Goethe’nin ''Bir semtin sokak hayvanları sizden kaçmıyorsa orada yaşayın; çünkü komşularınız güzel insanlardır'” sözlerinin hayat bulduğu yerlerden biridir Kadıköy. Kadıköy sokaklarını biraz arşınlayan herkes hemen her yerde karşısına bir sokak hayvanı çıkacağını bilir. Bazen bir tekir kedi bazen köpek... Yolunuza çıkar, selamlar, başını okşatır hatta size eşlik bile ederler. Bazıları “küçük dağları ben yarattım” edasıyla yanına yaklaştırmasa ya da yanınıza yaklaşmasa da Kadıköy’de insan görünce ışık hızıyla kaçan kediyle karşılaşmazsınız. Kadıköy’ün sokakta karşılaştıklarımız dışında bir de esnaf kedileri ve köpekleri vardır.
Dükkanların önünde, içinde, vitrinde, en rahat koltuğunda kısaca canları nereyi istiyorsa orada arzı endam ederler. Çoğunluğunda sahiplik ilişkisi tam tersidir. Yani siz esnaf o kedi ya da köpeği sahiplendi sanırsınız ama kedi ya da köpek o esnafı seçmiştir. Berber, nalbur, emlakçı, eczacı, terzi, meyhaneci, terlikçi… Ne ararsanız Kadıköy’de esnaf bir kedi ya da köpek mutlaka bulursunuz.
Kadıköy’den başka bir yerde esnafla sokak hayvanlarının bu kadar hemhal olduğu ve müşterilerinde bu durumu çok olağan gördüğü başka yerler de elbette vardır ama “en güzel yer kendi bildiğiniz yerdir” derler ya biz de Kadıköy’ün esnaf kedilerini dolaştık.
Kadıköy’de elbette bizim gezdiğimiz dükkanlar dışında yüzlerce esnaf ve kedi birlikte ticaret yapıyor biz hem çeşitlilik olsun hem de Kadıköy çarşı ile sınırlayalım diye ve elbette yerimiz de biraz dar olduğundan sayıyı sınırlı tuttuk.
AKTAR KEDİ
Üç kedi ve bir köpeğin müdavim olduğu dükkânlardan biri Cemre Bitkisel Ürünler. Gönül Hanım üç kedi dışında dışarıdan başka kedilerin ve köpeklerin de arada bir uğradığını söylüyor. Hepsinin ayrı sorumlulukları var elbette. Bazıları vitrinde yatıyor bazıları mamasını yiyip gidiyor. Mesela Yoğurtçu Parkı’nın köpeği Karabaş sabah onları evden alıp dükkâna götürüp, akşam da kapanış saatinde almaya gelecek kadar sorumluluk sahibi. Gönül Hanım dükkânda kedi ve köpek görmenin müşterilerin hoşuna gittiğini fotoğraf çektiklerini söylüyor. Özellikle kediler fotoğraf çekilmesine o kadar alışkanlar ki neredeyse poz veriyorlar. Kedilerin beslenmesi de esnaf dayanışmasıyla “Çalakaşık dönerinden, Şok Mağazası artan tavukları veriyor”
ECZACI BİHTER
Caferağa Moda caddesindeki Birsu Eczanesi de kedilerin uğrak yerlerinden. Üç abonesi var ama gözde Bihter. Bihter istediği zaman gelip istediği yerde kıvrılıp yatıyor, karnını doyurduktan sonra şöyle bir çarşıyı dolanıp geri dönüyor. Kısmet Aydın’a “Eczanede kedi olur mu diyen var mı?” diye soruyorum. “Buranın halkı seviyor” diyor.
Bihter’in yanına Karagümrük’ten başka bir kedi taşınmış. Tekel bayii Erdinç Güler Karagümrük’te barınamıyor diye uzun tüylü bir küçük hanımefendiyi Kadıköy’e getirmiş. Eczaneyi daha sakin bulan kedi tekel bayii yerine orayı uyumak için tercih ediyor.
AĞZININ TADINI BİLEN PASPAS VE ZARİFE
Kadıköy’de 23 yıldır esnaflık yapan Fatma Sarı’nın lokantası Fatoş’un Mutfağı’nın da kıdemli dört kedisi var. Zarife ve Paspas 13 yaşında. Badem 6 senedir müdavim. Yoksul da her sene doğuruyor ve sıska. Kıdem farkı olsa gerek Paspas ve Zarife yemek seçiyor. Her gün soslu piliç yiyor. Fatoş hanım müşterileri için yaptığı emeklerin yanı sıra Paspas ve Zarife’ye de soslu piliç pişiriyor. Yoksul, arada çorba içiyor ama aslında kuru mamacı. Badem her şeyi yiyor. Ve bu her halinden belli. Zaman zaman lokantaya gelen müşterilerin şikâyet ettiklerini anlatan Fatma Sarı bu şikâyetleri pek umursamadığını çünkü hem kedileri çok sevdiğini hem de kimseye bir zararlarının olmadığını söylüyor.
BUTİKÇİ SÜRMELİ
Haberimizin başında “esnaf kedileri değil kediler esnafı seçiyor” demiştik. İşte bunlardan biri de Sürmeli. Masal Moda açıldıktan kısa bir süre sonra yan sokaktan transfer olan Sürmeli burayı gözüne kestirip yerleşmiş. Üç yıldır elbiseler, eteklerle birlikte kah vitrinde kah kendisi için ayrılmış koltukta bazen keyif yapıyor bazen oynuyor. Kışları butikte kalan Sürmeli yaz aylarında dışarıda kalmayı tercih ediyor.
OKUMUŞ KEDİ ANNA
Eczacı, aktarcı, butikçi kedi olur da kitapçı kedi olmaz mı? Elbette olur. Anna da Altı Kırkbeş Yayınları’nın okumuş kedisi. Can Korur, kitapların üzerinde serilip yatan huşu içinde kendini temizleyen Anna’nın doğduğundan beri dükkânda olduğunu söylüyor. Kitaplardan daha çok ilgiyi Anna çekiyormuş. Öyle zarif ve nevi şahsına münhasır duruşu var ki bu hiç şaşırtıcı değil. Anna kitapların içine doğduğu için tüyleri dökmesi dışında kitapları parçalamak, indirmek gibi huyları da yok.