgisinin hastalığın çözümlenmesinde önemli olduğunu söyleyen Doç. Dr. Fahriye Oflaz, o bilginin işlerliğinin olması ve toplum tarafından kullanılması için ruh sağlığımızın da yerinde olması gerektiğini ifade ediyor.  

“Pandemi süresince diğer tüm hizmetlerle eşgüdüm içinde sunulacak ruh sağlığı hizmeti, buzdağının görünmeyen kısmını şimdi ve gelecekte yönetmeyi kolaylaştıracaktır” diyen Oflaz şöyle devam ediyor: “Ruh sağlığı uzmanlarının korona virüsü pandemisi ile baş edebilmek için farklı organizasyonlar bünyesinde oluşturulan bilim kurullarında yer almasının gerekliliği açıktır. Toplumun ihtiyacı olan ve pandeminin en az zararla aşılmasını sağlayacak olan kararların alt yapısını oluşturan bu mekanizmalarda, ruh sağlığı uzmanlarının olmaması hizmetlerin bütünlüğünün sağlanmasını engelleyecektir. Ruh sağlığını destekleyici çalışmalar hem bireysel hem de toplumsal olarak immün sistemin güçlü olmasını ve bireysel sorumlulukların sürdürülmesini sağlar.”

“RUH BİLİMCİLERDEN GÖRÜŞ ALINMALI”

10 Nisan Cuma akşamı ilan edilen sokağa çıkma yasağı hakkında ise Oflaz “Yaşananlar, karar mekanizmalarında olanların toplumun ruh sağlığını değerlendirmede yetersizliğine de işaret ediyor. Bu tür uygulamalarda mutlaka ruh bilimci ve sosyal bilimcilerden de görüş alınması gerektiğini düşünüyorum. Tek tek bireyler kadar kalabalıkların hareketlerine yön veren ruhsal durumların çok iyi irdelenmesi ve korona virüsü ile mücadeleyi kolaylaştıracak şekilde yönlendirilmeye çalışılması gerekir.” diyor.

Oflaz, Türkiye’de daha önce de büyük kitleleri ve grupları etkileyen olağandışı ve psikolojik travma yaratan olayların yaşandığını ve bunlara ilişkin deneyim ve bilgi birikiminin olduğunu söylüyor. Pandeminin Türkiye için, özellikle ruh sağlığı alanında çalışanlar için yeni bir durum olduğunu söyleyen Oflaz “Dünyada daha önce benzer etkiler göstermiş olan SARS ve MERS salgınları nedeniyle pandemilere ilişkin kılavuzlar ve çalışmalar bulmak mümkün. Biz de şu anda kendi toplum ve kültür yapımıza uygun kendi kılavuzlarımızı üretiyoruz. Daha önce de belirttiğim gibi ruh sağlığı açısından deneyimli uzman ekiplere sahibiz ve sayılarımız dünya ortalamasının gerisinde olmakla beraber iyi yetişmiş bir sağlık ekibimiz var. Bence buna güven duymalıyız.” diye aktarıyor. 

“SAĞLIK ÇALIŞANLARININ YÜKÜ ARTACAK”

PHD Başkanı Prof. Dr. Fatma Öz, bu süreçte krizin yönetilmesi ve yapılacakların organize edilebilmesi için çok yönlü düşünmek ve bilimsel akıl ile harekete etmek gerektiğini ifade ediyor. Kısa süreli ve günü kurtaran düşüncelerle hareket etmenin bazı sınırlılıkları olduğunu dile getiren Öz “Salgın sürecinde yaşanabilecek her türlü sağlık sorunları için tüm bilim alanlarını kapsayan temsilcilerin olduğu kriz masalarının oluşturulması önemlidir. Böylece bütüncül sağlık hizmeti kısa sürede, eşgüdüm içinde ve sürdürülebilir şekilde sunulabilecektir.” diyor.

En büyük yarayı sağlık çalışanlarının aldığını ifade eden Öz şöyle anlatıyor: “Tüm dünyanın yaşadığı bu tehdit, hekim, hemşire ve diğer sağlık çalışanları için de geçerli. Ancak bu çalışanlar bir profesyonel olarak kendi gereksinimlerini bir tarafa bırakıp hizmet etme sorumluluklarını yerine getirmişlerdir ve getirmeye devam etmektedirler. Vaka sayısının artışı ile birlikte sağlık hizmetine ihtiyacı olan hasta sayısı artacak, bu durum sağlık çalışanlarının yükünü her geçen gün biraz daha artıracaktır. Her insan gibi salgından etkilenmek ya da onun yüzünden sevdiklerinin, ailesinin etkilenmesine neden olmak gibi kaygılarla çalışan sağlık personeli, iş yükünün de artışı ile birlikte psikososyal yönden desteklenmezse tükenmişlik, kaygı bozuklukları ve depresyon yaşayabilir. Bu da çalışanların hastalığı dolayısıyla hizmetin istenilen düzeyde yerine getirilememesine ve aksamasına yol açabilir.”

HEMŞİRELER BİLGİLENDİRİLİYOR

Psikiyatri hemşirelerinin hem bireysel hem de kurumsal olarak harekete geçtiklerini belirten Fatma Öz, bireysel olarak ulaşabildikleri meslektaşları ile dayanıştıklarını söylüyor. Ancak bu hizmetlerin kurumsal ve multidisipliner bakış açısıyla geniş bir kitleye yayılması gerektiğini aktaran Öz, Psikiyatri Hemşireleri Derneği olarak yaptıklarını söyle anlatıyor: “Psikiyatri Hemşireleri Derneği’nin de içinde olduğu ruh sağlığı dernekleri, İstanbul Valiliği ve İl Sağlık Müdürlüğü kapsamında Korona Virüs Online Psikososyal Destek Programı’na (KORDEP) dahil oldu. Ruh sağlığı alanındaki meslek örgütlerinin gönüllü üyeleri ile yürütülecek bu hizmet başlatılmadan önce gönüllüler hizmetin sunum şekli konusunda eğitildiler. Psikiyatri Hemşireleri Derneği Yönetim Kurulu olarak 46’sı İstanbul’dan olmak üzere 146 kişiden oluşan gönüllülerimizle online toplantılar yaptık ve sürecin nasıl işleyeceği konusunda bilgilendirdik.”

Ayrıca Öz, Türk Hemşireler Derneği ve özel dal hemşireleri dernekleri ile birlikte hemşireleri bilgilendirmeye yönelik yazılar yayınladıklarını, web sitesi ve sosyal medya hesapları üzerinden halkı bilgilendirmeye çalıştıklarını belirtiyor.


ARŞİV