Yaşamda Kadın ve Sanat Derneği, “Kendi Hikayeni Anlat” projesi kapsamında kadınlarla sekiz haftalık bir atölye gerçekleştirdi ve “Kendi Hikayeni Anlat” kitabını yayımladı. 28 hikayeden oluşan bu kitap, atölyeye katılan kadınların yazdığı öyküleri içeriyor. Ayrıca kitaptaki iki çizim hariç tüm çizimler de katılımcılara ait. Proje için çekilen videoların bir kısmı ise İdea Kadıköy ve Kadıköy Kent Konseyi’nde geçiyor. Yaşamda Kadın ve Sanat Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Vildan Ayçiçek ile bu projeye dair konuştuk.
Vildan Ayçiçek, bu projeyi henüz pandemi öncesi kurguladıklarını ve fiziki ortamda gerçekleştirmeyi planladıklarını söylüyor. Salgından ötürü online bir şekilde gerçekleştirdiklerini dile getiren Ayçiçek “Yaptığımız çalışmalarda görüyorduk ki kadınlar kendilerini, hikayelerini anlatmak istiyorlar ve bunu yaparken kendilerini özgürce ifade edebilecekleri ve deneyimlerini paylaşabilecekleri güvenli alanlara ihtiyaç duyuyorlar. Biz ‘bu alanı nasıl oluşturabiliriz’ gibi soruları planlarken Covid-19 pandemisi ile birlikte karantina sürecine girmiş olduk. Bu süreçte kadınların toplumsal cinsiyet eşitsizliğinden kaynaklı ev içi yüklerinin daha da artması, ev içindeki bu eşitsizliklerin oluşturduğu baskı, şiddet unsuru, evde geçirilen zamanın artmasıyla artan yalnız olduğunu düşünme hali ve nefes alacak alanlara olan ihtiyaç, çalışmalarımızı dijital alana taşıma konusunda bizi yönlendirdi diyebiliriz.” diyor.
Bu projeyi kadınların salgın süresince yaşadıklarını fark etmesi ve ifade edebilmeleri için yaptıklarını söyleyen Ayçiçek, projede dışavurumcu sanat tekniklerinden hikaye anlatıcığını tercih ettiklerini dile getiriyor. Ayçiçek “Hikaye anlatıcılığında metaforlar, semboller ve simgeler kullanarak kendinizi ifade edebilir, yaşadıklarınızı özgürce anlatarak dışavurum sağlayabilirsiniz ve bu dışavurum psikolojik iyi olma haline olumlu etkilerde bulunur. Sanatın değiştirici, dönüştürücü ve iyileştirici yönü burada devreye girmektedir.” diye ifade ediyor.
GÜÇLENDİRİCİ BİR DENEYİM
Ayçiçek, “Kendi Hikayeni Anlat” projesinde toplam 30 kadınla sekiz hafta boyunca Zoom uygulaması üzerinden buluştuklarını söylüyor. İlk oturumdan itibaren amaçladıkları güven alanını oluşturabildiklerini söyleyen Ayçiçek, dijital olacağı için öncesinde kaygıları olduğunu ama sonrasında “müthiş bir enerjinin oluştuğunu” ifade ediyor.
Vildan Ayçiçek, atölye sonlandığında da, bazı katılımcıların kitap hazırlık sürecinin bir parçası olduğunu söylüyor. Ayçiçek “Yaptığımız gönüllü çalışmalarda destek görmek, dayanışmak, birlikte üretmek paha biçilmez duygular yarattı bizde. ‘İyi ki’ dediğimiz çok fazla an yaşadık. Güç ve heyecan verici bir deneyim oldu.” diye aktarıyor.
Bir proje katılımcısı deneyimini şöyle anlatıyor: “Her ne kadar farklı hayat tecrübelerinden geçip bugüne gelsek de meselelerimiz aynı yerde birleşiyor, hissettiklerimiz aynı duygular oluyor. Bu dünyada yalnız olmadığımı bilmek güzel, bunu paylaşabileceğim kadınlar olmasını bilmek daha da güzel.”
Bu projenin çok farklı bir deneyim olduğunu belirten bir proje katılımcısı da “Benim kurduğum cümleleri ve kelimeleri bir kitabın sayfalarında görecek olmak beni inanılmaz heyecanlandırıyor. Aslında bu proje ile kendimle daha fazla tanıştığımı hissettim. Daha cesur olmayı ve daha fazla anlatmam gerektiğini anladım. Yeni yol arkadaşları kazandım.” diyor.
YAZARAK KENDİNİ VAR ETMEK
Kadınların hikayelerini yazıya dökmesinin önemini başka bir proje katılımcısı şöyle özetliyor: “Ataerkil bir toplum içerisinde gülüşünden konuşmasına, kıyafetinden sözlerine kadar eleştiri sebebi olan, sadece cinsiyetinden dolayı sözlerine itibar edilmeyen ve sınıfsal anlamda ayrımcılık yapılan kadınların belki de kendini güçlü hissedip benliğini ortaya çıkarabileceği en doğru araçlardan biridir yazmak. Yazarak anlatmak, sessizliğe bir ses olmak ve belki de yıllarca süren suskunluğun hisler olarak kağıda dökülmesi, kadını önce kendi içinde sonra da toplum içinde var edebilir.”
Vildan Ayçiçek, tüm dünyada ve ülkemizde hem olağan zamanlarda hem de kriz zamanlarında koşullardan en olumsuz etkilenen grubun kadınlar ve çocuklar olduğunu dile getiriyor. Ayçiçek “Mevcut koşulların, fırsatların ve hakların eşit dağılımı için mücadele etmeye devam ederken de birbirimizi gözetmek, iyi oluş halimize, duygusal dayanıklılığımıza dayanışmayla katkı sunmak oldukça önemli bir yer tutuyor. Sanat bunun için en güzel araçlardan biri. Yaratıcılığı harekete geçirmek, üretmek, paylaşmak için hepimizin sanatçı olmasına gerek yok ama sanatın hepimiz için olmasına ihtiyacımız var. Yazmak, dans etmek, çizimler yapmak, şarkılar söylemek gibi özgürlüklere, bunlar için özgür alanlara ihtiyacımız var.” diyor.
Ayçiçek hikayelerini kendi sesinden anlatmak isteyen katılımcıların, hikayelerini anlattıkları videoları web sayfalarında ve sosyal medya hesaplarında yayınlamaya başladıklarını ifade ediyor.
Kendi Hikayeni Anlat kitabını yasamdakadinsanat.org sitesinin “Kendi Hikayeni Anlat” sekmesinden okuyabilirsiniz.
Instagram / Facebook: @yasamdakadinsanat