Tedavisi olmayan bir meslek hastalığı: Silikozis

Silikozis hastaları, korona virüsü salgınında riskli grupta görülüyor. İş ve Meslek Hastalıkları Uzmanı Elif Altundaş Hatman, “Covid-19 olan silikozis hastalarında, hastalığın daha ciddi ve komplikasyonlarla seyretme olasılığı yüksek” diyor

06 Ağustos 2020 - 19:23

Korona virüsün belli hastalıklara sahip kişileri daha çok etkilediğini biliyoruz. Bu sebeple bu hastaların daha sıkı önlemler alması gerekiyor. Korona virüsünden korunmak için bireysel önlemler önemli olsa da bazı meslek hastalıklarıyla birlikte seyrettiğinde, korunmak için bu önlemler yeterli olmuyor. Bu meslek hastalıklarından biri de silikozis hastalığı. 

Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde İş ve Meslek Hastalıkları Uzmanı olan Elif Altundaş Hatman ile silikozis hastalığını konuştuk. Aynı zamanda Halk Sağlığı Uzmanları Derneği (HASUDER) İş Sağlığı Çalışma Grubunun yürütücüsü olan Hatman, silikozis hastalığının kristalize silika solunması ile ortaya çıktığını belirtiyor. Silikozisin bir meslek hastalığı olduğunu belirten Hatman “Solunan silikaya maruz kalım süresi ve maruziyet miktarı hastalığın seyrini etkileyen en önemli unsurlardandır. Yoğun ve kısa süreli maruziyetin hastalık seyrini daha olumsuz etkilediğini biliyoruz. Bu nedenle de mesleki maruziyet miktarı ve süresine bağlı olarak hastalığın solunum kapasitesinde azalmadan solunum yetmezliğine, ölüme kadar ciddi sonuçları olabilmekte.” diyor. 

Hastalığın en önemli belirtilerinin nefes darlığı ve akciğer dokusundaki sertleşmeden dolayı nefes darlığının giderek ilerlemesi olduğunu söyleyen Hatman şöyle devam ediyor: “Öksürük, kilo kaybı, yorgunluk yine hastalıkta sık gördüğümüz şikayetler. Bazen gece terlemesi de hastalıkta görülebilir. Hem akciğer grafisi bulgularının hem de yukarıda sıralanan belirtilerin benzerliği nedeniyle verem hastalığı ile ayırıcı tanısı mutlaka yapılmalıdır.”

Silikaya maruz kalmanın sadece silikozise yol açmadığını ifade eden Hatman “Romatoid Artrit, Sistemik Lupus Eritematozus gibi bazı romatizmal hastalıkların da ortaya çıkmasına yol açıyor. Ayrıca Uluslararası Kanser Ajansına göre kristalize silika Grup 1, insanlar için kesin karsinojen olarak sınıflandırılmakta. Yani akciğer kanserine de yol açma riski var.” diyor.

“HASTALAR ÇALIŞAMIYOR” 

Silikozis hastalarının Covid-19’dan daha fazla etkilendiğine dair ellerinde bir veri olmadığını söyleyen Hatman, Covid-19 olan silikozis hastalarında, hastalığın daha ciddi ve komplikasyonlarla seyretme olasılığının yüksek olduğunu belirtiyor.

Silikozis hastalarının COVİD-19’a yakalanmamaları için gerekli önlemler alınması gerektiğini belirten Hatman “Bu noktada bireysel olarak yapılacak yegane şey, sosyal mesafe, maske kullanımı ve hijyene önem vermek. Halen çalışmakta olan silikozis hastaları ‘evde kalma’ haklarını sonuna kadar kullanmalı. Kalabalık ve kapalı alanlardan ve hasta insanlardan uzak durmalılar.” diye aktarıyor. 

Silikozis hastalığına yakalananların önemli bir bölümünün çalışamadığını aktaran Hatman “Ağır seyreden hastalığı olanların zaten çalışması mümkün değil. Hafif seyirli olanların ise hastalığı, çalışma yaşamında bir dezavantaj olarak karşılarına çıkıyor. İşverenler bu işçileri işe almak istemiyor. Bu işçileri çalışma yaşamında yeniden konumlandıracak kamusal, koruyucu bir şemsiye yok. Çoğu günübirlik işlerde çalışıyor; pazarcılık, kağıt toplayıcılığı gibi. Buradan bakıldığında Covid-19 pandemisinin hastalık seyri dışında, iş gücüne katılım açısından silikozis hastalarını daha olumsuz etkilediğinden bahsetmek de mümkün” diyor.

BİREYSEL ÖNLEMLER YETMİYOR

Hatman, silikozis hastalığının etkin bir tedavisinin olmadığını belirtiyor. Mesleki olmayan bir silikozisten söz edilemeyeceğini söyleyen Hatman şöyle devam ediyor: “Kristalin silika en çok yer kabuğunda, kayaçlarda bulunur. Tünel yapım, yol yapım işçileri, seramik işçileri, cam işçileri, pürüzsüz yüzey sağlamak için kumlama yapılan tüm iş kolları, teflon üretimi, diş teknisyenliği, metal kumlama da silikozis açısından riskli iş kolları. Ülkemizde kot kumlama işçilerinin ve onları destekleyen aktivistlerin mücadelelerinin sonucu olarak kot kumlama yasaklandı ancak kumlama diğer iş kollarında halen kullanılmakta.” 

Silikozisin bireysel önlemlerle mücadele edilecek bir hastalık olmadığını söyleyen Hatman, bu durumun tüm meslek hastalıkları için geçerli olduğunu belirtiyor. Bu hastalıkların iş yerinde maruz kalım sonucu ortaya çıktıklarını ifade eden Hatman, bu maruziyeti ortadan kaldırmaya dönük önlemler alınması gerektiğini söylüyor. Hatman şöyle açıklıyor: “Koruyucu önlemler söz konusu olduğunda ilk basamak, tehlikeli maddeyi tamamen ortadan kaldırmak, daha sonra daha az tehlikeli olanla yer değiştirmek olabilir. Örneğin kumlama yerine yüzey pürüzsüzleştirici başka teknikler kullanılabilir. Mühendislik önlemler ve yönetsel önlemlerin de uygulanması önemli, tozlu işler için ıslak çalışma yöntemleri uygulanabilir, etkili havalandırma sistemlerinin kurulması, çalışanların çalışma süreleri azaltılabilir.”

Kişisel koruyucu donanımların ise bu hastalıklardan korunmak için en az etkili yöntem olduğunu söyleyen Hatman “Eğer yukarıda sıraladığım diğer dört basamak atlanırsa tek başına etkinliği son derece sınırlı.” diyor. 


ARŞİV