Onur Haftası kapsamında İstanbul’da birçok noktada etkinlikler düzenleniyor. Kadıköy’de de farklı programların yer aldığı Onur Haftası’nın ilk buluşması 24 Haziran Pazartesi günü Bomovu’da gerçekleşti. 14 yıl profesyonel liglerde hentbol ve futbol oynayan aynı zamanda 5 yıl bölgesel ve uluslararası liglerde hentbol hakemliği yapan trans erkek Özen Sarıoğlan, sporda kadınların, transların ve LGBTİ+ kimlikten olduğu düşünülen sporcuların yaşadığı sorunları anlattı.
MADDİ KAYNAK ERKEKLERE
Spor hayatını Muamma Futbol Takımı’nda sürdüren ve Pembe Hayat Derneği Yönetim Kurulu Üyesi olan Sarıoğlan, Türkiye Futbol Federasyonu bütçesinin büyük bir çoğunluğunun erkek futbol takımlarına aktarıldığını söyledi. Sarıoğlan’ın verdiği bilgilere göre spordaki tablo şu şekilde: “Federasyon yüzde 2,2’lik bir kısmı kadın futboluna aktarıyor, bu kısmın ne kadarını gerçekten aktarıyor orası çok tartışılır. Mesela lisanslı kadın futbolcu sayısı 6 bin 364. Altı yıldır kadın liginin büyümesi, şu oranlara bakıldığında erkek ligine göre çok çok düşük bir oran. Onun dışında futbol kulüpleri zaten 143. En fazla takım bulunan iller de İstanbul’da 21 tane, Ankara’da 6 tane, Hatay’da 5, İzmir’de 5, Manisa’da 5, Trabzon’da 5. Bu geçen seneye göre düşmüş olabilir, kapanan kulüpler olmuş olabilir. Antalya’da 4, Aydın’da 4, Mersin’de 4, Kayseri’de 4, Ordu’da 4. Bunların dışında kadın antrenör sayısı genele oranla epey bir düşük. Çünkü zaten futbolcu sayısı çok düşük olduğu için kadınlar da antrenör olamıyor. Özellikle ‘kısa saçlıysanız’, ‘efeminen’ bir yapıya sahip değilseniz antrenör olamazsınız.”
“KADIN HAKEM SAYISI 22”
Sarıoğlan’ın paylaştığı bilgilere göre Türkiye’de üst düzey kadın hakem sayısı sadece 22.Çok başarılı kadın hakemlerin olduğunu ancak bu hakemlerin çeşitli sorunlarla karşılaştığını dile getiren Sarıoğlan, şöyle devam etti: “Uluslararası mecralarda çok iyi bütçeler alabilecek kadın hakemler tanıyoruz. Ama gelgelelim en fazla ikinci lig ya da bölgesel maçlarda orta hakemliği yapabiliyorlar. Birinci ligde dahi kolay kolay ofsayt bayrağı kaldırmaktan öteye gidemiyorlar. Mesela hakemliklerde testler vardır. Sürekli koşu testleri yaparlar. Bu koşu testlerini çok iyi performe etmesine rağmen kademe alamayan futbol hakemi kadın hakemlerdir. Dünya sıralamasında 61’inciyiz. Bu inanılmaz düşük bir sıra. 2.5 milyon Euro’luk bir bütçe var. En son yayınlanan bütçede 730 milyon dolarlardan bahsediliyor ve o bütçenin ne kadarının ayrıldığı ortada.”
HAKEMLİKTE DURUM NASIL?
Beş yıl boyunca hakemlik yapan Sarıoğlan, o yıllarda yaşadığı deneyimleri ise şu sözlerle anlattı: “Hakemken çok rahattım. Çünkü seni oranın hâkimi olarak görüyorlar ve kimse sana ‘Hocam ne yaptın?’ demiyor. Sadece bir kez Sivas’a gitmiştim maç yönetmeye. Bir Sivas takımıyla başka bir takım oynuyordu. Bir düdük çaldım ve hoca beğenmedi düdüğü. Tabii ev sahibi olmanın verdiği gazla hoca bağırmaya başlayıp gözlemciye giderek şöyle demişti: ‘Sen saçını uzat, hani iki kadındı bu hakemler? Bu erkek.’ Beni de biliyor, sporculuk hayatımdan tanıyor. Onun dışında sporculuk hayatımdan çok daha rahattı, kimse karışmıyordu. Uluslararası maçlarda da bölgeselde de yolda, maçta, dışarıda, antrenörlerle olsun hiç sorun yaşamadım. O alan çok daha rahat.”
“DAR ALANDA KISA PASLAŞMALAR”
Türkiye Futbol Federasyonu içerisinde sistematik bir şiddet ve cinsiyetçiliğin hâkim olduğunu belirten Sarıoğlan, “Ama eğer kısa saçlıysanız ve yöneliminiz farklıysa – ki ona çok bakmıyorlar, yöneliminizi sormuyorlar, milli takımda oynayamıyorsunuz.” dedi.
Türkiye’nin farklı illerinde kurulan kadın ve queer futbol takımlarının yaygınlaştığını ve bunun da mevcut düzenin tersine çevrilmesine yardımcı olduğunu söyleyen Sarıoğlan konuşmasına şu sözlerle devam etti: “Futbolda bir terim vardır ‘dar alanda kısa paslaşmalar’ diye. Biz de bunu yapıyoruz. O sistem yıkılmaya, o hetero-seksist düzen kırılmaya biraz biraz başlamış. Türk futbolunun, özellikle Türk kadın futbol takımının başarısızlığı ortada. Ama bunlar olurken onlar alanımızı daralttı diye biz kendi alanımızı daraltmadık. Alternatif bir futbol takımı kurduk, kendi aramızda maçlar yapmaya başladık. Sonra bunu takım yapalım dedik. 1. Mersin Onur Haftası’ndan sonra sahalara indik, kendi aramızda maçlar yaptık. Daha farklı nasıl futbol oynayabiliriz, sistemin dışında nasıl bir futbol düzeni kurabiliriz derken böyle bir mottoyla yola çıktık. Yani ‘ibnelerin’ kurduğu bir takımla sisteme uygun bir şey olmayacağını biz de çok iyi biliyorduk. Sistemin çok dışında olacağını tahmin etmiyorduk ama bayağı dışında oldu. Endüstriyel futbola karşı gerçekten çok yaratıcı bir alan oldu bizim için. Biz bunları yaparken kendimize şöyle bir sistem kurduk: cinsiyetçi söylem yok, çok gol atmak yok. Gol atmak mesele değil. Özellikle bu alanda dönüştürdüğümüz trans erkekler oldu, onlardan bir tanesi de benim. Sistemin kölesi olmamamız gerektiğini, her şekilde alternatif alanlar üretebileceğimizi, bu alanlarda da bir şeyler kazanabileceğimizin çok farkındaydık ve bunları artık uygulamaya başladık. Ben aslında isterdim kariyer odaklı bir futbol hayatım olsun. Mesela milli takımda olayım, yurt dışında maçlarda oynayayım isterdim ama sistem buna izin vermedi. Queer Olympics’de senede bir de olsa yurt dışında top oynuyor gibi hissediyoruz. Mutlaka gelin görün.”