Kadıköy’ün sahaflık tarihi...

İBB Sahaf Günleri kapsamında 24 Eylül Cuma günü Kadıköy’ün sahaflık tarihi konuşuldu. Sahaf Lütfü Seymen ve Nedret İşli, Kadıköy’deki sahaflık anılarını anlattı

01 Ekim 2021 - 08:54

İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından gerçekleştirilen İBB Sahaf Günleri 17 - 26 Eylül’de Kadıköy İskele Meydanı’nda gerçekleşti. 1 - 10 Ekim tarihleri arasında ise Beşiktaş İskele Meydanı’nda yapılacak. Kadıköy’de yapılan ve sahaflık üzerine birçok söyleşinin yapıldığı İBB Sahaf Günleri kapsamında 24 Eylül Cuma günü sahaf Lütfü Seymen ve Nedret İşli, Kadıköy’ün sahaflık tarihini anlattı.

Sahaf Lütfü Seymen, Akmar Pasajı’nın Kadıköy’ün ilk sahaflar çarşısı olduğunu belirtti. Kadıköy’ün sahaflar tarihinin büyük geçmişinin olmadığını belirten Seymen, 12 Eylül 1980 darbesinden sonra işsiz kalan solcu ve sağcı gençlerin bu işe soyunduklarını aktardı. Seymen “Ellerindeki kitapları sergileyip satarak geçinmenin yollarını aradılar. Sonrasında da bu insanların içinden hala sahaflık yapan, artık bu işi öğrenmiş olan 10-15 kişi çıktı.” dedi.

BULUNAN ÖNEMLİ BELGELER 

Seymen, eskiden Kadıköy’den Bostancı’ya kadar birçok yerde bulunan hurdacılardan çok önemli eserler alınabildiğini ancak şu an eskisi gibi olmadığını belirtti. O dönemlerde bazen Osmanlıca bazense Fransızca önemli belgeler bulabildiklerini aktaran Seymen’in ardından sahaf Nedret İşli, “Yavuz Sultan Selim tuğralı, o dönemde yazılmış Gazanfer Ağa Medresesi’nin vakfiyesini, Fatih Sultan Mehmet’in fermanını, İkinci Beyazid’in ve II. Murat’ın fermanlarını buldum.” dedi.

Lütfü Seymen o dönemlerde önemli eşyaların müzayedelere büyük paralara satıldığını ve Avrupa Yakası’ndan birçok esnafın müzayede için geldiğini belirtti ve şöyle devam etti: “Çukurcuma’da Ahmet Tombak diye biri vardı. Aklının kestiği her şeyi alırdı. O pasajın kapısına bir - iki kamyonet dayadığı ve akşam üzeri iki kamyonet dolusu eşyayla, kitapla çıktığı olmuştur.”

KALDIRIM KİTAPÇILIĞI

Seymen, Kadıköy’de bulunan sahafların hemen hemen hepsinin çalışmaya sokaklarda kitap satarak başladığını belirtti. Kadıköy’ün ilk kaldırım kitapçısının Kadıköylü şair Osman Serhat Erkekli olduğunu aktaran Seymen “Altıyol Kuşdili Caddesi’ndeki eski Şilan Kafe’nin duvarının üzerinde hem kendi şiir kitaplarını hem de başka şairlerin kitaplarını satardı. Nurullah Can da Bahariye Caddesi üzerinde kendi şiir kitaplarını ve elindeki kitapları satardı. Herkesin kendi müşterisi vardı. Ben de vergi dairesinde başlamıştım kitap sergiciliğine. 1984’te dükkan açtıktan sonra vazgeçmedim. 90’lı yıllara kadar bir el arabasıyla cumartesi - pazar günleri ben de sergicilik yapardım.” diye anlattı.

Evlilik nedeniyle iki sene vergi dairesinde çalışmak zorunda kaldığını belirten Seymen, şöyle devam etti: “Eşimin abisi, sen bu işten geçinemezsin deyip beni memurluğa sevk etti. Ben de eşimi kaybetmemek için sınava girip memur oldum ama kitapçılık işi hep sürdü. Ben çalışırken 51 bin mükellef vardı. Tek tek tanıyıp, hurdacıları bulup adreslerini çıkarttım. Her birine tek tek gittim. ‘Kendim için kitap topluyorum, vergi dairesinde memurum, eğer bir parça gelirse bana haber verin’ dedim. Haftada bir veya iki telefon gelirdi. Ben de kendime öyle bir yapılanma oluşturmuştum. Uzun süre o yapılanmayı kullandım.”

KADIN SAHAF AZ

Sahaflık tarihinde kadın sahafların az olduğunu aktaran Nedret İşli ise, günümüzde kadın sahafların giderek arttığını söyledi. Lütfü Seymen ise Emel Cidecioğlu ve  Refika Suna’nın Kadıköy’ün ilk kadın sahaflarından olduklarını dile getirdi.

“ENİS BATUR BU DÜKKANA GİREMEZ”

Sahaf Nedret İşli söyleşide, Çınardibi Sahaf’ın sahibi Tayfun Kurt ile ilgili şu anıyı anlattı: “Bir gün Enis Batur ve arkadaşları Tayfun’un dükkanına giriyorlar ve Tayfun’un hoşlanmadığı bir takım hareketler yaparak, kitaplara biraz laubali davranıyorlar. Çünkü Tayfun da kitapları konusunda çok hassas bir vatandaş. Tayfun, onları kovuyor. Bunun üzerine Enis Batur bir gazetede yazı yazıyor, bu hikayeyi anlatıyor ve Tayfun’a da sitem ediyor. Onun üzerine Tayfun, Enis Batur’un fotoğrafını kapıya yapıştırıp, ‘Enis Batur bu dükkana giremez’ diye kapısına yazmıştı. Uzun bir müddet de kapıda kaldı o.”


ARŞİV