Yoksulluk derin ama görünür değil  

Derin Yoksulluk Ağı, açlık sınırının altında yaşayan bireyleri görünür kılmaya ve dayanışmayı sağlamaya çalışıyor

18 Eylül 2020 - 01:00

Derin Yoksulluk Ağı, açlık sınırının altında yaşayan bireylerle olan yardımlaşmayı sağlıyor, bireylerin yaşam koşullarını ve hikayelerini görünür kılıyor. Aralık 2019’da Çimenev gönüllüleri tarafından oluşturulan bu ağ aynı zamanda yoksulluğu bir insan hakları meselesi olarak da tartışmayı hedefliyor.

Derin Yoksulluk Ağı gönüllüsü Şevval Şener, “derin yoksulluk” kavramının açlık sınırının altında yaşayan, en temel yaşamsal hakları ihlal edilen bireyleri kapsadığını ve bu kavramı görünür kılmayı amaçladıklarını dile getiriyor. 

Şevval Şener, salgından sonra bazı ailelerden gıdaya dahi erişemediklerine dair telefonlar almaya başladıklarını söylüyor. Şener “Mart 2020’de ilk görünür faaliyetimiz olan #EvindenDeğiştir kampanyasını başlattık. Destekçiler online marketler aracılığı ile bu kişilerin evine doğrudan gıda desteği gönderdi, halen aktif olarak devam ediyor. Mayıs 2020’den itibaren temas içinde olduğumuz ailelerin paylaşımları üzerine günlük insan hakları hikayeleri serisini başlattık.” diyor.

Ayrıca evinde tablet, tv veya internet olmadığı için uzaktan eğitime erişemeyen çocuklar için bir kampanya başlattıklarını ifade eden Şener, yoksul insanların ekonomik, sosyal ve kültürel haklarına ne kadar erişebildiklerine dair bir saha araştırması yaptıklarını belirtiyor. Rapor, ekim ayında çıkacak. 

KOŞULLARA İNANILMIYOR

Yoksulluğun görünür olmadığını söyleyen Şener, “Çizilen toz pembe tablo yüzünden ve günlük işlerde çalışan kişilere olan bazı önyargılar sebebiyle insanlar derin yoksulluk koşullarına inanmak istemiyor. ‘Belki size yalan söylüyordur, nasıl televizyonu, buzdolabı, çamaşır makinesi olmaz bu devirde, mutlaka çevrede destek olanı vardır’ diye düşünülebiliyor.” diyor.

Durumun böyle olmadığını belirten Şener şöyle anlatıyor: “Taşıma su ile evin su ihtiyacını karşılayan, fatura ödeyemediği için elektriksiz yaşayan, çadırda ve barakada yaşamak zorunda kalan, çamaşırı elinde yıkayan, komşusunun buzdolabını kullanan, market ve pazar çöplerinden beslenen, bebeğine bez alamayıp poşet bağlayan, içme suyu alamadığı için musluktan içen, bebeğini beline bağlayıp pandemi döneminde bile çöpten kağıt toplamaya çıkan, ped alamadığı için bakkaldan bir liraya bebek bezi alıp keserek kullanmak durumunda kalan kişilerle beraber, ancak birbirimizden habersiz yaşıyoruz bu şehirde. Üstelik sayıları da hiç azımsanacak gibi değil. Niyetimiz öncelikle ‘yoksulluk kalmadı’, ‘insanlar iş beğenmiyor’, ‘çocuklarını okutsalardı o zaman’ diye düşünen kişilerin ama aslında herkesin kulağına derin yoksulluğun sürdürülemez koşullarına dair fikir çalınması.”

“SOMUT ÖNERİLER GEREKİYOR”

Yoksulluğun bir insan hakları meselesi olarak ele alınması gerektiğini söyleyen Şener, uygulanacak politikaların yoksulluğu azaltmaya değil ortadan kaldırmaya yönelik olması gerektiğini ifade ediyor. 

Ülkemizdeki sosyal hizmet politikalarının bireyi hak sahibi değil ihtiyaç sahibi olarak gördüğünü belirten Şener “Gerçekten bizim de saha deneyimimiz söylüyor ki pek çok kişi sosyal yardımlarla yaşamaya çalışıyor ama bu yardımlarla birlikte derin yoksulluk ve yoksulluk yaşayan kişileri güçlendirmeye, yardımlardan bağımsız yaşayabilecek kapasiteye getirmeye yönelik bir pratik yok. Bu durum da bir kısır döngüye dönüşüyor, yoksulluk ve yoksulluğa neden olan sebepler baki kalıyor, yalnızca üzerine bir yerden yama yapılmış oluyor.” diyor.

Yoksulluğun ortadan kaldırılması için politik önerilerin somut, detaylı ve katılımcı bir şekilde planlanması gerektiğini belirten Şener “Yoksulluk aynı zamanda bir sosyal dışlanma ve eşitsizlik meselesi olduğu için ayrımcılığa sebep olan uygulama ve yasaların da gözden geçirilmesi gerekiyor.” diye ifade ediyor. 

Ağa destek olmak isteyenler Twitter ya da Instagram hesapları üzerinden mesaj atabilir veya [email protected] adresine mail atarak bilgi alabilir.

Twitter: @yoksulluk_ag / İnstagram: @derinyoksullukagi


ARŞİV