Kedi mırlamasının insanı sakinleştirdiği artık bilinen ve kabul edilen bir gerçek. Peki ya daha ötesi var mı? Kediler hasta insanları iyileştirebilir mi? Hoş bir kelime oyunu ile ‘’Kediatri’’ isminde bir kitap yazan Tarkan Kaynar buna inanıyor. Bu inanışını kitapta bilimsel çalışmalar ve örneklerle destekliyor. Detayları Kaynar’a soralım;
Lokantalar, futbol ve sinema alanlarında 3 kitabınız var. Şimdi kedileri yazdınız. Bu konuların ortak noktası ne?
Belgesel nitelik taşımaları, benim ilgi alanlarım olmaları (biri geçmişte) ve son iki kitabımın zeytin ve hayvan sever bir yayın evi olan Oğlak Yayınlarından çıkmış olmaları
Kedilerde sizi çeken şey ne?
Çok güzel ve karakterli olmalarının yanı sıra bir derinlikleri olduklarını hissetmem. Korunmaya daha çok ihtiyaçları olduğunu düşünmem.
Ben de bir kedici olarak bugüne dek bu konuda pek çok haber yaptım. Gözlemim şu ki veterinerler genelde erkek ama kedi sevenler-bakanlar genelde kadın. Erkekler daha ziyade köpek seviyor gibi. Nedir sizce bu cinsiyet farkı?
Böyle bir genelleme var ise erkeklerin kendilerini büyük objelerle gösterme ihtiyaçları olabilir. Bu bir araba, ayakkabı veya günlük yaşamda kullanılan bir nesne ile de ortaya çıkabilir. Tabi burada gerçekten her tür köpek seven erkekleri tenzih etmek lazım.
Bu kitabı neden derlediniz/yazdınız?
İnsanların kediler ve hayvanlar hakkında sosyal medyada önlerine düşen, doğrulukları ispatlanmamış bilgiler yerine bilimsel çalışmalar doğrultusunda bilgilenmeleri için. Özellikle çocuklarını hayvanlardan sakınan ailelerin okumaları için.
Kitapta uzun uzun anlatıyorsunuz ama henüz okumayan okur için sorayım; Kedi iyileştirir mi? Nasıl?
Şimdilik şunu söyleyeyim; terapi, önsezi ve mırlama özellikleri ile bunu gerçekleştirdikleri bilimsel olarak ispatlanmış. Gerisini detayları ile kitapta okumaları daha güzel olur.
Kedinin insana hem psikolojik hem fizyolojik anlamda olumlu etkileri var değil mi?
Evet. Psikolojik etkilerinin yanı sıra bedensel bazı rahatsızlıkları tespit ve iyileştirme özellikleri olduğuna dair örnekler epey fazla.
Bilhassa da yaşlı ve çocuklar için bu böyle, değil mi?
Yaşlı ve çocuklar doğal olarak daha fazla bedensel hassasiyet gösterebildikleri gibi bakıma ve ilgiye çok daha ihtiyaç duyuyorlar. Bu noktada klasik yöntemler bir yere kadar mutlu edebiliyor onları. Oysa dünyada Animal Assisted Therapy denilen hayvanla tedavi yöntemi onlara bambaşka bir alternatif ilgi ve tedavi yöntemi sunuyor.
At, yunus gibi hayvanlar da tedavilerde kullanılıyor. Kedilerin farkı ne?
Yunuslarla, atlarla tedavi tıbbi veya akademisyen uzmanlarla yapılmadığı sürece gösteri amaçlı ve hayvana eziyet şekline dönüşebiliyor. Kedi ise karşılıklı eşit orantılı bir dostluk kuruyor sizinle. Karakter sergiliyor. Eşit yaşanması gereken, hayattaki doğru arkadaşlığı daha doğru sunuyor insana.
İnsanları kedi sevmeye, kediyle yaşamaya ikna etmek gibi bir arzunuz var mıydı kitabı yazarken?
Hem de fazlasıyla. O yüzden hayvan sevmeyenlerin okumasını daha çok isterim. Kediatri'yi okuyanlar kedi sevmeyenlere de okutsun.
Kimi insan kediye pis der, nankör diye hor görür ki annem de onlardan biri. Evimde kedi olduğu için gelip bende kalmıyor. Böyle kişilere ne söylemek istersiniz?
Ben çok anneler gördüm "Evde kedi istemem" deyip alıştıktan sonra onları "kızım, oğlum" diye seven. Kediyi tanımazsan nankör, uğursuz vs. bir sürü şey yakıştırırsın. Tanıdıktan sonra ise laf söyletmezsin. Ama insan illa istemiyorsa hayatın böyle bir güzelliğinden mahrum kalır, kendi kaybeder.
Kedi filminin yönetmeni Ceyda Torun’la yaptığım röportajda ona kedi videolarını sormuştum. Size de sorayım. Kedilere olan bu yüzeysel-komikliğe dayalı ilgiyi nasıl yorumluyorsunuz?
Oyun nesnesi olarak görüyorlar kedileri. Evet kedi oyun sever ve sevimlidir ama onu bir pervaneye bağlayıp bunu da komik diye paylaşmak aşağılık bir davranış, bir işkencedir. Videolarda hayvana zarar teşkil eden bir şey varsa şikayet edilmeli, yasaklanmalı.
Hayvanlardan –bilhassa kediler- onlara zarar vermeden insan sağlığı konusunda nasıl yararlanmak mümkün sizce?
Arkadaşça. Tüm anlamıyla empati kurarak ve onlara samimi yaklaşarak. Beklentiyi zamana yayarak ve deneyimlere olumlu bakarak.
Kimi insanın hayvan fobisi olabiliyor ya da hiç ilgisi olmayabiliyor hayvanlara. Onlara ne söylemek istersiniz?
Fobi aşılması gereken bir rahatsızlık iken bizim toplumda "Benim x fobim var" diyerek durum bir olumlu özellikmiş gibi yansıtılıyor. Rahatsızlığından hava atmayı seven bir topluma bir şey söyleyemem. Neye fobin varsa hayatta onun güzelliğinden eksik kalırsın. Bu kadar basit.
Rahmetli kediniz Layla’dan sonra başka kedi edindiniz mi? Sokaktaki kedilerle aranız nasıl?
Kedilerim oldu ama hep geçici oldu. Layla gibi hiçbir kediyi çok sevip sahiplenemedim. Çok seyahat ettiğim için de bu çok mümkün olmadı. Sokak kedilerim beni çok sever. Mamaları geciktiğinde "Neredesin, kaç saattir seni bekliyoruz?" azarlarına maruz kalıyorum.
‘Kediköy’ ve kedileri hakkında düşünceleriniz-duygularınız neler?
Açıkçası hiç bilgim yok. Geçmişte bir yıl Bostancı'da kedisever bir apartmanda oturmuştum. Balkonum kedi dolu idi. Galiba Avrupa Yakasına göre miyavlamalarda biraz şive farkı var gibi. (gülüyor)
Moda semti kedileriyle meşhur. Moda’nın ileri yaşlı pek çok sakini olduğunu, kedilerin yaşlılarla ilgisini düşününce, bu durumu nasıl yorumlarsınız?
Sukünet, huzur, mutluluk…
Kediköy’de de bir imza günü yapacak mısınız?
Çok isterim. Belki Eylül'de organize ederiz öyle bir şey